Vizyona yeni giren filmi inceliyoruz hep birlikte. İsmi Patient Zero. Birkaç konuya güzel vurgu yapılmış. Birisi vahşilik nedir? Virüsü almış fakat dönüşmemiş adam ile, virüslü ama oldukça rahat takılan Profesör Abimizin arasında diyalogda patlıyor iş. İnsanlar da inekleri, domuzları öldürüp biçiyor, siz vahşi değilsiniz de biz mi vahşiyiz diyor.
Bu değişik ahlaki sorgulamadan sonra, konuyu evrim basamağındaki noktaya getiriyor ve Homo Sapien’den üstünüz abi diyor. Bizim bilge adam, durur mu? Patlatır yumruğu.
Filmin başında dünya çapında eşi benzeri görülmemiş bir salgın aniden patlak veriyor. Çok hızlı biçimde yayılan bu salgın insan nüfusunun çok büyük bölümünü hızlıca etkileyerek onları bir çeşit vahşi zombiye dönüştürüyor. Tabi filmde buna zombi virüsü değilde kuduz gibi bir şey diyor ve öfkeye bağlıyor. Hastalanmış bu insanların dilleri de artık geri kalan normal insanlardan farklı. Tüm bu kaosun ortasında, duygusal bağlara da sahip abimiz Morgan bu yeni dili konuşmaya ve iletişim kurmaya başlıyor. Kendisi ısırılıp dönüşmediği için insanlardan virüslüler arasında köprü görevinde filmde. Oldukça da espirili bir karakter yaratmış senaristimiz. Salgından etkilenmeyen hayatta kalmayı başaran bir grup insan ile hastalığın tedavisini aramaya girişiyor. Birazcık Fall out kafası da yok değil. Tabii vault içinde evlilikler ve diğer/çeşitli şekillerde ilişkiler yok.
Konunun ağır klasik tarafları da yok değil. Bir Albay var, anlayışı kıt ve sıkışınca silahına sarılan cinsten. UUU çok eril. Ve hemen sorunu çözüyor al sana dikey çıkış. Ve bu eril taraf tabi ki dişiyi isteyecek ve hayatta kalmak için silahına sarılacak. Doktorun da kalbi başkasında olunca ufak bir tezgah oluyor ortada. Doktor rolünde Natalie Dormer‘ı görüyoruz. Sizi bilmem ama ben kendisini Vikingler’den hatırlıyorum ve hatırladığım günlerden bu güne kadar geçen zamanda da gözlerim kendisi arıyor. Christina Hendricks‘ten sonra geliyor kendisi.
Filmin yönetmenliğini Stefan Ruzowitzky‘nin üstlenmiş. Senaryosu Mike Le’ye ait. Güzel bir kafa açıyor, ilk sahneden sevişmeyi de verdikleri için geriye kalan 132 dakika boyunca rahat rahat film izliyoruz. Buyrunuz efenim, filmin fragmanı. Filmin sonunda sanki ikincisi de gelecek diyorsunuz içeriden, kapanış konuşması fena değil. Bi Ruth değil onu söyleyim.