Gerçekçi olmayan beklentilerimiz bizlere sanki bir şeyler yolunda gitmiyormuş gibi hissettirir.
Bu çocuk bakarken böyledir.
Evleneceğimiz kadını/erkeği sürekli tartarken böyledir.
Komşuluk ilişkilerimizde böyledir.
Öğretmen-öğrenci, patron-çalışan, çalışan-stajyer arasındaki ilişkilerde de böyledir.
Çocuk meraklıdır, keşif dönemi ve takibindeki bağımsızlık kazanma, öz yeterlilik geliştirme dönemi gereği başına buyruk olabilir, yaramazlık yapabilir, bozup yapabilir, isteklerinize hayır diyebilir.
Karşınızdaki partnerin bir mizacı vardır, aksini istemek ya da ummak ikinizi de bu nihayetsiz umut savaşında yorabilir.
Komşunuz ortalama bir insandır, zihninizi okuyamaz, yaranıza solüsyon olamaz, sizi sürekli arayıp soramaz, her davete çağıramaz, devamlı memnun etmeye/hoş tutmaya çalışamaz.
Öğrencinin limitleri vardır, çalışanın da iki kolu, stajyerinse hata yapma hakkı…
Gerçekçi olmayan beklentiler üretip sonra da gerçekleşmedi diye şaşırmayı ve öfkelenmeyi bırakın; bizler Alice Harikalar Diyarı’nda yaşamıyoruz.
Bizler ve karşımızdaki her kişi gelişim döneminin özelliklerini taşıyan ve insan olmayı, insanın farklı rollerini öğrenen/deneyimleyen;
kendisi olma yolunda Ayşe Fatma Ahmet Mehmet olmayı binbir güçlükle bugüne gelip keşfeden insanlar.
Bu insanlar neden yarım değil diye, tam olup sizin isteğinize göre şekillenmeye gönüllü hamurlar olmuyorlar diye kendinizi strese sokmayı bırakın.
Her insan biriciktir, iki yaşındaki çocuğunuz bile artık birey olma sürecindeki bir insan olarak kendi yaratımı içerisinde yarınını şekillendiren; size “hayır” diyebilen, yeri gelince oyuncağını paylaşmak istemiyorsa kesin sınırlar çizebilen, irade sahibi bir bireydir.
Öteki adına beklentiye girmek genellikle insanı yorar; gerçekçi olmayan beklentiye girmekse hem yorar hem anlamsızlaştırır hem de yalnızlaştırır.
Sağlıklı kimse kendini bu sanrılı beklentilere uzun süre maruz bırakmak istemez, hem istiyorsa bir yerde bir eksiklik ya da yarımlıktan konuşmamız gerekebilir.
En basitinden sevgi eksikliği, öz güven eksikliği, öz yeterlilik eksikliği, zeka geriliği gibi gibi.
Çocuk gelişimi ve ruh sağlığı uzmanları hayır diyen, oyuncağını paylaşmayan okul öncesi çocuktan değil; oyuncağının alınmasına ses çıkartmayan, kendi başına bir şeyler başarmak ve ben olmak nasıl bir şeydir keşfetmek istemeyen çocuktan çekinin der, diyoruz.
Bu yaşamın başlangıcından verilen örnek diğer saydığım tüm örnekler, yaşlar, roller için yordayıcı temel bir görüş olma niteliği taşıyor.
Gerçekçi olmayan beklentilerinizden lütfen kurtulmayı deneyin, gerekirse bir uzman yardımı alın.
Böylece kendi yarattığınız gergin ruh hali, memnuniyetsizlik ve yinelenen hayal kırıklıklarınızdan kurtulursunuz.
Günlük hayatta zaten dış etkenler, çevre ve diğer insanlar yoluyla bu duyguları sık sık deneyimliyoruz; size önerim bir de siz iş açmayın başınıza, o güzel kafanızı dinlendirin.
Daha az stresli günler dilerim.