“Köpeklerin fedakâr teyzesi” olarak bilinen 65 yaşındaki Pratima Devi, tenekeden yapılmış gecekondusunda birlikte yaşadığı 120 köpek dâhil toplamda 400 köpeğe bakıyor ve günlerini onlarla ilgilenerek geçiriyor.
Son otuz yıldır Delhi’nin güneyindeki Saket bölgesinde yaşayan Pratima, geçimini eski eşyaları alıp satarak sağlıyor ve tüm kazancını köpek dostları için harcıyor. Yaralı köpeklerle özel olarak ilgileniyor ve her akşam onları besliyor. Ünü hızla yayılan Pratima’ya komşuları da köpeklerin bakımında yardımcı oluyor.
Henüz on dört yaşındayken ilk çocuğunu dünyaya getiren Pratima daha sonra eşiyle ayrılmış ve 1980’lerin başında Nandigram’dan Delhi’ye taşınmış. “Yedi yaşımdayken benden on yaş büyük bir adamla evlendirildim. Eşim eve hep sarhoş gelir ve beni döverdi. Onunlayken mutlu değildim, ama şimdi köpeklerle çok mutluyum” diyor. Şimdilerde üç çocuğunun yaşadığı yere yaklaşık beş kilometre uzaklıktaki Sangam Vihar’da yaşayan Pratima, çocukları köpekleri istemediği için onlarla birlikte yaşayamadığını söylüyor.
Psikiyatrlar ise köpeklerin insanların hayatındaki duygusal boşlukları bazen doldurduğunu, fakat sosyal çevrenin sadece hayvanlarla sınırlı olmasının sorunlu olduğunu söylüyor. Psikolojik danışman Suyesha Singh Rathore, “Köpekler insanları, insanlar da köpekleri evcilleştirdi. Birçok insan, hayvanlarla birlikte olduğunda kendini iyi hissediyor ve bunda hiçbir sorun yok. Fakat kendini sadece hayvanlara adamak kesinlikle yanlış” diyor ve ekliyor: “Sosyal durumlardan anlamsız ve aşırı bir şekilde korkmak sosyal anksiyete bozukluğudur. Bu süreçte insanlar rahatlamak için sosyal etkileşimden kaçınırlar. Kimileri duvarlarla konuşurken kimileri de hayvanlarla ve bitkilerle konuşur. En yaygın olanı ise, köpeklerin ve insanların sosyal adaptasyonları benzer olduğu için ‘parler a chien’ yani köpeklerle konuşma durumudur. Köpekler insanlarla insanlar da köpeklerle son derece mutlu bir yaşam sürebilirler.”
Kaynak: Yourstory, indiatoday