Doğal çevreyi koruma hareketi yeni ortaya çıkan bir şey değil. İnsanlar yüzyıllardır doğal çevrenin korunması için mücadele ediyor. Bazı aktivistler ormanların yok olmasının ne gibi sonuçlar doğuracağıyla ilgili halkı eğitirken, bazıları insanlığın kâr uğruna doğal kaynakları sömürdüğünü ortaya çıkarmıştır ve ulusal parkların geliştirilmesini desteklemiştir. Diğerleri ise kimyasal böcek ilaçlarının hayvanlar üzerindeki tehlikelerini göstermiştir. On yedinci yüzyıl İngiltere’sinden yirminci yüzyıl Amerika’sına, işte tarihteki beş önemli çevre aktivisti:
1) John Evelyn
John Evelyn (1620-1706), Kral II. Charles döneminde birçok kraliyet komisyonunda ve meclisinde görev yapmış İngiliz bir centilmendir. Bahçecilik hayranı olan Evelyn, ilk bahçesini yirmi iki yaşındayken tasarlamıştır. Hayatı boyunca, ormancılıkla ilgili tarihteki en etkili kitaplardan biri olan Sylva, or a Discourse of Forest-trees, and the Propagation of Timber da dâhil olmak üzere yaklaşık otuz kitap yazmıştır.
Sylva, Birleşik Krallık’taki ağaçları kapsamlı bir şekilde inceleyen ilk çalışmadır. Bu çalışma 1662 yılında, henüz kurulmuş olan İngiliz ulusal bilimsel topluluğu Royal Society‘ye rapor olarak sunulmuş ve iki yıl sonra da kitap olarak yayımlanmıştır. Sanayileşme ve henüz yaşanan iç savaş kereste üretimini arttırmış, ülkenin ormanlık alanlarını önemli ölçüde azaltmıştı. Kitap, İngiltere’nin ormanlık alanlarının yeniden canlandırılmasını savunduğu gibi Birleşik Krallık’taki ağaç türlerinin detaylı betimlemesini sunuyor, onların nasıl ekilip biçileceğini ve kullanımını açıklıyordu. Sylva yayımlandığında en çok satan kitap oldu ve aristokrasiye mensup zengin toprak sahiplerinin ağaç dikmesini teşvik ederek azalmış ormanlık alanların yeniden canlanmasını sağladı.
Kitabın 1825 yılına kadar yayımlanan on adet edisyonu, online ve ücretsiz olarak buradan okunabilir.
2) Henry David Thoreau
Henry David Thoreau (1817-1862) 1854 yılında yayımlanan Walden; or, Life in the Woods adlı kitabıyla ünlü Amerikalı bir yazar ve düşünürdür. Kitap Thoreau’nun iki yıldan fazla bir süre boyunca tek başına yaşadığı ormanlık alanlardaki deneyimlerini anlatır ve doğayı konu alan başyapıtlardan biridir.
Kitap ilk yayımlandığında olumlu eleştiriler almamıştı ve Thoreau birçok çağdaşı tarafından egzantrik bulunmuştu. Bugün ise, on dokuzuncu yüzyılda yazılmış en çok okunan kurmaca olmayan kitaptır ve birçok dile çevrilmiştir. Thoreau’nun Walden‘da tarif ettiği basit yaşam ve doğayla etkileşim, onun vahşi yaşamı koruma mücadelesini yansıtır. Walking adlı makalesinde “Dünyanın ömrü vahşi yaşamın korunmasına bağlıdır” diyerek insanların doğa olmadan hayatta kalamayacağını savunmuştur. Ormanlık alanlar ve sıradağların ticari sebeplerle sömürülmesine engel olmak için de federal mülkiyeti desteklemiştir. The National Wildlife Federation (NWF), Thoreau’yu “öncü çevreci” ilan ederek 1967 yılında Conservation Hall of Fame‘e dâhil etmiştir.
3) Hugh Cleghorn
Hugh Cleghorn (1820-1895), Madras, Hindistan’da İskoç bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk olarak Madras Hastanesi’nde asistan cerrah olarak çalışmış, kısa süre sonra bitkibilimden çok etkilenip birkaç yıl boyunca bitkileri ve ağaçları inceledikten sonra Hindistan’da tarımın neden başarısız olduğuyla ilgili konuşmalar yapmaya başlamıştır. Bu şekilde de Hindistan yönetiminin dikkatini çekmiştir. Yönetimin de desteğiyle, günümüzde Tamil Nadu Forest Department olarak bilinen Hindistan’ın ilk orman koruma kurumu Madras Forest Department’ın kurulmasına yardım etmiştir.
Botanik araştırmaları sayesinde Cleghorn, Hindistan’daki İngiliz sömürgeleşmesinin bölgedeki kereste tüketimini arttırdığını, bunun da kaçınılmaz olarak ormanları tahrip ettiğini fark etmiş; İngilizler tarafından yapılan yeni tren yollarının sürdürülemeyecek miktarda kereste tüketimiyle sonuçlandığına işaret etmiştir. Ayrıca, sömürgecilerin ekip biçme işlemlerinin verimsiz ve çevreye zararlı olduğunu ortaya koymuştur. Öğretileri Hindistan’ın ormanlarını korumada etkili olmuş ve bulguları hükümeti kereste ekme biçme yöntemlerini yeniden düzenleme konusunda teşvik etmiştir. Bu düzenlemeler arasında “kumri” denen ve Cleghorn tarafından verimsiz ve barbar bir sistem diye tabir edilen toprağın değişmeli olarak işlenmesini yasaklama vardı.
Cleghorn günümüzde Hindistan’daki bilimsel ormancılığın babası olarak bilinir. Bölgedeki ormanları korumak için harcadığı çaba, Hindistan’ın doğal kaynaklarının sömürülmesine engel olduğundan çok önemlidir.
4) John Muir
John Muir (1838-1914) Amerikan tarihindeki en etkili doğa bilimcidir. “Ulusal park sistemimizin babası” olarak anılan Muir, önemli doğa alanlarının korunması için mücadele etmiştir. The Century’nin de dâhil olduğu sayısız dergiye dağlardaki ormanların ve çayırların tahribatını ortaya koyan makaleler yazmıştır. Yazıları, ABD millet meclisini Yosemite, Petrified Forest, Grand Canyon, Mount Rainier ve Sequoia‘nın da aralarında bulunduğu birçok ulusal park yaratma konusunda etkilemiştir.
The Century’de editörlük yapan ve bazı çevre kampanyalarında Muir’e yardım eden Robert Underwood Johnson, ona Sierra Nevada’nın bozulmasını engellemek için bir kurum açmasını önerdi. Muir de bir grup destekçisiyle birlikte 1892’de Sierra Club‘ı kurdu. Kulübün amacı yeni ulusal parklar açmak ve hükûmeti Yosemite’i daha iyi koruma konusunda ikna etmekti. Sierra Club bugün 2,4 milyonun üzerinde üyesiyle dünyanın en büyük çevresel taban örgütüdür.
Muir ayrıca Başkan Theodore Roosevelt ile 1903 yılında Yosemite’de yaptığı üç gecelik kamp gezisiyle de ünlüdür. Muir’in 1901’de yayımlanan Our National Parks adlı kitabını okuduktan sonra Roosevelt, onu Yosemite’de ziyaret etmeye karar verir ve şöyle der: “Politikayla ilgili her şeye dört gün ara vermek ve sadece açık havada olmak istiyorum.” Gezi sırasında Muir, başkana vadinin kaynaklarının nasıl sömürüldüğünü ve toprağın bozulduğunu göstererek onu Yosemite Ulusal Parkı’nda ve çevresinde bulunan topraklardaki federal korumayı genişletmesi konusunda ikna eder. Bu gezi, Muir’in kendisine öğrettiklerini koruma programlarını geliştirmede kullanan Roosevelt’i sonsuza dek değiştirmiştir.
5) Rachel Carson
Rachel Carson Amerikalı bir deniz biyoloğu ve özellikle de Silent Spring adlı kitabıyla tanınan bir yazardır. 1962’de yayımlanan bu kitabında kimyasal böcek ilaçlarının, özellikle DDT’nin, zararlarını ortaya çıkarmıştır. Bu ilaçların balıkların ve böceklerin yaşam alanlarına karşı çok ciddi tehlike oluşturduğunu ve çocuklar üzerinde zararlı etkileri olabileceğini öne sürmüştür. Bu araştırması, Birleşik Devletler hükümetinin DDT‘yi yasaklamasını sağlamıştır. Silent Spring modern çevre hareketinde ve U.S. Environmental Protection Agency‘nin gelişiminde katalizör görevi üstlenmiştir.
Silent Spring‘i yazmadan önce Carson, daha sonra Fish and Wildlife Service olarak adlandırılan U.S. Bureau of Fisheries için çalışmıştır ve 1949’da genel yayın müdürü olmuştur. Ayrıca gazeteler ve dergiler için deniz biyolojisiyle ilgili sayısız makaleler yazmış ve okyanus hakkında üç kitap yayımlamıştır: Under the Sea-Wind, The Sea Around Us ve The Edge of the Sea.
Carson’ın yayımlanan yazıları halkı doğal hayat konusunda eğitmiştir ve insanların doğayı değiştirmede büyük bir kabiliyete sahip olduğunu vurgulamıştır.Carson İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra artan sentetik ilaçlar konusunda farkındalığa varıp Silent Spring‘i yayımladıktan sonra, tüm zamanların en etkili çevrecilerinden biri olma ünvanını kazanmıştır.
Kaynak: Tree Hugger