Ana SayfaEkolojiHayvan HaklarıTürcülük ve hayvan istismarının acı gerçekleri

Türcülük ve hayvan istismarının acı gerçekleri

-

İnsan yüzyıllardır, konuşma yetisi haricinde hayvanlarla neredeyse aynı özelliklere sahip olmasına rağmen, kendini hayvanlardan üstün görüyor ve onları katlediyor. Bu düşünce yapısına “speciesism” yani türcülük deniyor.

Türcülük; canlı bireylere sadece ait oldukları türden ötürü farklı değerler addetmektir. Oxford sözlüğünde, “insan türünün üstünlüğü varsayımına dayanarak belli hayvan türlerinin sömürülmesi ya da ayrımcılığa uğratılması” şeklinde tanımlamaktadır. İnsanlar yumurta yesin diye, tavukları daracık kafeslerde dip dibe tutup hormonlara boğmak türcülüğe bir örnektir.

Konu hakkında daha detaylı bilgiyi Speciesism: The Movie adlı belgeseli izleyerek edinebilirsiniz. Gerçekten ufuk açıcı ve etkileyici bir belgesel. Türcülük kavramını ele alıyor, çeşitli röportajlar ve hayvan çiftliklerinden / fabrikalarından görüntüler içeriyor. Belgesel hayvan eziyetlerini yüzümüze çarpıyor, öyle ki bunu izledikten sonra vegan olmaya karar verenlerin sayısı epeyce fazla. Zaten belgeselin kendi sloganı da şu şekilde: “Bir daha hayvanlara asla aynı gözle bakmayacaksınız, özellikle insanlara.” Bir göz atmak isterseniz fragmanına buradan ulaşabilirsiniz.

Pek çoğunuz bu meseleyi ufak bir mesele gibi görüp “Nedir yani canım, ne yapıyormuşuz biz bu hayvanlara? Her şey doğanın kanunu!” diyebilir. Ben söyleyeyim ne yaptığımızı; sırf yapabilecek gücümüz olduğu için doğayı mahvediyoruz.

Örneğin tavuk ve yumurta çiftliklerinde hayvanlar kafeslere koyulup bir de gün yüzü görmediklerinden hırçınlaşıp birbirlerini gagalamasınlar diye gagaları kesiliyor. Ve bazı civcivler bu yüzden kan kaybından ölüyor. Bu yönteme de “debeaking” yani “gagasızlaştırma” deniliyor. Kazlar, insanlar yağlı kaz ciğeri seviyor diye zorla besleniyor, bazıları bu yüzden boğularak ölüyor.

speciesismBu ikisi ufacık örnekler, her gün kullandığımız ürünlerin nasıl evimize girdiğini görmeye yürek dayanmaz. İşte bu yürek dayanmayan gerçekleri anlatan bir diğer belgesel ise “Earthlings”. Bu çok etkileyici, vicdan sızlatan esere buradan ulaşabilirsiniz. Mutlaka izlemelisiniz. Hemen hemen her izleyeni ağlatan bu yapıt, hayvan istismarını 5 başlık altında inceliyor: Evcil hayvanlar, yiyecek, giyecek, eğlence ve bilim.

Gelin, Earthlings’in bu başlıklar altında anlattıklarından birkaçına göz atalım. Pet shoplardaki hayvanların nerelerden geldiğini biliyor musunuz? Hayvan üretme tesislerinden geliyorlar. Orada hayvanlar sürekli zorla çiftleştiriliyor, pis kalabalık kafeslere kilitleniyor ve veteriner gözetiminden geçmiyorlar. Çiftleşemeyecek duruma geldiklerindeyse basitçe “ortadan kaldırılıyorlar”. Sosyalleşme yok, düzgün beslenme yok. Bu yüzden de hem fiziksel hem de ruhsal hastalıklara yakalanıp hasta oldukları için de öldürülüyorlar. Bakılamadıkları ya da fazla büyüdükleri için dışarıya atılan hayvanlarsa hayvan barınaklarına gönderiliyor. Hayvanlar çok kalabalıklaşınca da öldürülüyorlar. Uyutma (iğneyle ilaç verilerek öldürme) en insancıl (!) öldürme şekli, ama bu yöntem pahalı geldiği için hayvanları toplu gaz odalarına atarak öldürmek gibi yöntemlere başvuruyorlar. Bazı hayvanların ölmesi 20 dakikayı bulabiliyor, acı içide can veriyorlar.

Hitler’in gaz odalarına insanların tepkisi nasıl? İşte bu duruma da aynı öyle tepkiler verilmeli.

Peki hayvan dostlarımızı korumak için neler yapabiliriz?

ego vs ecoTabii ki vegan ya da vejetaryen olmak önemli birer seçenek.

Hayvanlar üzerinde deney yapmayan firmaların ürünlerini kullanmalıyız, hayvanlar üzerinde test yapılmamış ürünlerin üzerinde “not tested on animals”, “cruelty free”, “againts animal testing” ve “BUAV approved” gibi ibareler ya da zıplayan tavşan ikonu bulunur.

Kesinlikle sirklere, hayvanat bahçelerine gitmemeliyiz, zaten ilgi olmayınca kapatmak zorunda kalıyorlar.

Kendimiz yürüyemediğiniz yolu bu sıcak günlerde 4-5 kişinin ağırlığını çeken atların bağlı olduğu faytonları kullanarak kat etmemeliyiz.

Hayvan beslemek istediğimizde gidip barınaktaki canlardan birini sahiplenmeliyiz.

Küçük dostlarımızın da acıyı hissedebildiğini unutmayalım, farkındalık kazanalım, onlar konuşamıyor, biz onların dili olalım.

Kaynak: Wikipedia, Speciesism, Powered by Produce

SON YAZILAR

Yasayı sokakta biz yazacağız!

Toplumda bir karşılığı olmayan ve fakat iktidar tarafından köpürtülen Güvenli Sokaklar Derneği'nin oluşturduğu fason algı sonucunda, adı hâlâ "hayvanları koruma" olan 5199 numaralı yasadan "koruma"...

Hatay’da depremin ardından süren hayat mücadelesinin pek de söz edilmeyen özneleri: Hayvanlar

6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen Hatay'da yaşayan patili dostlarımız oldukça zor durumda. Hayvanlara yönelik bir sağlık hizmeti görünür değil, özellikle kedi ve köpekler kontrolsüzce...

“Hayvanlar için etki” yaz okulu için kayıtlar başladı

Kafessiz Türkiye tarafından düzenlenen “Hayvanlar İçin Etki Yaz Okulu” kayıtları başladı! Başvuru için son gün 22 Temmuz. 25- 26-27 Temmuz 2023 tarihlerinde online olarak gerçekleştirilecek...

Neden vegan oldum?

“Neden vegan oldum?” sorusuna kısa cevabım; hayvanlara eziyet çektirmeden, onları öldürmek amacıyla üretmeden, doğaya zarar vermeden ve sağlıklı yaşamak için. Tüm bunlar insan üzerinde aynı anda...
Dilara Çatı
Dilara Çatı
-1997 İstanbul doğumlu -Hacettepe Üniversitesi - Edebiyat Fakültesi - İngilizce Mütercim Tercümanlık Öğrencisi

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol