Ana SayfaYaşamKadınİngiliz Devrimi’nin Püritan Aktivisti Katherine Chidley

İngiliz Devrimi’nin Püritan Aktivisti Katherine Chidley

-

Leveller hareketinin öne çıkan isimlerinden olan Püritan aktivist Katherine Chidley, İç Savaş sürecinde aristokrasiye karşı parlamenter sistemi destekleyen mücadeleci bir kadındır. Chidley’nin hayatından bahsetmeden önce püritanizmden bahsederek, onun ideallerine ve inancına yön veren hususları değerlendirmek daha kolay olacaktır. 

Püritanizm, dini bir reform hareketi olarak Kraliçe I. Elizabeth döneminde başlamıştır. Anglikan kilisesinin yozlaşmış formlarından arınmak isteyenlerin oluşturduğu bir topluluktur. Kalvinizm’den doğan Püritanizm, ilahi takdiri vurgulamış ve toplu ibadetlerde kutsal kitabın rehberliğini talep etmiştir. İlk Püritanlar, Elizabeth dönemi dini kurumu siyasi bulmuşlar ve dini hiyerarşide fazlasıyla katolik olduğunu öne sürmüşlerdir. Temel olarak ayinlerin daha sade olması ve dinin birey ile Tanrı arasında yoğun bir ruhsal ilişki içermesi gerektiğine inanmışlardır. Oysa o dönemde İngiltere’de ruhban sınıfı ile hükümet, birey ile Tanrı arasındaki ilişkide aracılık etmektedir. Püritanlar ise bu duruma karşı çıkanlardır. Bu sebeple Püritanlar’ın bir kısmı, İngiltere’de cezalandırılmaya başlanınca, ülkeyi terk ederek Amerika’ya göç etmiştir.

Katherine Chidley’nin 1598 yılı civarında doğduğu bilinmektedir. 1616 yılında Shewsbury’de bir terzi olan Daniel Chidley ile evlenir. Aynı yıl ilk çocuğu olan Samuel’ı ve takip eden on üç yıl boyunca ise yedi tane daha çocuk dünyaya getirir. 1626 yılında kendisi ve kocası hakkında kiliseye gitmedikleri için dava açılmıştır. Hatta kendisi hakkında doğumdan sonra çocukları, vaftiz töreni yapılmak üzere, kiliseye getirmediği için rapor tutulmuştur. Aile, kilise ile yaşadığı bu çatışma ve baskılar sonucunda yaşadıkları yeri terk ederek Londra’ya göç etmiştir. Londra’da, Chidley kendisini Independentlar’ın tarafında destekçi olarak bulacaktır. Püritan anlayışa sahip olan Chidley ailesinin inançlarını bireyselleştirmesi sebebiyle yaşadıkları köyden kovulması dönemin İngilteresi’ndeki dini baskıları ve Kilise’nin siyasi ilişkileri şekillendirmedeki gücünü kanıtlar niteliktedir. Chidley ailesi gibi pek çok İngiliz yaşadıkları bölgeyi değiştirerek iç savaş döneminde Independentlar’a katılmışlar ya da Presbyterianlar’ın yanında yer almışlardır. 

İç Savaş

O dönemde İngiltere’de parlamentonun gayriresmi radikal kanadında yeni bir siyasi yapılanma ortaya çıkmıştır. Kent yetkilileri ve parlamento üzerinde baskı kurmak isteyenlerden oluşan, radikal dinsel tarikatlara karşı baskıcı önlemler alınmasını ve Kilise’nin İskoç modeline yakın, başka bir deyişle Presbiteryen çizgide reform yapılmasını isteyen bir grup bulunmaktadır. Özellikle Londra’da, Presbiteryen harekete karşı olarak, yeni ortaya çıkan ayrılıkçı kiliselerden ve kuşkusuz radikallerden oluşan “Toplumsal Eşitlikçi” diğer bir grup da (Independent) bulunmaktadır. Chidley bu gruba dahil olarak çalışmalara aktif bir şekilde katılmıştır. 1632 yılında Lilburne ailesi ile tanışacak olan Katherine Chidley, ilerleyen yıllarda kadın hakları için mücadele eden  toplumsal bir figür haline gelmiştir.

Chidley, Londra’da kırklı yaşlarının sonlarında, Stepney bölgesinde vaazlar vermeye başlar. O zamanlar bir kadının böyle bir görevde yer alması alışılmış bir durum değildir ve Aldgate’in St. Botolph Kilisesi’nden Thomas Edwards’ın dikkatini çeker. Edwards, Püritan gruplara tamamen karşı olan ve ortadan kaldırılmasını isteyen bir yazardır. Kadınların eğitilmesine karşı çıkan Edwards, evde eşlerinin ve çocuklarının yanında sessizlik içinde olmaları gerektiğini savunan fikirleri ile bölgede toplantılar düzenlemeye başlar. Chidley, buna karşılık olarak Kasım 1640 yılında “İsa’nın Bağımsız Kiliselerinin Gerekçelendirilmesi” (The Justification of the Independent Churches of Christ) adlı kitapçığını yayımlar. Bu eser Edwards’ın iddialarına yanıt olarak seksenbir sayfalık bir kitapçıktır. Chidley, “Tanrıların insanları vaat edilmiş topraklara getirdiği zaman, puta tapanlardan ayrılmalarını” iddia ederek, herkesin inancında özgür olması gerektiğini, hastalıklı fikirleri olan rahiplerden uzak durulması gerektiğinin altını çizer. Son olarak, Edwards’ı dini ayrımcılık yapmakla suçlar. Bu durum ikili arasında ciddi bir gerginlik yaratır ve uzun süren bir fikir çatışması başlar. 

Leveller

Kadınlar, cinsler arasında varolan eşitsiz ilişkilerin kökenleri hakkında soru sormaya başlar başlamaz; ister evrimci, ister pozitivist – işlevselci, isterse de Marxist yaklaşımdan kaynaklansın, biyoloji tarafından belirlenmiş bir sorun olarak toplumsal bir önyargı şeklinde görülür. Kadınların ezilmesi ve sömürülmesinin nedenlerinin analizi önündeki en köklü engel, gizli ya da açık biyolojik determinizmdir. Özgürlük mücadelesi veren kadınlar, biyolojik determinizmi reddettikleri halde, kadınlarla erkekler arasında eşit olmayan, hiyerarşi ve sömürüye dayalı ilişkinin toplumsal, esasında tarihsel faktörlerden kaynaklandığını söylemek yanlış olmaz. Asıl problem ise, bu biyolojik determinizmin temel kavramlara da tesir etmiş olmasıdır. Edwards ve onun gibi düşünenlerin, kadınların toplum içindeki konumunu biyolojik nedenlere bağlayarak farklı görevlerde yer almalarını engellemelerini, biyolojik determinizm kavramı ile açıklayabiliriz. Chidley gibi daha pek çok kadın, devrimsel süreçlerde hem ülkeleri hem de kendileri için mücadele ederlerken, aynı zamanda toplumsal önyargılara da göğüs germek zorunda kalmışlardır. Bu durum hedeflerine ulaşmalarındaki en büyük engellerden birisidir.

Chidley, 1645 yılı Ocak ayında “Thomas Edwards’a Bir Yeni Yıl Hediyesi” (A New Years Gift to Mr. Thomas Edwards) adlı eserini yayımlar. Edwards’ın saldırılarına karşı yazılmış bir başka kitapçıktır. Thomas Edwards ise, bu esere karşılık olarak Chidley’i “arsız ve cesaretli yaşlı kadın” olarak tanımlar. Stepney’den ayrılarak oğlu Samuel ile birlikte ayrılıkçı bir kilise kuracakları Bury St Edmunds’a taşınır. Sonraki yıllarda da Chidley, Leveller grubu ile çalışmaya başlar. 

Parlamento’nun Londra ve civarında 1645 – 46 yılları arasında radikal destekçileri olan Leveller üyeleri, Avam Kamarası’nın tam bağımsızlığı ve tam bir eşitlikçi politik anlayışı destekleyen bir gruptur. Fakat Leveller hareketi hiçbir zaman tüm ulusun desteğini alamamıştır; halkı alışkanlıklarından kopararak Kilise ve iyice nüfuz etmiş aristokrasinin dayattıklarından uzaklaştırmak kolay değildir.

John Lilburne, Elizabeth Lilburne, Richard Overton, Mary Overton, Thomas Prince, John Wildman ve William Walwyn aralarında olduğu gruba Chidleyler de dahil olur. 1647 yılı Eylül ayında grubun lideri Walwyn, Londra’da reform talep eden bir dilekçe sunar. Politik açılımları; tüm yetişkin erkeklere oy verme hakkı, yıllık seçimlere katılma hakkı, tam bir dini özgürlük, yazılı basında sansürün sona ermesi, monarşi ve Lordlar Kamarası’nın terk edilmesi, jürili mahkemelerin oluşturulması, yılda 30£’dan daha az kazananların vergi vermemesi ve maksimum faiz oranının %6 olması gibi taleplerde bulunur. Leveller hareketinde Chidley gibi cesur kadınların yer aldığı grupta, ilk olarak yazılan bu dilekçede, kadın haklarına değinilmemesi büyük talihsizliktir. Fakat ilerleyen yıllarda Chidley ve arkadaşları kadınların sesi olmak üzere bir dilekçe hazırlayacaklardır. 

Kamusal alanda var olmayan, sadece evlerinde çalıştırılan, devlet işlerinden tamamen dışlanmış, oy hakkı gibi vatandaşlık haklarından mahrum bırakılan, evlendiklerinde mülkler üzerinde hak sahibi olamayan kadınlar için, Chidley ve diğer Leveller veya Quaker kadınlarının mücadelesi, dönemin İngilteresi’nde çölde vaha görmek gibidir. Kocalarının kadınlara uyguladığı şiddet, “sopanın elden daha ağır olmayacağı” yaklaşımıyla bir ceza olarak meşrulaştırılan bir anlayışın hüküm sürdüğü, Kilise’nin kadınların yerinin ev olduğu ve evdeki huzuru, sükuneti ile sağlayacağı dogmalarının dalga dalga yayıldığı bir ülkede, kadınların sesi olabilmek için oldukça cesur olmak gereklidir.

Katherine Chidley, Elizabeth Lilburne ve Mary Overton İngiltere’nin ilk kadın hakları dilekçesini hazırlayan isimlerdir. Bu görev esasında onlar için en zor olanıdır; çünkü o zamana dek ikincil konumlarını benimsemiş ve göz ardı edilmiş, haklarını hiç sorgulamamış kadınlar için atılan ilk adımdır. Tüm önyargı ve korkulara rağmen on binden fazla kadına bu dilekçeyi imzalatırlar ve 25 Nisan 1649 tarihinde Avam Kamarası’na dilekçeyi sunarlar. Aldıkları cevap yine evlerine ve eşlerine, ev işlerine geri dönmeleri yönünde olur. Bunun üzerine davasından vazgeçmeyen Chidley, 5 Mayıs 1649 tarihinde “Alçakgönüllülük Dilekçesi”ni (Humble Petition) hazırlar. Leveller kadınlarının tasavvur ettikleri Tanrı ve din anlayışı ile kadın – erkek eşitliğini tanımlar ve bu eşitliğin mülk paylaşımları üzerinde de uygulanmasını talep eder. Leveller hareketi istediği desteğe ulaşamayınca öncüleri mahkemeye çıkarılmaya başlanır. 1653 yılında John Lilburne mahkemeye çıkarıldığında, Chidley onu savunmak üzere Barebone Parlamentosu’na altı bin kadına imzalattığı dilekçeyi sunar; fakat dilekçe sadece kadınlara imzalatıldığı için geçersiz sayılır. Kadınların konumunun perçinlendiği ve bu fikrin Kilise ve aristokrasi tarafından yıllarca benimsetildiği düşünüldüğünde, haklarına kavuşmak için ciddi ve uzun mücadeleler vermek zorunda olmaları olağan bir sonuçtur. Bu sebeple haklarına kavuşmak için ilk olarak 1918 tarihini beklemeleri gerekmiştir. Bu tarihte 30 yaşını doldurmuş kadınlar oy verme hakkına sahip olacaktır. On yıl sonra ise kadın – erkek eşitliği oy hakkı hususunda sağlanacaktır.

Daniel Chidley 1649 yılında ölür ve Katherine Chidley, kocasının konfeksiyon işini devralır. Ölümüne dek işini başarıyla yönetir ve İrlanda’da bulunan parlamento ordusuna malzeme gönderilmek üzere en az iki büyük anlaşma imzalar. Ölüm tarihi ve sebebi konusunda kesin bir bilgiye ulaşılamamıştır. Katherine Chidley, bir kadının kocasının arkasına sığınmadan, hem kendi hem türdeşlerinin hakları için ve hem de ailesi için, zaman zaman tek başına mücadele vermiş ve ataerkil önyargılara asla boyun eğmemiş bir kadındır. 

 KAYNAKÇA

Mies, Maria, Bennholdt_Thomsen Veronika ve Von Werlhof Claudia. Son Sömürge: Kadınlar. çev. Yıldız Temurtürkan, İletişim Yayınları, İstanbul, 2008.

Öğretir, İsmail. Püritanizm ve Dini/Ahlaki Yozlaşma: Nathaniel Hawthorne’un Kızıl Damga’sı, İlahiyat Akademisi Dergisi (Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi), Cilt 2, Sayı 3, 2016. 

Parker, David. Batı’da Devrimler ve Devrimci Gelenek 1560 – 1991. Çev. Kemal İnal, Dost Kitabevi, Ankara, 2003.

Simkin, John. English Civil War, History of Socialism, Katherine Chidley, Spartacus Educational, http://spartacus-educational.com/Katherine_Chidley.htm  

Walby, Sylvia. Patriyarka Kuramı. çev.Hülya Osmanağaoğlu, Dipnot Yayınları, Ankara, 2016.

SON YAZILAR

Vakıf üniversitelerinde neler oluyor?

Üniversiteler tüm bileşenleriyle, emeğin ve bilginin kendini her an yeniden var ettiği mekânlardır. Üniversiteler eskiden beri hep toplumun aklı ve vicdanı olarak görülmüştür. Bu günlerde...

EŞİK: Kadın ve kız çocuklarını hayattan koparamayacaksınız, ev köleleriniz yapamayacaksınız

Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) kız çocuklarının okullaşmasını teşvik adı altında, kız okullarının açılması yani karma eğitimin baltalanması hakkında açıklama yayımladı. Karma eğitime son vermenin...

Sus(ma)mak! İnan(ma)mak!

Gündem şu an bu iki kavramdan çok da bağımsız bir noktada değil. Size şimdi ufak bir düşünce egzersizi yaptırmak istiyorum. Bana katılabilirsiniz veya eleştirmek istediğiniz...

Kadın, doğa ve kesişen tahakküm: Av ihalelerinden İstanbul Sözleşmesi’ne, Kuzey Ormanları’ndan 6284’e

Hem ekofeminizm hem vegan feminizm kadınların, doğanın ve hayvanların üzerindeki ataerkil kapitalist baskının nasıl ortak sömürü hikayeleri ortaya çıkardığını yıllardır tartışıyor. Üstelik bunu, sadece bu...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol