EcoWatch internet sitesinde 19 Temmuz 2015 tarihinde yayınlanan Alex Kirby’in “World Scientist: climate change as Serious a Risk as Nuclear War” başlıklı yazısını Gaia Dergi için Samet Yiğit çevirmiştir.
***
İngiltere hükûmeti, iklim değişikliğinin nükleer savaş kadar ciddi olan ve çözülmesi gereken tehlikelere yol açtığını söylüyor.
İngiltere, ABD, Hindistan ve Çin’deki bilim insanları İngiltere tarafından yetkilendirilen bir raporda şunu belirtiyor: ”İklim değişikliği hakkında karar vermek şimdi ve gelecek yıllarda insan yaşamına vereceğimiz değere dayanıyor.”
Raporun baş yazarlarından birisi de geçen ay yatırım üzerinden 2025 yılına kadar fosil yakıtların yenilenebilir enerjiye dönüşmesi gerektiği hakkındaki rapora yardımcı yazarlık yapmış ve daha önceki zamanlarda da İngiltere hükûmetinin önemli bilim insanı olan Sir David King’dir.
İngiliz Dışişlerinde bir bakan olan Barones Anelay son raporun önsözünde nükleer silahsızlanma ve bunun önlenmesini kapsayan riskleri değerlendirmenin, bilimin mümkün dediği,diğer ülkelerin amaçladıkları ve bölgesel güç dinamikleri gibi sistematik faktörler de dahil olan, birbirine bağımlı unsurları kavrama anlamına geldiğini yazdı.
Barones Aneley,iklim değişikliğinin benzer ve bütünsel bir değerlendirme gerektirdiğini söylüyor.
İnsan yaşamına değer vermek
Anelay şu sonuca varıyor: ”İklim değişikliğinin etkilerini ne kadar önemsiyoruz? Onları engellemeye çalışmak ne kadar önemli? Onların meydana gelme ihtimaline ne kadar tahammül edebiliriz? Bu soruların cevapları kısmen bizim insan yaşamına verdiğimiz değere bağlı, hem şimdi hem de gelecekte.”
Rapor, iklim düzensizliğini ve nükleer tahribatı aynı risk kategorisine koyan ilk çalışma değil, ancak dünyanın nükleer güçlerinden biri tarafından gelen raporun sponsorluğu etkili ve dokunaklı.
Raporda şu belirtiliyor: ”En önemli siyasal karar iklim değişikliğine karşı çok çaba sarf etmek, iklime ne yaptığımızı hesaba katmak,iklimin nasıl karşılık vereceği, bunun bize ne yapacağı ve daha sonra bizim birbirimize ne yapacağımızdır.”
Yazarların mevcut politikaya ve eğilime dayandırılan en iyi tahmini sera gazı yayılımının birkaç yıl daha artmaya devam edeceği ve daha sonra hem düzeleceği hem de yavaşça azalacağıdır.
Buna yol açanın iki şey olduğunu söylüyorlar: Hükûmetin var olan teknolojileri tamamen kullanmaması ve teknolojinin hükûmete ihtiyacı olan politika seçeneklerini vermek için henüz yeterince hızlı ilerleyememesi. En kötü ihtimalle salınımlar bulunduğumuz yüzyıl boyunca artmaya devam edebilir.
İklimin nasıl değişeceği ve bize ne yapacağı hakkında bizi uyarıyorlar, iki durum da oldukça belirsiz. Rapor diyor ki: ”Kavranması gereken en önemi şey belirsizliğin bizim dostumuz olmadığıdır. Şanslı olmaktan çok, şanssız olmak için daha fazla kapsam var”
Yüksek salınım yolu
Rapor, geniş miktarlarda küresel sıcaklığın ve deniz seviyesinde artışın olacağını tahmin ediyor.Rapor, 2100 yılına kadar sıcaklık artışının muhtemelen 5°C olarak ölçülebileceği yüksek salınımlı bir yolda 3°C’den 7°C’ye kadar her şeyin mümkün olabileceğini söylüyor.
Bu salınım yolunda 3°C’nin altında kalma şansı hızla küçülecek, ancak 7°C’yi aşma şansı artacak ve önümüzdeki yüzyıldan daha erken bir süreçte gerçekleşmesi çok daha muhtemel olacak.
Yazarlar, küresel deniz seviyesi artışının yavaşlayacağı hakkında çok az şans olduğunu söylüyor ve tüm görüşler onun hızlanacağı hakkında. Tek soru bunun ne kadar miktarda olacağı.
”Bir yerin 40 cm ile 1 m arasında artacağı bu yüzyıl içinde gözükse de, dev buz tabakalarının ısınmasının gecikmiş yanıtı, uzun süreçte 10 metre’den fazlasına bağlı olduğumuz anlamına geliyor. Sadece bunun yüzyıllık süreçte mi yoksa bin yıllık süreçte mi gerçekleşeceğini bilmiyoruz.”
4°C’lik ya da daha fazla sıcaklık artışı, küresel yiyecek güvenliğinde ve insanlarda çok büyük tehlikelere yol açabilir.
İnsanlar, yüksek sıcaklık ve nem birleşimine karşı gösterilen tahammüllerine son verdi. Eğer yalnızca iklim durumlarından dolayı aşılmışsa, tahammüllerinin son sınırı nadirdir, ancak 5°C ve 7°C arasında bir yerde, sıcaklık artışıyla birlikte sıcak yerlerin ölümcül şartlara maruz kalması ve hatta insanların bile gölge yerlere sığınması çok daha muhtemel olmaya başlıyor.
Yalnızca nüfus artışının bile şiddetli su yokluğu eşiğinin altında yaşayan insanların sayısını yüzyılın ortasına kadar iki katına çıkarması muhtemeldir.
Deniz seviyesi sınırı
Rapora göre kıyı şehirleri, muhtemelen dizginleyecekleri deniz seviyesinin artış oranı ve boyutu bakımından sınırlara sahiptir. Ancak bu sınırların nerede olduğu hakkında çok az bilgimiz var.
Yazarlar şöyle diyor “Şimdiye kadar yaşanılan 0,8°C iklim değişikliği bile artık önemli sorunlara yol açıyor. İklim değişikliğinin yüksek derecelerinin ulusal ve uluslararası güvenliğe karşı büyük tehlikelere yol açabileceği muhtemel gözüküyor.” Örneğin; aşırı su sıkıntısı ve verimli topraklar için rekabet.
Rapor “Şimdiden yoğun biçimdeki insani yardım için olan uluslararası topluluk kapasitesi kolaylıkla istila edilebilir” diye uyarıyor.
Başarısız durumun tehlikeleri, şu anda bile gelişmiş olarak düşünülen ülkeleri tehdit ederek birçok ülkede aynı anda önemli derecede artabilir.
Rapor sadece karamsar değil, aynı zamanda şunu da belirtiyor: “Doğru bir tehlike değerlendirmesinin kaderciliğe neden olmasına sebep yok. Tıpkı iklimdeki küçük değişikliklerin büyük etkilere sahip olabileceği gibi aynısı hükûmet politikasındaki değişiklik, teknolojik kabiliyet ve finansal düzenleme gibi değişiklikler için de doğru olabilir. Gelecek için güvenli bir iklim koruma hedefinin ulaşabileceğimizden daha da ötede olmasına gerek yok.”