Anayasa Mahkemesi (AYM) Birinci Bölümü, “vicdani ret” yapmak isteyen kişinin bireysel başvurusunu, “niteliği itibarıyla konunun Genel Kurul tarafından karara bağlanmasını” gerekli görerek Genel Kurul’a sevk etti.
Dini inancı gereği “vicdani retçi” olduğunu belirterek askerlik hizmeti yerine alternatif sivil hizmet talep eden vatandaş hakkında idari para cezası verildi. Bunun üzerine vicdani retçi, din ve vicdan hürriyetinin ihlal edildiği iddiasıyla bireysel başvuruda bulundu.
Başvuruyu inceleyen AYM Birinci Bölümü, bireysel başvuruyu Genel Kurul’a sevk etti. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, söz konusu başvuruyu, daha sonra belirlenecek bir günde karara bağlayacak.
Emsal olabilir
Agos’a bilgi veren hukukçulara göre, Genel Kurul’a sevk edilen ilk vicdani ret davasından “ihlal” kararı çıkması durumunda, vicdani ret hakkında Türkiye’nin verdiği ihlal kararlarına gönderme yapar karar emsal olabilir. Bu da kararın içeriğine ve niteliğine bağlı. AYM’nin sadece dini gerekçelere dayanarak vereceği bir karar tüm vicdani retçi davaları için bağlayıcı olmayabilir; öte yandan AYM, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına yer verip “iç hukukta din ve vicdan özgürlüğü vicdani reddi kapsar” derse, verilecek karar tüm vicdani retçilerin kararında emsal teşkil edebilir.
Vicdani reddin Türkiye’deki mevcut hukuki durumu
Türkiye’de 1982 Anayasası’na göre askerlik, vatan hizmeti içinde görülmektedir. 1982 Anayasası’nın vatan hizmeti başlıklı 72. Maddesi ise şöyledir: “Vatan hizmeti her Türk’ ün hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin silahlı kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir.”
Buradan anlaşılacağı gibi, anayasa askerliği zorunlu kılmamaktadır. Askerlikle ilgili düzenlemeleri kanuna bırakmıştır. Konuyla ilgili kanunlar ise askerliği zorunlu kılmaktadır. Bu kanunlar 1927 yılında yürürlüğe giren 1111 sayılı Askerlik Kanunu ile 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu’dur. Vatan hizmetinin silahlı askeri eğitimiyle bir tutularak zorunlu düzenlemeye tabi tutulması, hukuka uygunluğu tartışılan bugünkü (1982) anti-demokratik anayasaya bile aykırıdır.
Anayasa, vatan hizmetinin yerine getirilme biçimine ilişkin üç seçenek sıralamıştır; buna göre vatan hizmeti Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde yerine getirilebilir veya yerine getirilmiş sayılabilir. Maddenin lafzından Anayasa m. 72’nin askerlik hizmetini zorunlu kılmadığını söylenebilir. Maddede zorunlu kılınan vatan hizmetidir ve bu hizmetin nasıl ifa edileceği üç alternatif gösterilerek sıralanmıştır. Dolayısıyla vatan hizmetinin kamu kesiminde de yerine getirilebileceğini düzenleyen Anayasa maddesi dikkate alındığında; vicdani ret hakkının tanınması ve vicdani retçilerin alternatif bir sivil hizmeti yerine getirmekle yükümlü tutulması için Anayasal bir değişikliğe gidilmesi gerekmemektedir. Yapılacak kanun değişiklikleriyle vicdani ret uygulamasının düzenlenmesi mümkündür.
Vicdani ret hakkı, Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde ve Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesinde düzenlenen din ve vicdan özgürlüğünün koruması altındadır. AİHM bu içtihadını ilk olarak 2011 yılında Bayatyan v. Ermenistan davasında ortaya koymuş ve daha sonra Türkiye’den vicdani retçilerin başvurusunda da bu içtihadını yineleyerek Türkiye’yi dört ayrı davada din ve vicdan özgürlüğünü ihlalden mahkum etmiştir. (Yunus Erçep, Halil Savda, Feti Demirtaş ve Mehmet Tarhan kararları)
Kaynak: Agos, Vicdani Ret Derneği, Ankara Barosu Dergisi- Vicdani Ret Hakkı