Güney Malavi’de yer alan bir sınır köyü, kız çocuklarının aileleri tarafından bekâretlerini kaybetmek üzere gönderildiği kamplara karşı ciddi bir direniş gösteriyor. Kız çocuklarını evlendirme oranında ilk sırada olan Malavi, geçtiğimiz sene evlilik yaşını 15’ten 18’e çıkarmıştı. Fakat bu yasa, çocuk evliliklerinin sonlandırılması için yeterli olmadı.
Neredeyse geleneksel bir kabul töreni haline gelen bu kamplarda, “çocukluklarını kaybetmedikleri” sürece bir tür deri hastalığına yakalanacakları söylenerek kız çocukları cinsel ilişkiye zorlanmış oluyor. Topluluk önünde çıplak bir şekilde chisamba adı verilen ve bir erkeğin nasıl tatmin edilmesi gerektiğini anlatan dansı sergilemeye zorlanıyorlar. Nesilden nesle aktarılan bu “gelenek”, birer kadın olarak toplumda kabul görmeleri için gerekli kılınıyor.
Hastalığa yakalanacaklarına dair kültürel inanış, kamplarda lider konumunda olan ve anamkungwi adıyla bilinen orta yaşlı kadınlar tarafından dikte ediliyor: “Köyüne döndüğünde, çocukluğunu silmek için bir erkekle birlikte olmalısın.”
Köydeki her iki kız çocuğundan biri 18, her sekiz kız çocuğundan biriyse 15 yaşına basmadan evlendiriliyor. Birçoğu ise çocuk yaşta anne olmaya zorlanıyor. Kültür kendi içinde çelişiyor; evlilik öncesi seks ergenliğe geçiş ritüeli olarak kabul ediliyor, ergenlik dönemindeki hamilelikler ise kültür tarafından aşağılanıyor. Bu çelişkiye bir çözüm olarak da çocuk evlilikleri meşrulaştırılmış oluyor.
Dedza İlçe Başkanı Kachindamoto, bu kültürle mücadele etmek için 330 çocuk evliliğinin geçerliliğini kaldırdı, çocukların okula geri dönmelerini sağladı. Aynı zamanda, evlilikleri onaylayan köy liderlerinin de görevine son verdi.
Malavi’nin güneyinde ve merkezinde bulunan bazı ilçelerde ise Hyenas ya da Fisi olarak bilinen erkekler “görevlendiriliyor” ve cinselliğe geçiş ritüeli olarak kız çocuklarıyla birlikte oluyor. Bu “tecavüz” sırasında ise hiçbir şekilde korunmuyorlar ve HIV virüsü taşıdıkları da biliniyor. Araştırmalara göre Malavi’de her on kişiden biri HIV pozitif ve ülke genelinde 15-49 yaş arasındaki “anne ölümlerinin” yüzde 16’sı bu virüsten kaynaklanıyor.
Ataerkilliğin hüküm sürdüğü topluluklarda ise erkek çocuklar da benzer kamplara gönderilerek, kamp liderleri tarafından zorla sünnet ediliyor ve sünnet derileri “şifa” getireceği iddiasıyla çocuklara yediriliyor.
Fisi adı verilen erkekler ve kamp liderleri ücret alırken, Malavi’deki her dört aileden üçü yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Kızlarından biri evlendiğinde, ailenin sorumluluğu azaldığı için, bu gelenek ekonomik bir fırsat olarak görülüyor ve sürdürülüyor.
Kachindamoto ve yerel kuruluşların desteğiyle başlatılan mücadele, Malavi kadınlarının “yazgılarını” değiştirmeyi ve çocuk gelinleri özgürlüğe kavuşturmayı amaçlıyor.
Kaynak: The Plaid Zebra