Rüzgarda ahenkle uçuşan saçlar, yüze dökülen zülüfler..
Günümüze kadar birçok yazılı, sözlü eserde kadınların güzelliğinden ve bilhassa da onların harika saçlarının bu güzelliği nasıl taçlandırdığından bahsedilmiştir. Bulunduğumuz çevreyi ve insanları yeni yeni algılamaya başladığımız yaşlarda; bizlere uzun, güzel saçlı insanların “kadın”, kısa saçlı ve yüzünün diğer bölgelerinde kılların bulunmasına izin veren insanların ise “erkek” olduğu söylendi büyüklerimizce. Bu sebeptendir, kadınlara atfedildi sırma saçlı, güzel yüzlü olmak…
Eski zamanlarda köy yerlerinde, bir kadının yüzündeki zülüfler onun bekar mı yoksa evli mi olduğunu anlamak için kullanılan bir namus bayrağı idi. Bir kadın; gelin olduğu gece, yüzüne dökülen çok sevdiği saçların bir kısmını kesmek zorunda kalırdı. Köy ahalisi, onun bir başka erkeğin malı olduğunu bilsin ve bu namuslu kadına yan gözle bakmasın diye her kadın tarafından yapılmak zorunda olan rezil bir ritüeldi bu.
Toplumda bulunan kalıplar, alışılageldik düşünce yapıları; özgürleşemeyen kadını her dönemde, her toplulukta daha da tekdüze olmaya zorlamış, onu gün geçtikçe tutsaklaştırmıştır. Gerek elinden alenen haklarını alarak, gerekse onu “güzel” adı altında belirli kalıplara sokmaya zorlayarak bunu her daim yapmayı başarmıştır erk toplum. Buna başkaldırmak amacı ile birçok faaliyette bulunuldu bugüne kadar.
İzlanda’da Sigríður Frímannsdóttir tarafından gerçekleştirilen “Baldvin” adlı fotoğraf projesi, tüm dünyaya kadınların güzelliğinin tek tip ve belirli sınırlar içerisinde değerlendirilemeyeceğini haykırmak için atılan harikulade bir adım. Kuzey ülkesinin insanları arasında “Güç” anlamını taşıyan “Baldvin” kelimesinin bu projeye isim vermiş olması, fotoğrafların güzelliğini hakkıyla taşıyor. Alopecia hastası yedi kadının, içinde bulundukları durum hakkında farkındalık yaratmak için gönüllü olduğu fotoğraf çekiminde; kadınların saçlarından bağımsız olarak ne kadar güzel ve etkileyici olabileceğine şahit oluyoruz.
Halk arasında “saçkıran” adıyla bilinen Alopecia Areata, vücudun kendi kıl köklerini yabancı olarak algılayıp tüm saçlara savaş ilan etmesiyle sonuçlanan bir hastalıktır. Sebebi tam olarak bilinmeyen bu hastalık; otoimmün bir mekanizmayla ilk önce parça parça, daha sonra tamamen bütün saçların dökülmesine sebep oluyor. İlerlemiş evrelerde, vücudun diğer bölgelerinde de kılların döküldüğü gözlenebiliyor.
Ancak ne saçkıran ne de kanser hiçbir şey bir kadını güzel olmaktan alıkoyamaz. Bu cümleyi bize derinden hissettiren “Baldvin” projesinin güzeller güzeli kadınları:
Hazırlayan:Esra Aydın