Çandır’dan bir güzel topluluk seni, beni, bizleri çağırıyor! Onlar kendilerine bir yaşam alanı kurmuşlar; ihtiyaçları kadar tüketip, tükettiğine eşdeğer üretip, uyumla yaşıyorlar. 16-19 Mayıs’ta da bizleri orman yürüyüşlerine, köy ziyaretlerine, ekmeye biçmeye, mis kokulu sofralarına davet ediyorlar.
Daha önce bir topluluk içinde yaşamadıysanız, merak ediyorsanız, bilmeye açıksanız bu daveti kaçırmayın deriz. Zira, birkaç gün yapay dünyadan çekilip paylaşmak, makyajlardan sıyrılmak, üstünüzdeki şehir kokusunu def etmek, kahkahalar atıp güzelliklere şaşırmak için mükemmel bir fırsat.
Peki nedir bu topluluk işi diyorsanız eğer, Çandır’dan Burcu Ertunç öyle güzel açıkladı ki:
“Toplulukta yaşama deneyimi kaç yaşında olursa olsun insanı yeniden ana rahminden çıkmaya zorluyor bence. Kimileri önce sevilmeye açıyor kendini, üzerindeki bütün kıyafetlerle, makyajla, kafasındaki sayısız ezberle, öğretiyle, düşünce ve inançla dahi sevileceğine dair bir inanç gelişiyor yüreğinde. Bırakıyor kendisini “topluluk ananın” kucağına. Sevgiyle sarmalandığında yavaş yavaş buzlarının eridiğini, kıyafetlerini değiştirmek istediğini, makyajının akıp gittiğini, öğretilerinin yerine başkalarının gelip yerleştiğini, ezberlerinin dönüştüğünü gözlüyor. İzleyici olur toplulukta bazen insan, özenir bu sevgiye içten içe ama ne verebilir ne alabilir ki! Uzaktan izler ana rahmine geri dönmeyi seçenleri. Onlara bakar, kendine bakar… Dokunur yüzüne bir cesaret, maskelerini fark eder, makyajının altında daha önce hissetmediği dudaklarını, kulaklarını, gözlerini hisseder. Hiç kolay olmaz bu fark edişler, hiç de hızlı olmaz soyunmak, arınmak, derin kuyulara ip salmak. Derin kuyulara ip salmaktır toplulukta yaşamak…
“Ana kucağından topluluğun çemberine girişe kadar geçen yıllarda üzerine yapışan ne kadar sıfat varsa tek tek yüzleşmektir, bir bir ayıklamaktır onları, seninle büyümüş, seni büyütmüş, çevrende kim varsa onların sorularını da yüzlemektir, yaratıcı yanıtlar bulmaktır… Sadece kendini değil, doğduğun dünyayı, varlık sebebini, tabiat kanunlarını, toplumu, siyaseti, açlığı, yokluğu, bir paraya satılan aşkı, yıkıcı iktidarı, görülmüş görülmemiş bütün soytarılıkları ve bütünün parçası olduğumuzu kavrayıp kabul edebilmek… Kolay iş mi kabul etmek? Ancak bir aradaysak mümkün, birlikteysek mümkün kabullenmek!”
Etkinliğe katılım 10 kişi ile sınırlı. Çünkü şimdilik bu kadarını ağırlayabiliyorlar. Etkinliğin detayları ise başvuru formlarında verilen bilgilere göre şekillenecek olup katılımcıların ihtiyaçlarına göre de esneyecek. Başvuru formuna buradan ulaşabilirsiniz.
Etkinliğin facebook sayfası için buradan; Çandır’ın ilhamıyla yazılan birbirinden güzel birkaç yazı için ise şuradan alalım sizleri.