Whiplash’te canlandırdığı Andrew karakteriyle yıldızı perçinlenen 28 yaşındaki ABD’li oyuncu Miles Teller’ın oyunculuk uğruna bir arabanın camından fırlayarak ölümden kıl payı kurtulduğunu biliyor muydunuz? Yoksa bu sahne size çok mu tanıdık geldi? Filmde müziği uğruna her şeyi göze alan Andrew ile gerçek yaşamdaki Miles Teller arasında pek de fark yok aslında. Hollywood her ne kadar ona üvey evlat muamelesi yapsa da Teller “şanslı yaralarım” dediği izleriyle önlenemez bir yükseliş fırtınasında kuma çamura aldırmadan emin adımlarla ilerliyor.
Dünyanın yeni yeni aşina olmaya başladığı yüzlerden Miles Teller’ı pek çoğumuz Whiplash filmiyle tanımış olsak da kariyeri çok daha öncelere dayanıyor. Whiplash’le başta Sundance Film Festivali olmak üzere pek çok festivalden elleri dolu dolu dönen Teller, The Spectacular Now’da Shailene Woodley’nin yanındaki çocuk. Divergent serisinde Theo James’in gölgesindeki Peter karakteri ve That Awkward Moment’ta Zac Efron’un yanında gördüğümüz hareketli kişilikten başkası değil. Teller’ın şanssızlığı ya da şansı hep tanınmış isimlerin yanındaki ikinci kişi olarak izleyicinin aklında yer etmesi. Whiplas’te sergilediği kusursuz performansa rağmen biz onu J.K. Simmons’ın öğrencisi olarak bildik, öyle belledik. İşte Miles da bu durumdan oldukça sıkılmış olmalı ki sonunda Hollywood yapımı dev bütçeli işlere göz kırpmaya başladı. Kendisini bu yıl içerisinde yeni Fantastik Dörtlü serisinin ilk filminde başrolde izleyeceğiz.
20 Şubat 1987 Downingtown, Pennsylvania doğumlu Miles’ın dedesi koyu bir Rus Yahudisi. Anne ve baba tarafından ise hafif Fransızlık, bir tutam Lehlik, çok sevdiği İngiliz yanı ve damarlarında dolaşan İrlandalı kanı ile tam anlamıyla bir medeniyetler beşiği olma özelliği gösteriyor. Soğuk karizmatik tavrının arkasında renkli bir ruhu hapsediyor.
Whiplash dönüm noktası
New York Üniversitesi mezunu yakışıklı oyuncu, aynı dönemde eğitim gördüğü sanat okullarında aldığı drama, yaratıcı oyunculuk, karakter çıkarma gibi dersler sayesinde kendisini erken yaşlarda oyunculuğa hazır hale getirdi. Teller, çıkış filmi kabul ettiği Nicole Kidman ve Aaron Eckhart’lı Rabbit Hole‘un (2010) ardından sinema sektörünün arka planında sessizce ilerleyerek sağlam adımlarla bugüne ulaşmayı başardı
Kariyeri için dönüm noktası olduğunu her fırsatta yinelediği Whiplash’te başrolü kapmasında en önemli etkenler ise dans ve müziğe olan ilgisinin profesyonel boyutlarda başarılı bir izlek çizmesinden kaynaklı. Rolü için feda ettiklerini hayatı için feda ettiklerine benzeten Teller “Benim şanslı yaralarım var, arkadaşlarımla eğlenmeye çıktığımız bir gecenin dönüşünde korkunç bir kaza geçirdim. Öyle bir kaza ki herkes arabanın içinde bir şekilde sağlam kalmayı başarıp kendisine geldiğinde Miles nerede diye dehşete düşmüş. Emniyet kemerim bağlı olmadığı için ön camdan fırlamışım. Yüzümde ve vücudumun belirli bölgelerinde bu pekçok cam kesiği izi var. Hayatın ne kadar hassas bir şey olduğunu anlamamı sağladı o kaza” diyor ve ekliyor “Yara izlerimden hiç rahatsız olmadım aksine onlara sahip çıktım; o izler bana hayatımı ve onun için feda ettiklerimi hatırlatıyor.”
İnceliklerin kıymetini bilen ender oyunculardan Miles Teller’ı Oscar’a uzanırken görür müyüz bilmem ama şimdiye dek yaptıkları ve yapacaklarına dair verdiği sözlerle gönlünüzün Oscar’ına talip. Bu genç ve yetenekli adamı takipte kalmakta fayda var. Çünkü ışığı her geçen gün daha fazla sayıda insanı aydınlatmaya ve hızla büyümeye devam ediyor.
Fotoğraflar: Tomo Brejck tarafından Flaunt Dergisi için çekildi.