Deniz bitti, gemi durdu, duran gemi artık gemi değildir…
Ülkemizde düzenlenen film festivalleri içerisinde bir nevi omurga görevi üstlenen Gezici Festival, 21’inci serüvenine dün itibariyle başlamış bulunmakta. Birbirinden kaliteli ve bol ödüllü filmlerin seyirci karşısına sunulduğu festivalin ilk seyirliği ise Tolga Karaçelik imzalı Sarmaşık filmi oldu.
Öncelikle kendim adıma konuşacak olursam; Sundance ve Altın Koza gibi önemli festivallerde olumlu izlenimler bırakan Sarmaşık filmiyle buluşmak beni fazlasıyla mutlu etti. Özellikle de 2010 senesinde çektiği Gişe Memuru filmiyle sinemamıza unutulmaz bir gidemeyen adam kazandıran yönetmen, ruhsal betimlemeler ile soyut sahnelerin iç içe geçirdiği bu üslubu sayesinde birçok otorite tarafından tam puan almayı başarmış ve bizleri heyecanlandırmıştı. Yönetmenin aradan geçen beş sene sonunda karşımıza çıkardığı ikinci filminde ise zorunlu bir düzen içerisinde mahsur kalan insanların kendi sınırlarını zorladığı güç çatışmalarına tanıklık ediyoruz.
Filmin genel konusuna değinecek olursak; Sarmaşık isimli bir gemi tahliye olacağı liman için Angola’ya gider. Lakin sefer esnasında iflas eden armatöre bir türlü ulaşılamamasıyla birlikte, maaşını alamayan personel gemiyi terk etmek zorunda kalır. Olası tehlikelere karşı gemiyi korumak adına beklemekte olan altı personel ise filmin gidişatını aniden değiştirerek sinema perdesine unutulamayacak bir hiyerarşi mücadelesi vereceklerinin farkında bile değiller. İlk başlarda yatarak para kazanmanın cazibesine kapılan gemi tayfası; açlık ile belirsizliğin gittikçe gün yüzüne çıkmasıyla birlikte hem zihinsel hem de gemi içerisindeki güç dengelerini teker teker kaybetmeye başlayacaktır.
Sarmaşık filminin seyirciyi tavlayan iki önemli noktasının bulunduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan ilki mevcut konusunun evrensel düzeylere ulaşabilecek ortak bir noktaya doğru ilerlemesi, ikincisi ise varılan bu noktanın aşırı gerçeklikten çok sarsıcı bir simgeselliğe bürünmesidir. Özellikle de görüntü yönetimindeki gölge oyunları ile izleyeni öykünün içerisine çeken gerici müzikler, filmin dinamikliğini dengede tutmayı başarmış.
Öyküsündeki sarsıcı mükemmelliğin yanı sıra, filmin oyunculuk performansları da övgü dolu cümleler hak ediyor. Özellikle de filmin her sahnesinde yer alan Nadir Sarıbacak; ilerleyen dakikalar ile birlikte zirve noktasına ulaştırdığı Cenk karakteriyle sinemamıza damga vuracak bir performans sergilemiş. Öte yandan sene içerisinde Barış Atay imzalı Eksik filminde ödül kazanan Özgür Emre Yıldırım, Nadir Sarıbacak ile sağladığı uyumu filmin final sahnesine kadar başarıyla ilerletiyor.
Özetle Sarmaşık; kişiyi sinema salonundan ayrıldıktan sonra uzun bir süre takip edecek kalitede bir film. Üstelik insan nefsinin göreceli boyutlarını simgesel kurgusallıkla pekiştirmeyi başaran yönetmen, geçiş yaptığı her yeni sahnesine tedirginlik saçan metaforlar yerleştirmiş. Bu sebepten dolayı da ortadaki sarsıcı öyküsünü insan üstü oyunculuk performanslarıyla harmanlayan bu film, kazanmış olduğu ödüllerin hakkını sıkıntısızca veriyor. Ülkemizdeki ikinci sınıf komedi filmlerine teslim olan sinema salonlarına uğraması şimdilik biraz zor gözüken film, karşınıza çıkar çıkmaz izlenilmeyi hak eden sağlam ve sarsıcı bir sinema şölenine sahip.
Şimdiden herkese bol sinemalı güzel günler dilerim…
Not: Bu sene Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gösterimlerini sürdüren Gezici Festival, ufak tefek aksaklıklara rağmen zil sesiyle başlatmış olduğu film sunumlarıyla seyircisini farklı bir sinema atmosferine dahil etmeyi başarmış.