Kırklareli’nin Babaeski ilçesinde yaşayan,1982 doğumlu Gökçer Korkmaz, kelimenin tam anlamı ile gerçek bir hayvansever. Yürüdüğü, gördüğü her yerde kedileri, köpekleri, kuşları, tüm hayvanları elinden geldiğince besleyen, seven bir çocukken şimdi de ömrünü insan-dışı hayvanların hayatını iyileştirmeye, kurtarmaya adamış bir birey. Kendi imkânları ve gönüllülerin desteği ile her gün yeni bir hayvanın tedavisi ve bakımı ile ilgileniyor.
Akdeniz Üniversitesi Turizm bölümünü yarıda bırakan Gökçer, o dönemler için şöyle diyor: “Mutlu değildim. Hayattaki amacım, hayallerim ile ilgili bir şey değildi.”
Hayalin neydi diye sorduğumuzda ise “İlkokulda, öğretmenler herkese ‘Büyüyünce ne olacaksınız? Ne olmak istiyorsunuz?’ sorusunu sorardı. Kimisi öğretmen, polis, mimar, doktor, astronot vesaire olmak isterdi. Tüm kalbimle benim bu soruya verdiğim yanıt, her seferinde, dilim döndüğünce şuydu: ‘Ben kimsesiz çocuklara yardım eden bir işte çalışacağım. Ben evsizlere yardım edeceğim bir işte çalışacağım. Ben sakat insanlara yardım edeceğim bir yerde çalışacağım. Ben yaşlılar evinde –çocukça biri ifade ile huzurevini ifade ediyorum- dedeleri, nineleri terk edenler gibi değil, onlara bakan bir yerde çalışacağım. Ben ağaç diken bir yerde çalışacağım. Ve ben en çok da kimsesi olmayan tüm hayvanlara yardım edeceğim, onları mutlu etmek için bir yerde çalışacağım’ ” diye cevapladı.
“Halen o günlerde söylediklerinin, hissettiklerimin izindeyim. Daha ilkokuldan fark ettim ki okul hayal ettiğim gibi bir yer değildi. Okul, her şeyden önce bir çocuğun iyi kalpli bir insan olarak yetişmesini hedeflemeliydi. Oysa okullar savaşları öğretiyor ama savaşın neden kötü bir şey olduğu hakkında herhangi bir şey öğretmiyor. Doğa hakkında tüm şeyler öğretiyor ama gerçekten doğayı neden sevmemiz gerektiğini, onu neden korumamız gerektiği anlatmıyor. Bütün hayvanlar öğretiliyor ama hayvanları sevmemiz gerektiği, onlara yardım etmemiz gerektiği anlatılmıyor, öğretilmiyor.
“İyi kalpli çocuklar olmamızı o kadar da umursamıyorlar”
İyi insan olmak, merhametli olmak, paylaşmak, muhtaç her canlıya yardım etmek, yaşamlara saygı göstermek gibi bizi iyi kalpli bir insan yapacak ilgili konular derslerde işlenmiyor. Okullar ezber bilgilerle ile doldurulmuş, bir nevi meslek sahibi robotlar olmamızı istiyor sanki. İyi kalpli insanlar, iyi kalpli çocuklar olmamızı o kadar da umursamıyorlardı. Bu işte yanlış vardı ve halen de çok temel, çok önemli, en önemli bir yanlış var” diye de eğitim sistemi ile ilgili düşüncelerini ekliyor Gökçer.
2008’de vejetaryen, 2012’de de vegan olmaya karar veren Gökçer, “Yaşam hakkı, evrende var olan her canlı için kutsaldır. Bizden güçsüz hiçbir canlının yaşamı tarifsiz acılar ile ıstırap, kölelik ve zulüm ile çalmaya hakkımız yok, olamaz, olmamalı. Hayvanları seviyorsan, bu yaşayan, yaşamak isteyen her hayvanı içine alacak evrensel, tür ayrımı yapmadan bir sevgi hissi olmalı. İnsan olmanın temel gerekliliği sevgi, merhamet, empati, yaşamanın kutsallığı bunu gerektiriyor. Ben, kendimi, başka bir canlının çektiği acı, ıstırap ve ölümüyle besleyemem” diye sömürüsüz bir hayata geçişinin nedenlerini açıklıyor.
Gökçer kişisel Facebook hesabı üzerinden her gün paylaştığı iletilerle insanlara, özellikle de çocuklara ulaşmaya çalışıyor. Özellikle hayvan sevgisi ile ilgili iletiler paylaşıyor çünkü hayvan sevgisinin, dünyadaki diğer tüm sevgilerin üstüne inşa edeceğiniz en temel, en doğru başlangıç olduğunu düşünüyor. “Sevginin, sevgi kavramının kategorize edilmeden insan, doğa ve hayvan, topyekun olarak, muhtaç ve masum çaresiz her canlıya karşı aynı hassasiyet ile gösterilmesi gereken bir his olması gerektiğini düşünüyorum.“
Daha çok insana ulaşabilmeliyiz
Gökçer hayvan sevgisi ile ilgili daha fazla haberin, reklamın, köşe yazısının, kamu spotunun vesaire olması gerektiğinin altını çiziyor: “Daha çok insanın haberdar olması için, her canlı için, sevgi hayali kuran ve içindeki hissi harekete geçirmeyi bekleyen insanlara ulaşabilmek için diğer duyarlı, emek sarf eden insanlarla ilgili daha çok haberler yapılmalı. Dergi, TV, gazete gibi iletişim araçlarının da duyarlılık göstermesi gerektiğini düşünüyorum.”
Yaşadığı Babaeski ilçesinde, son bir senedir inanılmaz fiziki ve ruhsal direnç ile verdiği mücadelenin başlangıcını, nedenlerini de şu şekilde açıklıyor: “Babaeski Belediyesi’nde 5199 sayılı Kanuna göre, her belediyede kanunen olması gerekmesine rağmen, uzun yıllardır bir belediye veterineri yok. Dolaysıyla kısırlaştırmalarının ve aşılarının, kaza geçirdiklerinde tedavilerinin yapılacağı bir bakımevi yok. Şehirde bile tedavi edilebilecekleri özel bir veteriner yok –bir tane hariç, o da genellikle büyükbaş tedavisi ile ilgileniyor, vakit olursa ameliyat hariç tedavi etmeye çalışıyor-. Su ve mama odaları yok. Halkın ve çocukların hayvan sevgisi ile ilgili bilinçleneceği hiçbir afiş, pano, reklam vesaire yok. 5199 sayılı kanuna göre bunlar, her belediyenin kanunu yükümlüğü.”
Gökçer’i Facebook hesabı üzerinden takip edebilirsiniz. Onun kadar mücadele edecek gücünüz yoksa da ufak yardımlarla (yardım çağrılarını paylaşmak bile) destekleyerek bir canlının daha iyileşmesinin parçası olabilirsiniz.
Başlık fotoğrafındaki çizim: Emir Yusuf Çimen