*Başlık görseli: Saniyede 200 katrilyon hesaplama yapabilen ‘Summit’ süperbilgisayar.
Enerji yapay zeka ve sağlık alanlarında bilim insanlarının kullandığı bu bilgisayar aynı zamanda geçtiğimiz ay ‘koronavirüs’ tedavisinde kullanılabilecek 77 kimyasal maddeyi tespit eden şaheserdir.
Tüm Dünya’da COVID-19, bir haber başlığından başlayıp, şu an hepimizin hayatını etkiler duruma geldi. Mart itibarıyla çoğu ülkede sokağa çıkmak, kahve içmek, hatta bazılarımız için sohbet etmek bile büyük bir lüks haline geldi. Her devletin farklı metodlarla önlem aldığını, bazı devletlerin yetersiz altyapılarından ötürü, bazılarının ise krizi yönetemeyip ona yenik düştüğünü gözlemlemekteyiz. Bu yüzden toplumlara, yani dünyada yaşayan her bireye (en küçüğünden en büyüğüne) büyük bir sorumluluk düşmekte. Bilgiye ulaşabilenlerin çoğunlukta olduğu bu dönemin avantajıyla, insanların bilinçlenmesine yardımcı olup belki de onbinlerce insanın hayatını kurtaracak güçteyiz. Bunlardan biri de bu yazıyı okuyan sizlersiniz.
Bilgi Çağı
Bilgi bulunduğu yerde kendi iktidarını yaratır. Bu iktidarın misyonu ise, bilginin yönlendiriciliği ve bu erdeme sahip olanın onu nasıl kullandığıyla alakalıdır. Bu nedenle böyle bir enstrümanı elinde tutan, doğru sorumluluklar alarak, doğru zaman ve mekanlarda gücü ‘paylaşmalıdır’. Bir başkasını bu enstrümanla ezmek, yerine göre ahlaksızlık olsa da, değişmez bir şekilde ‘öğreticidir’. Çok sevdiğim bir benzetmeyi burada paylaşmak istiyorum: 19. ve 20. yüzyıllar, dünya tarihinde birçok soruya cevapların bulunmaya başlandığı yüzyıllardı. (özellikle sosyal bilim ve ‘laboratuvarda ölçüp-tartamayacağımız’ dallarda) 21. yüzyıl ise birden çok cevaba doğru soruyu bulacağımız yüzyıldır.
Biz insanları belki de bu virüs krizinde yanılgıya düşüren budur. Birçok cevap duyuyoruz ancak o biricik soruyu, doğru olanı bulamıyor veya göremiyoruz. Toplumlar birçok yerden bilgiye ulaşabilirken, bu bilgiyi farklı cümlelerle anlatan ‘kaynak‘ların yarattığı kontrol edilemez panik, salgın zamanlarında en az ihtiyaç duyacağımız durumdur.
Bilgi; eğer gerçekse özgür olmalı
Eğer bilgi iktidar kuruyorsa, çarpıtılmış, yalan ve yanlış bilgiler çarpık bir iktidar kurar, gerçek olmayanı yayar ve yanlış bir yapılanmaya sebep olur. Böyle bir gücün yanlış kullanımı ise toplumları kaosa sürükler. Yıllar önce ‘Kara Humma’ya insanlığın verdiği zaiyat bir yana, var olan panik, korku ve şüphelerden dolayı on binlerce insan yakılarak öldürüldü. Ne mutlu ki bugün insan hakları ve demokrasinin hüküm sürdüğü yerlerde bu olası bir sonuç değildir ancak sosyal medyada gerçekleştirilen linçler, özellikle küçük toplumlarda, köylerde ve mahalli bölgelerde etkili olmakta ve bu zor zamanlarda insan psikolojisine gereksiz ve ağır bir yük bindirmektedir. Bulduğumuz bir sorunun kendisinden öte, anlamını da sorgularken, cevap olarak bulduğumuz bilginin de gerçekliğini, referansını ve kaynağını sorgulamak da bu bolluk ortamında bizim sorumluluk alanımıza düşmektedir. Basit görünse de hayati olan, sosyal egzersizlerimizi bile gerçekleştiremediğimiz bu süreci; birbirimize sahip çıktığımız, hasta olanı suçlu yapmadığımız ve dünyaya, en karanlık günde bile bir mum ışığı yakmaya uğraştığımız zamanlar olarak hatırlayalım.
Tüm cevaplara inat, yaşasın “soru”nun gerçekliği!