İstanbul Boğazı’nın hemen sırtına yerleşmiş bir gecekondu mahallesi Küçük Armutlu… Yapılaşma tarihi 1980’li yıllara kadar uzanan mahalleyi, özellikle Tokat’tan göç edip İstanbul’a yerleşen aileler mesken edinmiş. Armutlu’nun Türkiye’de şehir planlamasına uygun tek gecekondu mahallesi olduğu söyleniyor. Çünkü daha o yıllarda yerleşimin arsa parsel çizimleri devrimci şehir planlamacısı ve mühendisler tarafından yapılmış; hatta hemen hemen bütün arsalar 120 m² olarak tasarlanmaya çalışılmış.
Sahip olduğu boğaz manzarasıyla günümüzde rant odaklarının iştahını kabartan bu mahalle, yolsuzluk nedeniyle istifa eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar zamanında bir gecede “Afet bölgesi” ilan edilerek kentsel dönüşüm kapsamına alınmış. Ama Armutlu öyle herkese pabuç bırakacak cinsten bir yerleşim değil. Öyle ki, büyük bir direniş ve dayanışma kültürüne sahip. 80’li yıllarda kolektif yaşamı örme deneyimleriyle oluşan bu kültür, 90’lı yılların başında başlayan gecekondu yıkımlarıyla daha da derinleşmiş. Yıkımlarına karşı gösterilen direnişlerde, hayatını kaybeden ve yaralanan insanlar olmuş fakat yıkılan mahalleler tekrar tekrar yeniden kurulmuş. Mahalle, baş edilemez hale gelince de okul bahçeleri karakola dönüştürülmüş; elektrik, su verilmemiş; yollar yapılmamış… Fakat Armutlu halkı, bu ihtiyaçlarının tümünü kendisi karşılamış.
Armutlu’nun bilinirliğinin sebepleri sadece bunlar da değil. Mahalle 2000’li yıllarda ülke çapındaki cezaevlerinde F Tipi hapishanelere karşı sürdürülen ölüm oruçlarına dışarıdan verdiği destek ve bu desteğin yine cezaevlerindekilere benzer bir şekilde bastırılmasıyla da gündeme gelmiş. Mahallenin direniş ve acılarla dolu tarihine 2013 yılında ne yazık ki bir isim daha eklenmiş: Hasan Ferit Gedik… Gezi’deki hareketliliğin Forumlara evrildiği zamanlarda Gülsuyu’ndaki uyuşturucu çeteleri ile destekçisi kesime karşı direnirken başından aldığı dört kurşunla öldürülen Hasan Ferit Gedik, katıldığı Etiler Forumu’nda şöyle demiş: “Armutlu’dan geliyorum, öteki mahalleden. Bizler korkulacak insanlar değiliz, düşman değiliz, hepimiz aynıyız.”
Aynı Hasan, Etiler Forumu’ndan onlarca kişiyi alıp Küçük Armutlu sokaklarına getirmiş ve cenazesine aynı Forumdan yüzlerce kişi katılmış.
Armutlu yalnız değil!
Bilerek kriminalize edilen ve direngen insanlarının gücü türlü türlü baskı aygıtlarıyla yok edilmeye çalışılan bu güzel mahalle, tek başına değil. Öyle ki son zamanlardaki baskıya inat toplumun farklı kesimlerinden insanlar Armutlu’yla dayanışmayı büyütmenin peşinde. Bu kesimlerden ilki Halkın Mühendis ve Mimarları. Daha çok 17 Ağustos 2013 tarihinde başlattıkları ve 17 gün süren İstanbul-Ankara yürüyüşleri esnasında tanınan bu mühendis ve mimar grubu, “Rant için değil; halk için mühendislik!” şiarlarıyla görünürlük kazanmış. 17 günlük yürüyüşün her gününü farklı bir şeye ithaf etmişler. Bir gün Gezi’de ölenler, diğer gün hasta tutsaklar, öbür gün “kentsel dönüşüm” yalanları… Birkaç yıldır da Küçük Armutlu’da çeşitli faaliyetler sürdürmekteler. Bunlardan ilki mahalle içindeki gecekonduların yakınlarındaki alanlarda faaliyete geçirdikleri “halk bahçeleri”. Amaçları, emperyalist tohum tekellerine karşı “yerli” tohumları kullanarak içinde bulunduğumuz sistemin denetiminde geliştirilen gıda ve tarım politikalarını yok sayarak mahalle halkı arasında sağlanacak dayanışma ile organik ve yerli tohum üretimini kitleselleştirmek; mahallelinin sebze ve meyve ihtiyacının tamamını, hem de organik yöntemler vasıtasıyla karşılamak. Örneğin, içerisinde kabak, patlıcan, biber ve domates yetiştirilen “Şenay ve Gülsüman Halk Bahçesi” ismini ölüm oruçlarında hayatını yitiren iki kadından alıyor. Mahalleli halk bahçelerini hobi alanları olarak değil; bizzat alternatif bir yaşam kurma çabasının bir parçası olarak görüyor.
Halkın Mühendis ve Mimarlarının mahallede gerçekleştirdiği diğer faaliyet ise daha çok enerji tasarrufu ve yenilenebilir enerji kullanımının sağlanması yönünde. Yüksek faturaların yükünden kurtulmak için enerji üretimi, ısı yalıtımı, çatı sularının toplanması gibi faaliyetler bunlardan birkaçı. Bu kapsamda, rüzgâr enerjisiyle elektrik üretmek amacıyla bir direğin üzerine üç kanatlı bir türbin yerleştirmişler ve bunu pilot proje olarak belirlemişler. Eğer başarabilirlerse Armutlu’daki bütün evlerin elektriğini bu şekilde üretmeyi düşünüyorlar. Bu rüzgâr türbinine de Hasan Ferit Gedik ismini vermişler.
Ayrıca 2,500 metrekare kullanım alanı olan bir cemevi ve kültür merkezi de bizzat mühendis-mimarlar öncülüğünde halkın kendi olanaklarıyla yapılıyor. Öyle ki bu cemevi, kentsel dönüşüme karşı mahallede kalıcı olduklarını gösteren bir simge niteliğinde. İçerisinde derslikler, misafirhane, konferans salonu ve kafeteryası bulunuyor.
Mühendis ve Mimarlar, deprem konusunda riskli alan ilan edilmiş olan Armutlu için bu anlamda yapacakları bir dönüşüm çalışmasının da oldukça gerekli olduğunu düşünüyor. Rant odaklarına fırsat vermemek için bunun yollarını arıyor; evleri depreme daha dayanıklı hale getirmek amacıyla çeşitli bilimsel çalışmalar yapıyorlar. Örneğin; Hatay’da yığma yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesi üzerine yapılan çalışma bunlardan biri.
Sanat Armutlu’da!
Armutlu’daki dayanışmanın bir diğer alanı ise Sanat Meclisi tarafından gerçekleştirilen faaliyetler. Farklı sanat alanlarından birçok sanatçıyı bir araya getirmiş olan Sanat Meclisi’nden ressam ve heykeltıraşların yanı sıra stencil, grafiti ve performans sanatçıları da mahallede ürünlerini sergiliyor. Gecekondular, rengârenk motifler, desenler ve resimlerle kaplanarak kentsel dönüşüme karşı “halkın dönüşümü” gerçekleştiriliyor. Projeye destek verenler arasında “Engelsiz Pedallar” da bulunuyor.
Çevik kuvvet ekiplerinin girişinde 24 saat nöbet tuttuğu Küçük Armutlu, bir varoluş simgesi adeta. Geçmişin ve bugünün acıları bir yerlerde hala saklı olsa da umudu ve direnci ayakta tutmanın da değerleri aynı zamanda. Yoksulların ihtiyaçlarının doğayla barışık bir hayatı örme çabasıyla karşılanması yönünde ismi “Küçük” anlamı ise büyük bir örnek Armutlu…
Halkın Mühendis ve Mimarları’nın deyimiyle: “Onlar yıkmaya çalışırken, biz kök salıyoruz.” Armutlu kök salıyor…