Hiç şüphesiz cinsiyet dayatmalarının tutsaklığında filizlenmek, çocuk tohumların en kötü koşullarıdır. Ne giyeceğinden nasıl oturacağına kadar kukusu yahut pipisi doğrultusunda öğretilere maruz kalan küçükler; çizilmiş benliklerini yakalamak için koşup dururlar. Fotoğrafçı Lindsay Morris ise bu senaryoyu kırmaya çalışan bir yaz kampı ile tanışır ve deneyimlediği olağanüstü anları belgeler.
Çocukların cinsiyet değişkenliğini anlamaları ve günlük hayatlarında, özellikle de okullarda ortaya çıkabilecek önyargı çıkışlı olaylar üzerine tartışabilmelerini dileyen bu kamp; toplumsal cinsiyet yargılarını reddediyor.
Burada günler nasıl hissediyorsa öyle davranabilen ufaklıkların orman ile kavuşması ardından diledikleri gibi eğlenip öğrenmeleri seyrinde sürüyorken; son gece unutulmayacak bir final gerçekleşiyor. Kampın ufak katılımcıları tercih ettikleri kıyafetler ve görünüşleriyle podyuma çıkıyor.
Homofobi temellerinin bu dönemlerde atıldığı gerçeği ile çıkıldığında yola kampın genç zihinlerin özgürleşmesinde, nesillerin tabularını yıkmasında üstlendiği rol hayran olunası!