İnsanlık tarihi, üç yeni gerçekle tanıştığında “insan” diye özel ve üst bir şey olmadığı düşüncesiyle yüzleşmek zorunda kaldı. Bunların ilki, Kopernik Devrimi’yle dünyanın evrenin merkezi olmadığının anlaşılmasıydı. İnsanın yuvası dünya, evren için hiç de mühim olmayan bir noktada, evren içinde yüzen sıradan bir gezegenden başka bir şey değildi.
İnsanlık, bu yeni ve reddedilemez bilginin şokunu henüz üzerinden atmaya başlamıştı ki Charles Darwin, insanın dünya içinde bile özel olmadığını evrim teorisiyle aktardı. İnsan, diğer hayvanlardan farksız bir biçimde evrimleşen, adapte olan bir türden başka bir şey değildi. Bu iki yeni bilginin insanlık üzerinde yarattığı travma henüz çok tazeydi ki, Sigmund Freud, insanın güdülerini ortaya seren teorisiyle insanlığın başını yine derde soktu.
Freud’un tezine göre, insan hiç de diğer hayvanlardan farklı bir meziyete ve bilince sahip değildi. Edimlerimizin gerekçeleri hemen hemen diğer hayvanlarla aynı idi. İnsanlığın yaklaşık 300 yıllık bu travmatik sürecinde son darbeyi vuran Freud, 23 Eylül 1939’da hayata vedâ etti.
İnsanlık hâfızasına ismini kazımış bir isim olan Sigmund Freud, 6 Mayıs 1856 tarihinde Avusturya-Macaristan İmparatorluğu topraklarında dünyaya merhaba dedi. Yahudi kökenli bir aileden geliyordu ve bu durum, öğrencilik yıllarında sık sık karşısına çıkarak canını sıkıyordu. Başarılı bir öğrenci olan Freud, erken dönemlerde birçok dil öğrendi. Tıp öğrenimine başladı ve bu eğitimini de başarılı bir şekilde tamamladı. İlk yıllarında anatomopatoloji ve nöropatoloji ile ilgilendi. Araştırmalarını ve çalışmalarını bu alanlarda yaptı. Bu süreçte çeşitli yerlerde, çeşitli uzmanlarla çalıştıktan sonra giderek yalnızlaştı ve psikanaliz üzerine yoğunlaşmaya başladı.
Psikanaliz, genel tanımıyla zihinsel süreçler ve bilinçdışı ögeler arasındaki bağlantıyı kurmaya çalışıyordu. Kuramın en çarpıcı noktası, bilinçdışı ögeler olan cinsellik ve saldırganlığın zihinsel süreçleri etkilediği yönündeki savdı. Freud, kabaca, bu dürtülerin insan edimlerini de etkilediğini, zihinsel durumların bu bilinçdışı ögelerden pay aldığını söylüyordu. Freud, ilk zamanlar bu kurama destekçi bulmakta zorlansa da giderek psikoloji çevrelerinde kendine taraftar edinmeye başladı. Psikanaliz yöntemin asıl ünü, Freud öldükten sonra arttı ve günümüze kadar ulaştı. Tabii kuram Freud’un ortaya koyduğu biçimiyle kalmadı, revize edildi ve baştan okundu.
“Cinsel dürtünün çocuklukta bulunmadığı ve ancak ergenlik döneminde uyandığı genel olarak kabul edilmiştir. Bu, sonuçları bakımından ağır bir yanılgıdır. Çünkü cinsel yaşamın temel koşulları karşısında içine düştüğümüz bilgisizlik bundan ileri gelmektedir. Çocuğun cinsel gösterilerinin derinliğine inersek, cinsel dürtünün ana çizgilerini açığa çıkarırız; bu dürtünün evrimini anlarız ve nasıl çeşitli kaynaklardan çıktığını görürüz.”
Sigmund Freud, psikanaliz kuram dışında da modern psikolojiye birçok katkı yaptı. Bunun yanında, toplumsal söylevleri de yadsınacak gibi değildi. Her ne açıdan bakılırsa bakılsın, Sigmund Freud dünya tarihi içinde önemli bir uğrak noktası olarak kaldı.
Çalışmalarına aralıksız devâm eden Sigmund Freud, 1923 senesinde üstçene kanserine yakalandı ve sonraki yaşamı sürekli tedavi ile geçti. Birçok kez ameliyat oldu. Ama yaşamının sonuna kadar araştırmalarına ve çalışmalarına devâm etti. Bu arada Almanya’da yükselen Nazi akımı, Freud’un kitaplarını Berlin’de ateşe verdi. Yahdudi kökenli olması ve düşüncelerinin cüretkârlığı bunun başlıca sebepleriydi. 1934 senesinde yaşarken yayımlanan son kitabı olan Musa ve Tek Tanrıcılık yayımlandı.
Çalışmalarına ve tedavisine devam ettiği Londra’da 1939 senesinde yaşama vedâ etti. Ardında sarsıcı bir kuram ve birçok eser bırakan Sigmund Freud, günümüze tuttuğu ışıkla ve cesâreti ile her zaman saygıyı hak eder bir tarihi simge olmayı başardı.
Ne biçim ilerleme kaydediyoruz. Orta Çağ’da olsa beni yakarlardı. Şimdiyse kitaplarımı yakmakla yetiniyorlar. Sigmund Freud
Siz cevaplar bulmaya çalışıyorsunuz, biz ise daha çok soru sormak niyetindeyiz. Sigmund Freud
Kavga etmek yerine küfretmeyi seçen ilk insan uygarlığın kurucusuydu. Sigmund Freud
Çok keskin bir vizyonu vardı, hiçbir illüzyon onu teskin edecek bir biçimde uyutmadı, kendi düşüncelerindeki ekseriyetle abartılı inancı hariç. Albert Einstein, Freud hakkında.
Bazı eserleri:
- Totem ve Tabu
- Düşlerin Yorumu
- Yaşamım ve Psikanaliz
- Bir Yanılsamanın Geleceği
- Kültür İçindeki Huzursuzluk
- Olgu Öyküleri
- Histeri ve Mücadele