İstanbul Feminist Kolektif kadınlar hayatlarına sahip çıkıyor adlı bir rapor hazırladı. 2015 Ocak-Haziran aylarını kapsayan raporun konusu; maruz kaldığı erkek şiddetine ve işkencelere şiddetle karşılık veren, yaşamak için öldürmek zorunda kalan kadınlar. Çok konuştuğumuz ama çok da anlayamadığımız Nevin Yıldırım gibi, Çilem Doğan gibi, ismini bilmediğimiz, medyaya yansı(tıl)mamış öz savunma yapan kadınlar.
2015 yılında şiddetten ölen kadınlar için oluşturulan dijital anıtın verilerine göre 171 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Kolektif ürünün raporuna göre de yılın ilk 6 ayında kadınlar artık şiddete tahammül edemediği ve yaşam istediği için, yaşayabilmek için 14 erkeği öldürdü, 17 erkeği ise yaraladı. Yaralanan erkeklerden beş tanesi kendisini yaralayan kadını tanımıyor, bu erkekler gece vardiyasından çıkan kadınları evlerine giderken takip ve sonra da taciz eden, meydanda, sokakta, toplu taşımada kadınlara dokunan, sarkıntılık eden, laf atan erkekler. Enteresan değil mi? Gece yarısı etrafta kimse yokken taciz edilseniz, tecavüze yeltenen bu kendini tüm kamusal alanın sahibi zanneden erkeğe ne yapabilirdiniz? Öz savunma haktır!
Unutmak mümkün değil, Nevin Yıldırım 29 Ağustos 2012’de kendisine sürekli tecavüz eden ve bunu rahatça sürdürebilmek için Nevin’i tehdit eden Nurettin’i öldürdü, Nurettin’e ait kesik kafayı bir çuvala koydu ve köy meydanına attı: “Alın işte, namusuma uzananın kellesi!”
2015’in Temmuz’unda bir ses duyduk: “Hep kadınlar mı ölecek? Biraz da erkekler ölsün.” Çilem Doğan’ın bu sözlerini şaşırarak dinlerken, acele ile annesi tarafından alınmış üzerinde tesadüf dolu sözler yazan tişörtünü görüyoruz: “Sevgili geçmişim, tüm derslerin için teşekkürler, sevgili geleceğim, ben hazırım!“
Fazla söze gerek yok: Öz savunma haktır!
Şiddet yüzünden şiddete başvuran kadınlar
Kadınlar, şiddet dolu erkekler engellenmediği için şiddete başvurmak zorunda kalıyorlar. Kendilerini korumak, hayatta kalmak için kadınlar artık direniyor. Rapora göre, basına yansıyanlar arasındaki erkek cinayetlerinin faili kadınlar arasında pişmanım diyen yok. Kadın cinayeti ile erkek cinayeti arasındaki en belirgin fark ise cinayet sebebi: Erkekler anlık öfke sonucu öldürüyor, kadınlar ise birikim sonucu. Kendine başka bir yol bırakılmadığını anlayan kadınlar ya yılların birikimi ya da hayatta kalma endişesi ile öldürüyor erkekleri.
Başka bir fark ise caydırıcılık. Erkeklerin öldürdüğü kadınlar, hayattaki kadınlara hep “örnek” gösteriliyor; kadınlar öldürülme, taciz ve tecavüze maruz kalma korkusu ile kendilerini kısıtlıyorlar. Ancak durum erkekler için böyle değil. Medyanın da etkisiyle bir kadının bir erkeği öldürmesi, ne kadar infial yaratsa da caydırıcı olmuyor. Ayrıca rapora göre kadın öldüren erkeklere bakış ve onları cezalandırma sistemindeki eksiklikler nedeniyle diğer potansiyel suçlu erkeklerde de bir korku oluşmuyor. Bunun son örneği Konya’daki genç kadın öğrenciyi taciz eden dolmuşçunun tehdidi: “Neden yeni bir Özgecan olayı yaşanmasın ki?” Bu ne cesaret…
Yargı sen erkek misin? Artık biraz adalet içerir misin?
2015 yılının ilk altı ayında devam eden ve yeni açılmış davalarda toplam 15 karar verilmiş. Bu kararların içinde iki meşru müdafaa gerekçeli beraat, bir iyi hal indirimi ve beş haksız tahrik indirimi uygulandı. Yargı kadının öz savunmasını tanımıyor. Erkeklere her daim iyi hal, tahrik gibi indirimler uygulayan adalet, konu kadınlar olduğunda tabir-i caizse elini cebine atmıyor. Sanki yıllar kendi hayatından eksilecek gibi kadınları uzun yıllar mahkun eden hakimler ile erkek savcıların cinsiyetçi kararları apaçık ortada. Raporda çok da ilginç bir örnek verilmiş: İstanbul’da bir kadın kocasının şiddetine karşı kendini savunmak için ona yumruk atıp bir bıçakla tehdit ediyor. Koca ise kadını bıçakla yaralıyor. Kadına “eşe karşı basit yaralama” ve “silahla tehdit” suçlarından; erkeğe ise sadece “eşe karşı basit yaralama” suçundan dava açılıyor. Mahkeme sonucuna şaşırmayacaksınız: Kadın 2 yıl, erkek 5 ay hapis cezasına mahkum ediliyor…
Kolektif, raporunu kadın şiddetine karşı herkesi müdahil olmaya çağırarak bitiriyor. Bir kadın olarak dayanışmanın önemini vurguluyor, öz savunma hakkınızı her daim yüreğinizde taşımanızı diliyorum…
Dayanışma her şeyi değiştirme kudretine sahiptir. Kampüs Cadıları ve Mor Dayanışma “Öz savunma yapan kadınlara sahip çıkıyoruz” çağrısıyla Çilem ve Nevin’e sen de yaz kampanyası başlattı.
Çilem Doğan: Adana Karataş Kapalı Cezaevi
Nevin Yıldırım: Isparta E Tipi Kapalı Cezaevi