Şüphesiz insanların çoğu güzel dünyamızın giderek daha da korkunç bir yer haline geldiğini düşünüyor. Gerçekten bu insanların hepsi dünyayı bu kadar düşünüyor olsaydı gidişat böyle olmazdı. Tarihe baktığımızda dünyanın kötü gidişinin çok uzun zaman öncelerden başladığını görebiliriz. Bu kötü olaylara şahit olmuş sekiz yeri size göstermek istiyorum. Güzel düşünceleri eylemle birleştirmezsek ortaya çıkacak kötü sonuçların ne kadar kötü olduğunu görmek, bizi harekete geçirmek için bir işe yarar umuduyla…
Oysa kötü olaylar her zaman vardı ama insanların şimdiki kaygısının sebebi bu gidişata kendi soylarının müthiş bir hız katması. Yine de Dünya’da hep iyi şeyler olmuyor. Bu olanlara şahitlik etmiş sekiz yer göstermek istiyorum size, buraları gezmek isteyenlere de şimdiden güzel zamanlar diliyorum!
Dolomites
Avrupa’nın en popüler dağcılık rotalarından biri olan bu yere her sene binlerce insan göz alıcı manzaranın tadını çıkarmak ve temiz bir nefes almak için geliyor.
Oysa bu dağlar, bir zamanlar I. Dünya Savaşı’nın en kanlı sahnelerinin yaşandığı yer. İtalya ile Avusturya-Macaristan imparatorluğunun arasındaki savaşın sınırını burası belirlemiştir. Iki ülke askerlerinin çoğunun son dinlenme yeri burası olmuştur. Hala ağaçlarda kurşun delikleri ve siperleri oluşturan dikenli tellere rastlanmaktadır.
Pripyat, Çernobil
Pripyat, Binlerce sakiniyle hareketli bir şehirken Çernobil felaketinden sonra terk edilmiş virane bir yer haline gelmiştir. 26 Nisan 1986’da meydana gelen felakette ilk aşamada ölen insan sayısı otuz bir olarak belirlenmişken, gerçek bilançonun sayısı hala artmaktadır.
Patlama sonrası meydana gelenler post-apokaliptik bir film gibi berbat durumlar yarattı. Sakat doğan çocuklar, kanser dalgaları ve daha birçok tanımlanmış/tanımlanmamış hastalık. Bu alanda çalışma yapan kuruluşların verilerine göre Bugüne kadar ölenlerin sayısının 200 binden fazla.
Pompeii, İtalya
Vezüv Dağı yakınlarında yer alan bu şehir yaşayan heykellerden oluşmuş bir müze. Yaşayan heykeller diye tanımlanmasının sebebi köydeki insanların bir günde külden heykellere dönüşmüş olması. Volkanın patlaması sonucunda Oluşan devasa kül bulutları insanların üzerine yağıp onların vücutlarını bir anda kaplayıp yakarak öldürmüştür. Üzerlerinde Oluşan sert tabaka onların son halleriyle kalmasını sağlamıştır.
Takakanonuma Lunaparkı, Japonya
1970 yılının ortalarında açılan bu park üst üste yaşanan esrarengiz ölümler dolayısıyla iki yıl sonra kapatılmıştır. 15 yıla yakın kapalı kalan park 1986 yılında tekrar açılmasına rağmen aynı şekilde ölümlerin devam etmesi ve sebeplerinin bulunamaması üzerine tekrar kapatılmıştır. Park’ın yetkilileri kapatılma sebebi olarak finansal problemleri öne sürse de bölgede yaşayan yerli halk bu kararı sebebi açıklanamayan ölümlere bağlıyor.
Herxheim Yamyam Köyü, Almanya
Şu an Güney Batı Almanya’nın şirin bir köyü olan Herxheim, uzun zamanlar önce yamyamlara ev sahipliği yapıyordu. Erkek, kadın, çocuk hatta fetüs cesetlerinin kalıntıları bulunan köyde yapılan araştırmalara göre birçok insanın derisinin vahşice yüzüldüğü ve etlerin kemikten kazındığına dair kanıtlar bulunmaktadır. İnsanların bütün kemiklerini kırıp iliklerini çıkardıklarını hatta kafataslarını parçalayıp beyinlerini yediklerini gösteren bulgulara rastlanmıştır.
Oyuncak Bebekler Adası
Meksika’nın ufak bir adası olan La Isla de las Muñecas, dışarıdan bakıldığında huzur veren bir tatil adası olarak görülmesine rağmen sokaklarda asılı olan oyuncak bebekler bu adaya ürkütücü bir görüntü vermektedir. Efsanelere göre adanın ortasından geçen nehre düşüp boğulan küçük kızın ölümünün bu adayı lanetlediği düşünülmektedir. Kızın yakını olan Don Julian Santana bu olaydan sonra yaşadığı travmadan ötürü evinin her yerine oyuncak bebekler asmaya başlamıştır. Bu bebeklere sahip olmak için maddi, manevi bütün çabaları sergileyen bu adam 1500’e yakın bebeği toplamış ve ürkütücü bir görüntü yaratacak şekilde adanın birçok yerine asmıştır.
Chuuk Koyu
Güney Pasifik’in huzur dolu bir köşesi olan bu koy aynı zamanda II. Dünya Savaşı’nın en büyük sualtı mezarlığından biridir. 60 savaş gemisi ve 200 savaş uçağının üç gün süren çatışmalardan sonra sular altına gömüldüğü bir Japon üssüdür.
Sahip olduğu çeşitli balık türlerinin yanı sıra içerisinde bulunan kafatasları burayı popüler bir dalış merkezi haline getirmektedir.
Sedlec Kemik Deposu
Çek Cumhuriyeti’nde bulunan bu yapı dışarıdan bakıldığında sıradan bir kilise gibi görünmektedir. Ancak içerisine girildiğinde görünüm tamamen değişiyor. Kilisenin içerisi kemiklerden yapılmış eşyalarla doldurulmuş halde. Şamdanlar, dehşet verici sunaklar,kemiklerden yapılmış bebekler…
Aynı zamanda bu kilise, yönetmen ve senarist Rob Zombie’ye 2003 yapımı Cesetler Evi filmi için ilham kaynağı olmuştur.
Kaynak: Movie Pilot
Hazırlayan: Engin Düz