Varoluş ya da Yok Oluş

-

Gelişim süreci ve sonuçları belirsiz aynı zamanda anlaşılması zor olan kanser, hücrelerin aşırı ve zamansız çoğalmasından ortaya çıkan bir hastalıktır. Pek çok farklı türü bulunan ve hemen hemen her türlü dokuda ortaya çıkabilen bu hastalığın sonuçları hepimizin bildiği üzere çoğu zaman ölümle sonuçlanır. Doğal işleyişinin dışına çıkan hücrelerin, farklı kademelerini kapsayan mutasyon sürecinin bir sonucudur bu hastalık.

Çoğu zaman tek ya da birkaç hücreden ortaya çıkan kanser hücreleri normal işleyişinin değişmesine ve olması gerekenden çok daha fazla çoğalmasına neden olan bir takım süreçlerden geçer. Düzeni bozulmuş ve farklı hareket eden bu hücreler büyüyerek bir kitle oluştururlar. Bu kitle uzun süreler hiçbir hastalık belirtisi göstermeden mevcudiyetini koruyabilir ve bir şekilde durdurulmazsa eninde sonunda büyüyerek fizyolojik düzeni bozmaya başlayacaklardır. Bu süreçte sadece en saldırgan hücreler hayatta kalarak diğerlerinin yerini alıp kitlenin büyüklüğüne göre çeşitli semptomlara neden olurlar.

Kanser hücreleri dayanıklıdırlar, normal işleyişlerinin dışına çıkarak bireysel bir hayatta kalma yolu bulurlar. Oluştukları organizmanın bağışıklık sistemine uyum sağlayarak varlıklarını sürdürürler. Çevresel koşullardaki değişimleri lehine kullanabilen bu hücrelerin genel tutumu bencil ve yukarıda bahsedildiği üzere agresiftir.

Bulunduğu organizmanın normal işleyişinin içerisinde sivrilen, normal mekaniklerinin içerisinde zararsız görünen fakat karmaşık ve değişken bir canlı olarak ortaya çıkarlar. Koşulları çıkarına kullanmasını bilen ve çevresini kendine göre değiştirebilen bu kitleler, zamanla birlikte yerleşik hayati benimseyerek bulunduğu yerleri kendi çıkarlarına göre değiştirmeye başlarlar. Bu karşılaştığı her problemin kökünü kazımasını bilen kitle, ihtiyacı olanla yetinmek zorunda değildir, düşünebilme yetisiyle kutsanmış ve içerisinde bulunduğu koca organizma sırf onun için orada imiş gibi davranırlar. Sürecin içerisinde çok fazla çoğalarak farklı organizmalara farklı şekillerde dağılırlar. Yeni yaşam alanlarında da çoğalmayı sürdürürler.

Four Horsemen of Apocalypse, Viktor Vasnetsov. 1887.
Four Horsemen of Apocalypse, Viktor Vasnetsov, 1887.

Organizmanın ona sundukları ile yetinmez ve açgözlü tavrını her alanda onu sömürerek yine ortaya koyarlar. Başka hücrelerin yaşam alanlarına el koyarlar, damarlardaki akıntının içerisinde yol almayı öğrenir, keşfedilmemiş yasam alanlarına ulaşırlar ve oraları da kendisi için alarak, bu yerlerde de kitleler oluştururlar, artık onun önünde kimse duramaz halinde geldiğinde bile bu onlar icin yetersizdir, ne de olsa her daim daha fazlasına sahip olunabilir. Tüm bu sürecin ve büyümenin sonuçları kaçınılmazdır; içinde bulunduğu organizma yavaş yavaş semptomları göstermeye başlar. Yüksek ateş, bazı kanser türlerinde ortaya çıkan sarılık gibi ciltte oluşan değişiklikler, ağrı, halsizlik…

Günümüzde dünya da ayni semptomların bir çoğunu göstermekte. Rengi değişti, kuraklık her geçen gün büyüyen bir problem haline gelmeye başladı, çocukluğumuzda bildiğimiz göller, nehirler yerlerini uzun toprak boşluklarına bırakmaya başladı. Dünyanın ateşi yükseldi, sera etkili gazların yayılımlarından dolayı gaz dönüşüm çemberi kırılarak yerine olması gerekenden çok daha fazla dönüştürülmesi gereken gaz salındı. Bu çemberin kırılımı aynı zamanda doğada yapılan kıyımla yani hem ormanların katledilmesiyle hem de diğer ırkları yavaş yavaş tükenmesine neden olunmasıyla desteklendi. Tükenmeyen büyük çoğunluğunu da bir ürünmüşçesine fabrikalara tıkıldı, etinden, derisinden yararlanıldı.

varolus-yada-yokolus2

Biricikliğimizle övündüğümüz bunca süre boyunca, sürekli bir işgal politikası uygulayarak her gittiğimiz yeri kendimiz için aldık, aldığımız yerleri doğal yaşam alanı olarak bilen hiçbir canlıyı umursamadan, metafizik güçleri kendimize destekçi bilip sadece kendi çıkarımızı düşünerek. Doğaya düşman kesildik, elindeki her şeye göz diktik. Uzun süreler yanımıza kar kaldı bu yaptıklarımız, fakat artık gezegenin katlanacak gücü kalmadı.

Bugün dünya için en büyük tehdidi oluşturan hastalık olarak bir dönüm noktasına gelmiş durumdayız. Ya artık doğayla olan savaşımızı durdurup, onun içerisindeki harmoniye katılarak bir bütün gibi onunla uyum içerisinde hayatımızı sürdüreceğiz ya da diğer kanser türleriyle hiçbir farkımız olmadığını göstererek, içerisinde yaşadığımız bu gezegen ile birlikte kendi sonumuzu da getireceğiz. Her şey tek bir seçime bağlı. Kendi hakkımızda uydurduğumuz yalanlardan arınıp, gerçekleri görmeye başlayarak hep birlikte başlattığımız bu sürece, topyekün bir kararla son vereceğiz. Kendi kendini iyileştirebilen tek kanser türü olacağız.

Başlık Görseli: © James Maher

SON YAZILAR

Çevre dostu mimarinin örneği: Sürdürülebilir yaşam, Casa Cosecha de Lluvia ve yağmur suyu yönetimi

Casa Cosecha de Lluvia, dağların kalbinde sürdürülebilirliğin ve yenilikçiliğin mükemmel bir örneğini sunuyor. Yağmur suyunu arıtan bu etkileyici yapı, çevre dostu tasarımıyla size ilham verecek! Robert...

Yeşil mimarinin geleceği: Tarımsal atıklardan mimarinin zirvesine; mısır koçanları karbon emici duvarlara dönüşüyor

Tarım atıklarının mucizevi dönüşümüne tanık olun: Mısır koçanlarından üretilen karbondioksit emen duvar kaplamalarıyla yeşil mimarinin geleceği şekilleniyor! Sürdürülebilirliğin sınırlarını zorlayan bu yenilikçi projeyi keşfedelim! İnşaat ve...

Sürdürülebilir mimari tasarımın yeni yıldızı: Ahşaptan ayırt edilemeyen pirinç kabuğu yapı malzemesi

ACRE, ahşap alternatifi olarak öne çıkan bir yapı malzemesidir; dayanıklılığı, suya ve çürümeye karşı direnci, estetik dokusu ve sürdürülebilirliği ile dış mekanlarda mükemmel performans sergiler. Alüminyum ve pirinç tozlarının muazzam bir sentezi olan bu malzeme, çitlerden kapılara, pervazlardan teraslara kadar geniş bir yelpazede dış mekan uygulamaları için ideal bir seçenektir. Dünya ormanlarını koruyan bu malzemeyi keşfediyoruz!

Bahar geldi: Aylardan Mayıs, günlerden Hıdırellez; gününüz hep güneşli, talihiniz hep bol olsun

Zaman akıp gider... İnsan bu hayattan geçerken nice mevsimleri ve nice baharları da beraberinde yaşar. Belki farkındadır, belki de bilincinde değildir ama kaç kez kim...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol