Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) uzay meraklıları için bir iyi, bir de kötü haberi var.
İyi haber, yaşam için biyolojik işaret olduğu düşünülen bir molekül, ilk defa bir kuyrukluyıldız ve genç bir yıldızın etrafında bol miktarda tespit edildi. Kötü haber ise bu bulgu, bir zamanlar düşünüldüğü gibi yaşamın tek açık göstergesinin bu molekül olmadığını gösteriyor.
Uzaktan mikroskobik yaşam biçimlerinin varlığını tam olarak tespit edemediğimiz için astronomlar, belirli bir gezegenin uzaylılara ev sahipliği etme olasılığını hesaplamak için farklı yöntemler bulmuş durumdalar. Genellikle biyolojik gösterge olarak adlandırılan, organik işlemler sonucu bırakılan bazı bileşiklerin izleri, toprak veya su bazlı numunelerde eleme yoluyla elde edilebilmekle beraber atmosferde teleskop veya uydular yardımıyla da saptanabilir.
Metil klorür dünyamızda oldukça bol miktarda bulunmakta ve halokarbon olarak bilinen bir molekül grubuna aittir. Bu organik bileşikler en azından bir halojene bağlı karbondan- flor, klor, brom ve iyot- oluşurlar ve genellikle biyolojik işlemlerden geçerek elde edilirler. Teorik olarak; bu şu anlama geliyor : Bu halokarbonların bolca görüldüğü herhangi bir gök cismi , hayat aramak için güzel bir yer demektir.
Yakın zamanda, Şili’de bulunan Atacama Büyük Milimetre/Milimetre-altı Dizisi (ALMA) teleskobu, 400 ışık yılı uzaklıktaki Rho Ophiuchi adlı bir yıldız oluşum bölgesinde bulunan, IRAS 16293-2422 olarak bilinen bir genç yıldızın etrafında metil klorür saptadı. Bu bulgu, herhangi bir halokarbonun uzayda ilk defa tespit edilmesi anlamına geliyor. Fakat bu, sistemde yaşam göstergesi olduğuna dair umut vermesinden çok, metil klorürün biyo-belirteç olarak güvenilirliğine şüphe düşürmekte.
Böyle bir genç yıldızın etrafında bulunan bu organik bileşiklerin varlığı, bir sistemin gezegen oluşturma fazında ortaya çıkabilecekleri izlenimini vermektedir. Moleküllerin nasıl oluştuğunu daha iyi anlamak için, araştırmacılar dikkatlerini bir yıldızın doğumundan itibaren zaman kapsülü gibi davranan, yıldızların oluşturduğu madde bulutunun kimyasal bileşimini koruyan bir kuyrukluyıldıza çevirdi.
Bu durumda ekip, daha öncesinde ESA’nın 2014-2016 yıllarında Rosetta görevi vasıtasıyla ziyaret ettiği 67P/Churyumov–Gerasimenko adlı kuyruklu yıldıza odaklandı. Uzay aracı tarafından elde edilen verilerin elenmesiyle beraber, bu kuyruklu yıldızda bolca miktarda metil klorüre rastlandı. Bu da bileşimin gezegen oluşum fazında ortaya çıktığı fikrine daha fazla ağırlık verilmesi gerektiğine işaret ediyor. Sinyaller özellikle kuyruklu yıldızın Güneş’e yakın konumda olduğunda hidrojen klorür salınımıyla beraber en şiddetli olarak Mayıs 2015’de ölçülmüştü.
Projenin baş araştırmacısı, Kathrin Altwegg diyor ki: “Bulduğumuz şeyin gerçekten de anlaşılması güç, aynı bir bukalemun gibi, yalnızca bol miktarda klor görülen yerde kısa süreli olarak ortaya çıkıyor.” Bu bulgu, evrende hayat bulma umudunda olanlar için hayal kırıklığı yaratabilir fakat bu, arayışın bittiği anlamına gelmiyor; bundan ziyade daha önce düşünüldüğünden biraz daha karmaşık olduğu anlamına geliyor.
Alıntı: gercekbilim.com
Kaynak: newatlas.com