Jane Adams’ı tanımak ilham verici, onu öğrenmek güzel.
Kahramanımız Jane Addams 6 Eylül 1860’de Cedarville, Illinois’te doğuyor. Varlıklı bir aileden gelen Jane, iki yaşındayken annesini kaybediyor. Annesinin yokluğu ve geçirdiği tüberküloz hastalığı nedeniyle diğer çocuklardan daha zor bir çocuk geçirdiğini söylüyor.
Jane üniversite hayatı boyunca kendini her yönde geliştiriyor. Okulunu bitirdikten sonra uzun bir Avrupa yolculuğuna çıkıyor ve bu yolculukta yaptığı gözlemler gelecekteki Jane’i ince ince dokuyor. Döner dönmez “göçmenler için dayanışma merkezi”, “göçmen çocuklar için anaokulları” ve “aileler için açıköğretim” gibi pek çok projeleri filizlendiriyor.
Jane’in bundan sonraki hayatı son derece aktif geçiyor. Sanırım hikâye de buradan sonra koşuyor. Çevresindeki adaletsizliklere kayıtsız kalamayan Jane’in duyarlılıkta enfes varlığı harekete geçmesini sağlıyor.
1896 yılında Lev Tolstoy ile tanışıyor Jane. O sırada 68 yaşında olan Tolstoy, Jane’i görüşleriyle büyülüyor.
Her geçen gün ufkunu genişleten Addams, radikal savaş karşıtı görüşleri ile mevcut gündemi durmadan sorguluyor. ABD’nin İngiltere ve Fransa yanında savaşa girmesine tepki göstermek için New York’a gidiyor. Burada kendi küçük kadını ile birlikte savaş karşıtı çalışmalar başlatıyorlar. Bu süreç boyunca basının hedefinden hiç düşmeyen Jane duruşundan kesinlikle taviz vermiyor.
10 Ocak 1915’te ise Washington’da “Kadınların Barış Partisi’nin” mitinginde (üç binden fazla kişinin katıldığı) etkileyici bir konuşma yapıyor. Bu güçlü mitingle birlikte kadınlar sağlam bir savaş karşıtı platform oluşturuyor. Bundan sonra Jane için “barış maratonu” başlıyor. Birçok Avrupa ülkesini ziyaret ediyor, binlerce insanla konuşuyor. Savaşla yılmadan kesinlikle durmadan mücadele ediyor. Kadın olarak bulunduğu her oluşumda ilgi çekiyor. Dönemi için son derece imkansız ilklere imza atıyor.
Bundan sonra pek çok yerel, ulusal ve küresel organizasyonda rol alıyor. Addams; Chicago Yerleşimciler Federasyonu, Yerleşimciler Ulusal Federasyonu, Tüketiciler Derneği, Kadın Klüpleri Federasyonu Çalışma Komitesi, Kamp Ateşi Kızları, Ulusal Oyun Bahçeleri, Ulusal Çocuk Emeği, Beyaz Olmayan İnsanları Geliştirme ve Amerikan Sivil Haklar dernekleri gibi kuruluşların ya kurucusu ya başkanı ya da üyesi.
Efsane Hull House Merkezi ile döneminin en etkin feministlerinden biri. Şikago’da kendisinin ve diğer sosyal reformcuların oturduğu, kentin yoksul semtlerindeki koşulları düzeltmek için çalışmalar yaptıkları bir kurum olan Hull House, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki diğer toplumsal yardım merkezlerinin çoğu için bir model oluşturdu. Burada kadınlara iş imkanı sunarak “ekonomik özgür kadın’a” yürümesi için çiçekler dolusu yollar açıyor.
Ölümünden dört yıl önce, 1931’de Nobel Barış Ödülü‘nü alıyor güzel kadın. Nobel Kurulu, onun için şu değerlendirmeyi yapıyor: “Dünya barışını sağlamak için bize yardım edecek, kadına yakışan en iyi nitelikler Jane Adams’ta toplanmıştır.“
Doyasıya dolu geçirdiği yılları ile hâlâ birçok feministin rol model aldığı Jane barış tutkusu, felsefe aşkı ile adanmışlığını yazıyor:
Democracy and Social Ethics (Demokrasi ve Toplumsal Ahlak), 1902
Twenty Years at Hull House (Hull House’da Yirmi Yıl), 1910
Kadınların erkeklerden daha iyi(!) olduklarına inanmıyorum, tren kazalarını biz yapmadık. Yolsuzluğa bulaşmış yasalar ve diğer korkunç şeylerde bizim payımız yok. ama unutmamalıyız ki, bunları yapacak bir fırsatımız da hiçbir zaman olmadı.
Toplumbilimci, yazar, kadın hakları savunucusu, barış yanlısı ve toplumsal reformcu. Jane Addams kadının güzeli. Jane’i tanımak ilham verici, onu öğrenmek güzel.
Nice Jane’lere!
Başlık Görseli: Samsara