Aynanın bir tarafında zehirlenmiş sular ve avlanma yüzünden tükenen balık türleri, diğer tarafında ise doğa tahribatının toplumların bozulmasına düşen kırık yansıması. Somalili erkekler, aç kalan ailelerini hayatta tutmak için gemilere atlıyor ve korsanlık hayatı başlıyor.
Yer Somali’nin antik zamanlardan bugüne taşınmış Eyl kenti. Hawa Mohamed Saeed, hapishanedeki oğlunun telefonu açmasını beklerken belli belirsiz duyulan bir sesle dua ediyor. Son beş yıldır hapishaneye edilen telefonlar, kadının hayatının doğal bir parçası olmuş.
Baştan aşağı kırmızı bol bir elbise giymiş 80 yaşındaki yaşlı kadın, Eyl kentindeki bir dağın tepesinde bulunan tenekeden bir damı olan, beyaz taştan evin içerisinde bir ileri bir geri yavaş adımlarla gidip geliyor.
Bir elinde rengarenk tespihi, diğer elinde eski bir cep telefonu var.
Yaşlı kadının, korsanlık suçundan Yemen’de hapis yatan oğlu Farhan Mohamed Jaama, aylardır aramamış. Oğlunun sesini aylardır duymayan kadın, artık dayanamayacak bir hale geldiğinde, Farhan’ın evde saklamış olduğu kaçak cep telefonundan hapishanenin numarasını çeviriyor. İçinde oğlunun gardiyanlardan önce telefona bir şekilde ulaşıp “Alo” diyeceğine dair, saçma bir annelik umudu var.
El Cezire’ye konuşan Hawa “Oğlum da bu kentteki diğer insanlar gibi denizciydi, avlanmaya gider, sonra da tuttuğu balıkları satardı. Hayatımız güzeldi. Farhan sadece bizim eve bakmakla kalmaz, uzak köylerde yaşayan akrabalarımıza da yardım ederdi. Onların kiralarını ve okul masraflarını Farhan verirdi” şeklinde konuştu.
Farhan bu kentten çok uzaklarda, başka ülkelerde hapis cezasına çarptırılan 200’den fazla Eylli gençten sadece biri. 2005 yılından bu yana bin 300 genç Somalili erkek, korsanlık suçundan dolayı hapis cezası aldı, bunların pek çoğunun cezası ise ömür boyu sürecek.
Korsan başkenti
Hint Okyanusu’nun mavi ılık suları ve uzanan Nugaal Dağları arasında yayılmış, antik Eyl kenti şimdilerde Somali’nin, “korsan başkenti” olarak anılıyor.
Bir zamanlar rahat yaşamlar süren Eylliler, sonradan dara düştüklerinde en büyük bedelleri ödemek zorunda kaldılar. Yabancı ülkelerden avlanmaya gelen trol gemileri ve dökülen zehirli atıklar nedeniyle denizleri balıksız kalınca, toprakları da tarım yapmak için çok kayalık olduğundan dolayı, yereller kendilerini açlıktan korumak için ne yapacaklarını düşünür olmuşlar.
Bütün yolları düşünmüşler, yerel camilerde toplanıp dualar da etmişler; fakat değişen bir şey olmamış. Civardaki dökük terk edilmiş evler, pek çoğunun göç yolunu seçtiğini gösteriyor.
Biraz daha konuşan yaşlı Hawa; “Hayat beklenilmeyecek derecede kötü bir hal aldı. İlk önce merkezi hükümetimiz çöktü, daha sonra denizlerimiz, suları kendi çöplükleri zanneden yabancılar tarafından kirletildi ve balıklarımızın çoğu öldü. Hayat sadece bizim evdekiler için zor olmadı. Bu kentteki herkes aynı şeyi yaşadı. Kalan küçük balıklar da yabancı tekneler tarafından, yasa dışı bir şekilde silip süpürüldü” dedi.
Denize açılanlar bir daha dönmedi
Bölgede yaşayan pek çok insan için, korsanlık tek çıkış yolu gibi görünüyordu, okyanuslarını ve içinde kalan son hazineleri korumak için.
“Denizlerimizi bomboş bırakmalarından önce, oğlum eline hiç silah almamıştı. Avlanmak için kullandığı ağından başka yanında taşıdığı bir eşyası yoktu” diyor Hawa, torunu yakalandıktan sonra iyice sağırlaşan Farhan’ın büyükannesi arkasında otururken.
Kentte oturan 20 bine yakın kişiden, korsanlıktan ve dünyanın bunun karşısındaki tutumundan etkilenmeyen yok. Yolun öteki tarafındaki iki odalı evinin bahçesinde, bir ağacın altında yemek pişirmekte olan Saadiyo Abdirahman da onlardan biri.
Saadiyo gözlerinden yaşlar boşalırken, çatlayan sesiyle anlatıyor. Eşinin nasıl da Eyl’de saygı duyulan ve sevilen bir adam olduğunu ve onsuz bir hayata alışmanın ne kadar zor olduğunu; “Bir sabah denize açıldı, kentteki bütün diğer balıkçılar gibi ve bir daha geri dönmedi. Amerikalılar onu aldılar. Onu Amerika’daki bir hapishaneye kapattıklarını internetten öğrendim. Daha sonrasında ne Amerikalılardan, ne de eşimden bir daha haber alamadım. Altı yıldır hiç haber yok. Duydum ki otuz yıllık bir cezaya çarptırılmış” şeklinde aktarıyor.
Amerikan Devlet Bakanlığına gönderdiği hiçbir mesaja da cevap alamamış.
Abirdirizaq denize açılıp kaybolduğu sırada zaten altı çocuk annesi olan Saadiyo, yedinciye hamileymiş. Daha sonrasında bir erkek çocuk dünyaya getirmiş; ama çocuğu yaşamamış. Şu anda ise kadının çocuklarından sadece ikisi hayatta.
Saadiyo duygularını; “Çocuklarım çok zor zamanlar geçirdi. Babalarını tanımadan büyüyüp gittiler. Onun için endişeleniyorlar. Bana her zaman babalarıyla ilgili sorular soruyorlar; ama onlara ne söyleyebilirim ki? Eşim hapisten çıktığında, yaşayan en küçük çocuğumuz 32 yaşına gelmiş olacak” şeklinde ifade ediyor.
Ülkeye geri iade çağrısı
Dış ülkelerdeki hapishanelerde yakınları olanlar, onların ülkeye geri iade edilmesi için çağrılarda bulunuyor, yakınları en azından Somali’deki hapishanelerde olabilsinler diye. Bu şekilde en azından insanların sevdiklerini ara sıra da olsa görme imkânları olabilir.
Saadiyo; “Eğer Amerikalılar insan olsalar, eşimi Somali’ye geri gönderirler, Somali’de cezasının geri kalanını yatar. En azından çocuklarım onu görmek için arada ziyaretine gidebilirler” derken bir yandan da yemenisinin kenarıyla gözyaşlarını siliyor.
Saadiyo gibi düşünenler Somali’de gitgide yankı uyandırmaya başladı. Ülkenin her yanından insanlar, mahkumların ülkesine geri iade edilmesi için çağrıda bulunuyor.
Kentin belediye başkanı aynı zamanda korsanlık karşıtı olduğu bilinen Muse Osman, konuyla ilgili fikirlerini yarı sert, yarı yumuşak dile getiriyor; “İlk başta unutmamalıyız ki korsanlık bir suçtur ve bu yüzden hapishanedeler; ama artık onları koyabileceğimiz hapishanelerimiz var. Şu anda hapishanelerimizde pek çok korsan var ve daha fazlası için de yer var.”
Son olarak, halkın şu anki fakirliğinden şikayet eden Hawa “Açlıktan ölsek, dünyanın umurunda olmayacak, hatta belki bunu istiyorlar. Somali sularında kaçak avlanan yabancılara hiç ceza vermediler; ama yasa dışı talancılara karşı silahlanıp milli hazinelerini koruyanlar, şimdi cezaevlerinde” diyerek bakış açısını belirtti.
Kaynak: Al Jazeera