“Patriarkanın bir çiftliği var
Çiftliğinde ailesi, mahallesi, tanımadığı etmediği kadınlar var
Ayıp, günah, diye bağırır
Çiftliğinde patriarkanın”
Gelmedi mi bu vahşi erkek hâkimiyeti artık boğazımıza kadar? Mutlak ataerkil düzende boğulmaktayız. Süregelen her türlü sistem, erkek egemenliğinin kontrolünde işlemekte ve verdiği zararlar onarılmaz ölçüde. Açıkça görmekteyiz ki, bu düzen acilen yerini eşitlikçi bir yapı ile değiştirmeli.
Erkek hegemonyasının küçük ya da büyük gruplar üstünde egemen olma hırsı her yerde, her birimde, çirkin bir “canavar” karşılığında. Üstün cinsiyetin (!) evinde, o kalk dediğinde kalkacak, otur dediğinde oturacak köleler dizisi, dışarıda yerini yine onun emrine amade birçok başka şeye veriyor. Şuursuzca mahvedilen ormanlar, keyfi “HES’leşen” dereler de doğanın ataerkil sistemden aldığı bir pay sadece.
Anaerkil yahut ataerkil oluşumlardan kasıt, bir cinsiyetin üstünlüğü olarak bilinmesine rağmen, anaerkil toplumlarda kadının sahip olduğu statü her ne kadar yüksek olsa da, erkeklerin sadece üreme amaçlı kullanıldığı veya onlara karşı düşmanca tutumların sergilendiği sömürücü bir sistem mevcut olmamakta. Aksine bir eşitlik sağlandığını, erkeklerin kendi egemenliklerinin olduğu toplumlara göre bu düzenlerde daha rahat yaşam sürdürdüklerini söyleyebiliriz.
Günümüzde dünyada kalan bir avuç kadın egemen toplumun sıcacığı: Mosuolar
Mosuolar, Çin’de Yunnan ve Sichuan eyaletlerinin yakınlarında Lugu Gölü çevresinde yaşarlar. Sayıları yaklaşık 40 bin civarında olan bu etnik halk, dünya üzerindeki son kalan anaerkil topluluklardan sayılabilir.
Mosuolarda, aile reisi “Ah-mi” denilen kadın olarak kabul edilmekte… Son söz hakkı kadınların ve ticari kararlar da onlar tarafından veriliyor. Ayrıca mülkiyetin kadın soyuyla geçtiği Mosuo’da doğan çocuklar soyadlarını annelerinden alıyor.
Sosyal yapılarıyla matrilineal yaşayış sürdürmekte olan Mosuolara tam bir anaerkil oluşum diyemememizin tek nedeni ise politik gücün erkekler elinde olması. Belediye başkanının erkek olması gerçek anlamda resmi bir otorite oluşturmuyor. Devlet idaresi; bölge kadınları için hiçbir şey ifade etmiyor.
Mosuolardaki cinsel hayat fazlasıyla aktif. Eşler sürekli değişiyor ve kadınlar kiminle beraber olacaklarını kendileri seçiyor. Hatta 15 yaşlarına girdiklerinde eşlerini ağırlayabilecekleri bir odaya sahip oluyorlar. Birlikte olacakları zaman erkek kadının evine gidiyor ve gün doğmadan evine dönüyor. En güzel yanı ise “evlilik” diye bir kavramın olmaması. “Aile olmanın” bir tek kan bağıyla olabileceğini düşünüyorlar. Bu nedenle tek bir kişiyle ömürlerinin sonuna kadar yaşamaya karşılar.
Her yetişkin kadın kendi evinde oturuyor fakat erkekler aileleri ile yaşıyor. Çiftin sahip oldukları bir çocuk varsa eğer, o annesiyle kalıyor. Baba rolü oluşmamış durumda. Bu nedenle sıklıkla babalarının kim olduğunu bilmeyen kişilerle karşılaşılabiliyor.
Buradaki kadınlar güç sahibi. Fakat istedikleri daha çok para kazanmak yahut daha fazla mala sahip olmak değil.
Mosuolar, mutluluğu elde etmeyi aile huzurunda bulduklarını söylüyor; ayrıca modern algıdaki “hükmetme, elde etme” açlığının ataerkillikten geldiğini düşünüyorlar.
Bu toplulukta anaerkilliğin en belirgin getirisi ise şiddete olan uzaklıkları. Onların yönetim ve yaşayış şekilleri kesinlikle şiddete müsaade etmiyor. Erkekler arasında arada sırada çıkan kavgalar ise kadınlar tarafından asla anlamlandırılamıyor.
Mosuo’da süren, sonsuz bir doğa inancı var. Şamanizm ve Budizm karışımı bir dine inanıyor, toprağa, suya ve göğe müthiş aşk duyuyorlar. Doğa burada hemen hemen her kültürdeki gibi dişi konumda. Tabiata duydukları saygı kendi aralarındaki ilişkilere işlemiş adeta.
Son derece huzurlu bu küçük halk, imrendiren bir yaşayışa sahip değil mi? Kadın ellerinde bir dünyanın ne kadar gerçek ve büyüleyici olduğu ortada. Erkeğin hiyerarşisi olmadan yaşamaya güzel bir örnek Mosuolar.
Bu çok ilgi çekici topluluk, sizin de çok ilginizi çekmiş ise; Ricardo Coler’dan Kadın Krallığı’nı okumanızı önereceğim. Evinizdeki er şahısların markete giderken sizden para isteyeceği günleri deneyimlemenizi dilerim.
Başlık Görseli: Mikel Butragueño