Bugün zeytinler an’ın içine düştü. Aynı mekanın içinde olunca dışarı taşmak istedi. Zaman zamanı kovaladı, dolunay çıkınca suları koyuverdik. Haydi bakalım, bugün zeytinler bize ne diyecek?
Bahçe, İsa öğretmenin çarmıha gerilmeden önce tutuklandığı ve gece dua ettiği yer. İsmi Getsemani Bahçesi. Böyle bir yerin ve ihanetin oluştuğunu son yemeğinde paylaşır üstat. Şöyle geçer
Matta 26:20-29 ” Akşam olunca İsa on iki öğrencisiyle yemeğe oturdu. Yemek yerlerken, “Size doğrusunu söyleyeyim, sizden biri bana ihanet edecek” dedi.
Bu söz onları kedere boğdu. Teker teker, “Ya Rab, beni demek istemedin ya?” diye sormaya başladılar.
O da, “Bana ihanet edecek olan” dedi, “Elindeki ekmeği benimle birlikte sahana batırandır. İnsanoğlu, kendisi için yazılmış olduğu gibi gidiyor, ama İnsanoğlu’na ihanet edenin vay haline! O adam hiç doğmamış olsaydı, kendisi için daha iyi olurdu.”
O’na ihanet edecek olan Yahuda, “Rabbî, yoksa beni mi demek istedin?” diye sordu. İsa ona, “Söylediğin gibidir” karşılığını verdi.
Yemek sırasında İsa eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve öğrencilerine verdi. “Alın, yiyin” dedi, “Bu benim bedenimdir.” Sonra bir kâse alıp şükretti ve bunu öğrencilerine vererek, “Hepiniz bundan için” dedi. “Çünkü bu benim kanımdır, günahların bağışlanması için birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır. Size şunu söyleyeyim, Babam’ın egemenliğinde sizinle birlikte yenisini içeceğim o güne dek, asmanın bu ürününden bir daha içmeyeceğim.”
Tarihin bu bölümünde ne demek istemiş olabilirler acaba? Bildiğimiz anlamda bunu duygusal bir hikaye olarak alırsak – ki bunu yıllardır yapıyoruz – bizi geliştirecek mi. Mekanik anlamda bir duygu verse bile o an’ın ilhamını vermede yetersiz kalabilir. Yemekte, bahçede olacak olan ihaneti açıklayan öğretmen, bahçede Göklerdeki Babamıza dua eder ve bu kaseyi benden al mümkünse ve eğer olmaz ise senin iraden olsun der.
İsa, eseni kardeşlerle bir süre çalıştığı için yasaların nasıl çalıştığını bize gösteriyor. Ben bunu istiyorum, dileğim budur eğer mümkünse, eğer bu olmazsa senin iraden olsun. Buradaki kader anlayışı da bize ilham olur aynı zamanda. İstek yasanın nasıl işlediğinin örneğidir. Öğrencilerine dönüp ” uyumayın ” demesi bile başlı başına bir yasa. Uyumak hem fiziksel hem de ruhsal.” Uyanık durup dua edin ki, ayartılmayasınız. Ruh isteklidir, ama beden güçsüzdür“. Bu uyuma haliyle ilgili bizde birçok deyiş var. İlk aklıma gelen uyur idik uyardılar oldu. Hatta dinleyelim.
Pir Sultan’ın kalbinden gelenlerin derinliği de apayrı… Üstatların yolları farklı olsa da kaynak aynı. Sözlerine bakarsınız ayrıca, ben bir dörtlüğünü paylaşmak istedim.
Pir Sultan’ım Haydar şunda
Çok keramet var insanda
O cihanda bu cihanda
Ali’ye saydılar bizi
Öğretiler aktarılmaya, paylaşılmaya devam ediyor. Her din realitesi kendi içinde daha derin halleri yaşayan yönelimlere ayrılmış olsa bile, gnostik hristiyanlık bizdeki sufizm gibi, varlıksal ihtiyacı karşılamada yeterince hızlı mıdır? Bunu kişi kendi vicdanı ile bilecektir. Kadim bilgelik egomuzla yaşadığımız bu sorunlara bir çözüm getirebilir. Bize kendimize bilme de fikir verebilir. Bu fikir bir yol fikridir, özünde. Kadim yasalar ve onlara uyumla hale gelmek insanın gerçek gelişimine giden bir yoldur. Hep birlikte, bunu istersek değiştiremeyeceğimiz şey neredeyse yok demektir. Dünyanın şu anda yaşadıkları da doğanın içinde bulundu durumda bizi bir koşula getirmeye çalışıyor. Bunun olması için felaketlere gerek yok. Şimdiden bağ kurmaya, birbirimizle konuşmaya, anlaşmaya başlayabiliriz. Hayata ve kadim bilgeliğe dair sorularınız varsa öğretmende belirmiş demektir.