İlk insan fosili 3000 yıl öncesine aitken bulunan ilk arı fosili 100 milyon yıl öncesine ait. Yani bu gezegende biz yokken onlar vardı. Sıkça unuttuğumuz ama unutmamamız gereken arı gerçeğini konuk yazarımız Ayşenur Özdemir tekrar gündeme getiriyor. Arılar ve insanların ilişkisi bu dünyanın bugünü ve geleceği için en kritik ilişki. Gelin bu gerçekleri tekrar hatırlayalım ve hiç unutmayalım.
Nedir arıların alametifarikası?
• Yaklaşık olarak 20 bin farklı türü var.
• Bilim insanları tarafından “arıların dansı” adı verilen ritmik hareketler sayesinde birbirleri ile iletişim kurarlar.
• Bugüne kadar arılara ait olan 10 bin farklı ses tanımlanmıştır. Araştırmalar sonucunda bu seslerin arıların kanat çırpmalarından değil göğüslerinden geldiği fark edilmiştir.
• Saniyede 250 kez kanat çırpabilirler. Bunu daha çok kanatlarını yelpaze olarak kullanıp kovanı soğutmak için yaparlar.
• 1 kilogram bal yapabilmek için 4 milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamaları gerekir. Kovandaki bir peteği doldurabilmek için ise yaklaşık olarak 100 milyon kadar çiçeğin nektarisini emerler. Bu süre zarfında 90-100 bin kilometre kanat çıkmaları gerekir.
• Bal arıları komün bir yaşam sürerler. Kovanda yaşamın devamlılığını sağlayabilmek için iş birliği yaparlar. Bir kovan içinde işçi arılar, erkek arılar ve kraliçe/ana arı bulunur. Bal arılarının faal işçileri yaklaşık olarak 1,5 ay yaşarken erkek arılar 6 ay kraliçe arı ise 4 yıl yaşar.
• Bir kovan yaklaşık 90 bin arıya ev sahipliği yapabilir.
• Erkek arılar yalnızca kraliçe arı ile çiftleşmek için yaşarlar.
• İşçi arılar sadece besin yetmezliği söz konusu olduğunda kovandan çıkarlar.
• Yalnızca dişi arıların iğnesi vardır ve bir arı iğnesini bir kez kullanma hakkına sahiptir. İğnesini kullandıktan sonra ne yazık ki ölür.
• Dünyanın en hızlı bilgisayarları saniyede 16 milyar kadar aritmetik işlem yapabilirken bir bal arısı aynı sürede daha az enerji harcayarak yaklaşık 10 trilyonluk işlem yapabilme kapasitesine sahiptir.
• Bal arıları polenleri toplanmış çiçeğe başka arıların uğramamaları için polen aldıkları çiçeğin etrafını elektriksel bir alanla kaplar. Böylece arılar zaman ve enerjiden kazanmış olurlar.
• Arılar yaşlandıkça akıllanırlar.
• Arılar hastalanabilirler. Fakat kovandaki diğer arılara hastalıklarını bulaştırmazlar. Çünkü arılardan biri virüs kaptığında yön duygusunu kaybedip kovana ulaşamaz. Kovandan uzak bir yerde tek başlarına ölürler.
• Bir arı topluluğu 100 milyar nörona sahip bir insanın yarısı kadar sinir hücresine sahiptir.
• Arılar yönlerini bulabilmek için bir tür haritadan yardım alırlar. Yani doğadaki bazı işaretleri takip ederek yönlerini bulurlar.
• Arıların ürettiği bal bozulmayan tek gıda türüdür. 1. Dünya Savaşı’nda askerlerin yaralarını iyileştirmek için kullanılmaktadır. Çünkü bal nemi emerek yaraların daha kolay iyileşmesini sağlar.
Bizim geleceğimiz arıların, arıların geleceği ise bizim elimizde
Einstein’a ait olduğu söylenen bir söz vardır: ‘Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanlığın sadece 4 yıl ömrü kalır. Arı olmazsa döllenme, bitki, hayvan ve insan olmaz.’ Evet sürdürülebilir yaşam için arıların önemi inkâr edilemez. Arıların ortadan kaybolması halinde dünyadaki besin kaynaklarının ciddi oranda azalacağı bir gerçektir.
Fakat tarım amaçlı kullanılan pestisitler arıların yaşamları için bir tehdit haline geldi. Tarımda kullanılan kimyasal maddeler arıların sindirim sistemlerini etkileyerek ölmelerine neden oluyor. Pestisit böcek, yabani ot, mantar gibi istenmeyen organizmalar için endüstriyel tarımda kullanılan sentetik kimyasalların genel adıdır. Tarım ilacı olarak kullanılır ama aslında tarım zehiridir. İngilizce karşılığı olan pesticide kelimesindeki –icide eki “öldürmek” anlamına gelir. İnsana ve doğaya zararlı olan pestisitler biyoçeşitliliği ve yaşamı tehdit eder. Avrupa birliği tarım için kullanılan bu zehirli ilaçları yasaklamıştır fakat ülkemizde hala kullanılmaktadır. Bu durum yüzyıllardır dostumuz olan bu böcek türünün hayatını ciddi anlamda tehdit etmektedir.
Oysa ekolojinin devamlılığı için zehirli ilaçlara değil arılara ihtiyacı vardır. Bizim geleceğimiz arıların, arıların geleceği ise bizim elimizdedir. Bu bağlamda birçok ekolojik kampanyalar düzenlenmektedir. Bizde arıların hakkı için tarım ilaçlarının kullanılmasına sessiz kalmamalıyız.
Gezegenimizi hep beraber kurtarabiliriz. Halen geç değil hiçbir şey için. Yeter ki dünyada her canlının öneminin değerinin farkına varalım, saygı duyalım. Ve hatta buna arılardan başlayalım.