2015 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı 30 Kasım – 11 Aralık tarihleri arasında Paris’te gerçekleşecek. Bu konferans, evrensel yeni bir iklim anlaşması için harekete geçmek isteyen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni (UNFCCC) kabul etmiş 195 ülkenin taraf olduğu, her yıl düzenli olarak yapılan bir toplantı.
Ülkelerin belirlediği temel amaç küresel ısınmayı 2°C’nin altında tutmak
1992 yılından bu yana iklim değişikliği için ülkeler bir arada hareket ediyorlar. 1997 yılında imzalanan Kyoto Protokolü, uluslararası mücadeleyi sağlamaya yönelik olması açısından çok önemli. Çünkü, bu protokol ile yıllar içerisinde birçok hedef ortaya konmuş, gelişmiş ülkeler iklim değişikliğine yönelik çeşitli politikalar belirlemiş ve uygulamaya geçirmişlerdir.
Bu yıl 7 Ekim’de OECD ve Climate Policy Initiative adlı bir düşünce kuruluşu tarafından iklim finansmanı raporu yayınlandı. Bu rapora göre 2014 yılında gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere, iklim değişikliğiyle başa çıkmak için sağladığı yardım 62 milyon dolar artmış. Bu haber, gelişmiş ülkelerin Kopenhag’ta 2009’da aldığı “2020 yılına kadar her yıl 100 milyon dolar artırmak” taahhütünün ulaşılabilir olduğunu gösteriyor.
Finansal konulara ek olarak, diğer dikkat edilmesi gereken rapor ise 30 ekimde ulusal katkılarla ortaya çıkan UNFCCC sentez raporudur. Sentez rapora dahil olan 195 ülkenin 1 Ekim’e kadar sera gazı (SG) emisyonlarını azaltma politikaları için nasıl bir yol izleyeceklerini yayınlamaları gerekiyordu. Ancak bu ülkelerden 146’sı bu katılımı gerçekleştirdi. Şu ana kadar yayınlanan katılımlara göre, planlanan küresel SG salımının sıcaklığı 2030 yılına kadar yaklaşık 3°C artıracağı, bu yüzyılın sonuna kadar ise artışın 2,7°C – 3,5°C olacağı öngörülüyor. Çin’in tek başına çok daha fazla emisyona sebep olduğunun tartışıldığı bu günlerde, aslında bu öngörülerin yeniden değerlendirilmesi gerekiyor. Bilim adamlarına göre bugüne kadar kabul edilen en kötü senaryo ise, emisyonlar halihazırdaki gibi seyrederse, artışın 4,5 °C hatta 6 °C olacağı yönünde. Ancak iyimser verilere göre bu durumun gerçekleşme olasılığı daha az: 2100 yılına kadar 2°C artış hedefine ulaşılabilir.
Neden 2°C artış?
Hükümetler arası iklim değişikliği paneline göre (IPCC), 2°C’nin üzerindeki küresel ısınmanın, ekstrem iklim olaylarının artışı gibi çok ciddi sonuçları olacak. 2009 yılında Kopenhag’da, ülkeler, küresel ısımayı 2009 ve 2100 yılları arasında 2°C olarak sınırlandırmak için kararlılıklarını ortaya koymuşlardı. Bu hedefe ulaşmak için iklim uzmanları, küresel sera gazları emisyonlarının 2050 itibariyle yüzde 40-70 azaltılmış olmasını ve sıfır karbon emisyonu hedefine en geç yüzyılın sonuna kadar varılmasını bekliyor.
Türkiye iklim değişikliğinin neresinde?
Türkiye, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin ve Kyoto Protokülünün tarafları olan ülkeler arasında yer alıyor. Henüz gelişmekte olan bir ülke olduğumuz için mevcut sera gazı emisyonlarımız gelişmiş ülkelere göre düşük seyretmektedir. Ancak 2030 yılına kadar ekonomik büyüme öngörülerine göre sera gazı emisyonları çok ciddi miktarda artış eğilimindedir. Bu konuda mücadele eden ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltacağını düşünürsek, Türkiye ekonomik gelişmeler ile sera gazları salımı arasında en uygun yolu aramalıdır ve ekonomik gelişmeler bir bahane olmamalıdır.
Kaynak: COP 21, Cumhuriyet