İnsanın en büyük yanılgısı bilmediğini bilmesi; bildiğini bilmemesidir… Bildiği şeylerin sadece yanılsama olduğunu, bilmediği şeylerin ise kendisi olduğunu anladığı gün ayılacaktır ve bu sarsıntıya hazır olduğunda ise uyanacaktır.;
Bir kabusun içinde rüya gördüğümüzü sanıyoruz. Muhteşem keşiflerin oyun kurbanları oluyoruz. Gezegenin kaynaklarını ve doğal yapısını tükettiğimize dair bildirilen haberlerle yeni gezegenlerde yaşam kurma haberlerinin birlikte dolaşması bize bazılarımızın aktarılacağını bazılarımızın ise burada ölüme terk edileceğini anlatıyor.
Bir fark yaratmadan farklılığımız ortaya çıkmayacak, kesin olan bilgimiz bu oluyor. Tabii bir de vazgeçilmez zenginlerimiz var. Onların fark yaratım şekli başka bir boyutta elbette tartışılır.
Günümüz en ilginç teknolojilerden biri 1980’li yıllarda üretilmiş olan 3D yazıcılar. Bu yazıcılarda STL dosyası olarak kaydedilen 3 boyutlu tasarımlar, 3D Yazıcıya gönderilerek katman katman gerçeğe dönüştürülür.
Bu yazıcılarla birçok şey yapılıyor. Köprüler inşa ediliyor; insan modelleri yapılıyor; gelecek yıl evlerde kullanılmaya başlanacak şekilde ilaç üretiliyor; uzay gemilerine parçalar yapılıyor; silahlar, besinler (Sebze, meyve, çikolata…) üretiliyor; elektronik parçalar ve motorlar dışında neredeyse bütün mekanik parçalar basılabiliyor, daha da ilginci insan dokuları basılabiliyor!
İlk icat edildiğinde sadece mekanik parçalar basıp üreten bir aletin, çalışma prensiplerinin bu kadar geliştirilip insan doku ve organları üretmeye başlaması sevindirici mi korkutucu mu diye düşünmeden edemiyor insan. Organ nakli, açlık, seri ve hızlı üretim sorunlarının giderilmesi için çalışmaların yapıldığı belirtilse de bir noktada tekrar düşündürücü sorular uyandırıyor.
Laboratuvar ortamında beyin de üretildi. 3D yazıcılarla organ ve dokular da üretilip hepsi bir araya getirildiğinde bir insan klonlanmış oluyor. Peki, gerçekten aslında bunu deniyor olabilirler mi? Her şey mümkündür. Başka gezegenlerde yeni yaşamlar oluşturup koloni kurmaksa planlanan, gönderilecek insanlar da orada yaşamı oluşturacaksa en mantıklı şey, genetik kodları istenilen şekilde belirlenmiş yeni bir ırkın oluşturulmasıdır. Ki bugün birçok ülkenin insanının DNA kodları, oluşturulan veri tabanlarında kayıtlı durumda. Akıllı telefonlarımızda dahi parmak izi tanıma programları var. Bu kadarı genetik çalışma seçilim için de yapılıyor olamaz mı acaba?
İnsan klonlaması yapılırken, genetik kod 3D yazıcılar sayesinde çok daha rahat bir şekilde, yazılım üzerinde istenen dizilimde oluşturulup aktarılabilir. DNA ile ilgili yapılan yeni çalışmalar ışığında iki kod arasında bırakılan yorum aralığı ile istenilen yazılım istenilen zamanda uzaktan tekrar programlanabilir.
3D hologram teknolojisi
Dev kuantum bilgisayarlara yüklenen bilgilerle başka bir gezegene gönderilen klon insanlar, verilen komutlarla istenilen şekilde kültür oluşturabilir. Dünyadan takibe alınarak, kültür şekillenme biçimleri izlenebilir ve istenmeyen bir durum gerçekleştiğinde anında müdahale edilebilir. Burada gelişen ırk tamamen bir yazılımdan kaynaklandığı için yaptıkları şeyler beğenilmediğinde geri almaları sağlanıp yaptıkları, hatta yaptıkları şeyi bozdukları dahi unutturulabilir. Uzaktan bir oyunmuş gibi izlenerek müdahale edilen yepyeni bir yaşam oluşturulabilir. Gözlem yapılırken Dünya’yı tüketen eylemlerin orada yapılmaması için denetim kontrol mekanizması, yazılım ile sağlanabilir. Yani böyle bir durumda çip yerleştirmeye bile gerek kalmadan, sadece bir bilgisayar programı ile bağlı olan klon insanlara yazılım üzerinde değişiklik yapılarak istenilen şekilde yön verilebilir.
3D hologram teknolojisi de son yıllarda epey yaygınlaşıp gelişti. Oluşturduğunuz yeni yaşam kültürü ve ırk üzerinde bu hologram teknolojisini de kullanıp sizin istediğiniz şeylere inanmalarını sağlayarak gerçeği arama istençlerini dahi kontrol altında tutabilirsiniz. Bir tanrı gönderebilir, hologram ile yeni insanlarla onları tanıştırıp konuşturabilir ve tepkilerini ölçebilir, yeni gökyüzü ya da yeryüzü şekilleri oluşturup kaybedebilir, başka boyutlarla bağlantı kurduklarını zannedip kendilerini seçilmiş hissetmeleri dahi sağlanabilir. Yani Dünya için kullanılabilecek tüm psikolojik ve fiziksel testleri orada uygulayabilirsiniz.
Peki, onları sonsuza kadar kontrol altında tutabilirler mi? Ne olduklarını bir gün keşfedemezler mi? Kendi yazılımlarını kontrol edip değiştirmeyi ve zihinsel evrimlerini gerçekleştirmeyi öğrenemezler mi? Onlar da tıpkı onları oluşturanlar gibi başka bir gezegende yeni bir kültür ve ırk oluşturamazlar mı? Hatta daha sonra sizi dahi geçip kendilerini oluşturanları kontrol etmeyi öğrenemezler mi? Peki, bizler bugün, bu şekilde gelişen bir ırk olup olmadığımızdan yüzde yüz emin olabilir miyiz?!
Günümüz çağında ne kadar bu kesindir diyebiliriz?