Doğal ortamları olmayan hayvanat bahçelerinde yaşamaya mahkûm edilen hayvanların yürek burkan fotoğrafları… Bu kareler, onların esarete ait olmadıklarını bir kez daha gösteriyor.
Hayvanat bahçesinde geçirilen bir gün genellikle mutlu bir aile aktivitesi olarak görülür Hayvanlar için ise kafeste yaşamak mutluluğun tam tersi anlamlara gelir. Vahşi yaşamdan söküp alınan ve demir parmaklıklar arkasındaki beton odalara hapsedilen hayvanlar çoğunlukla üzgün, travma dolu, aşırı sıkıcı ve izole hayatlar sürerler. Ve hatta ruhsal problemlerle bile boğuşurlar.
Hayvanat bahçeleri sahipleri, hapishanelerini olabildiğince gerçek ortama benzetebilmek için büyük yatırımlar yaparlar ancak bu odalar hayvanların doğal ortamlarında sahip olacakları alanın olsa olsa ufak bir kesitine benzeyebilir.
Alaskalı fotoğrafçı Charles Mason yeni fotoğraf çalışmasında fotoğraf makinesinin lensini hayvanat bahçelerini daha önce görmediğimiz bir açıdan göstermek için kullanıyor. Çektiği kareler hayvanat bahçesinde esir bir hayvan olmanın ne anlama geldiğini insanlara bir başka açıdan anlatıyor.
“Hayvanat Bahçesi” Amerika civarındaki hayvan parklarında yaşayan hayvanları konu alıyor ve fotoğrafçı karelerinde bu hayatın vahşi yaşamdan ne kadar uzak olduğunu gözler önüne seriyor. Hayvanların yanı sıra onlara camın arkasından aval aval bakan insanları da karelerine dâhil eden Mason, bu hayatların aslında ne kadar da yapay olduğunu vurguluyor.
Mason’un bu çalışması vahşi hayvanların eğlence amaçlı esir tutulmak yerine (hiçbir şekilde esir tutulamazlar) yaşamlarına saygı duyulması gerektiğini gösteriyor. Bu tesisleri destekleyip desteklememek bizim elimizde. Hayvanat bahçeleri ve parklar bilet satarak ayakta kalıyorlar. Bu parasal destek olmadan devam etmeleri mümkün değil. Bu yazıyı paylaşın ve seçiminizi hayvanları tutsak eden bu tesisleri ziyaret etmemekten yana kullanın.