Ruanda, 2001 ile 2012 yılları arasında her sene, yüzde 8 olmak üzere, inanılmaz bir sosyo-ekonomik gelişim gösterdi. Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın görüşlerine göre Ruanda, çok büyük bir ekonomik patlamanın eşiğinde.
Başardığı iyileştirmenin rahatlığına kapılmayan Ruanda, politikalarına akılcı yollarla devam etti. Ekonomik gelirinin büyük bir kısmını turizm ve kahve ticaretinden sağlayan bu Afrika ülkesi, geleceğiyle ilgili atılım yapmaya ve çevreyi koruma çalışmalarını güçlendirmeye karar verdi.
Dünyadaki en ender goril türü olan Gorilla beringei graueri gibi Ruanda’ya özgür dağ gorillerini korumakla ve Nyabarongo-Akagera bölgesinde bulunan sulak alanlarını yenilemekle ilgili projeler, şu ana kadar ülkenin ekonomik ve çevresel alanda atmış olduğu adımlardan sadece bir kısmı. Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile işbirliği yaparak, ekosistemlerini yenileyen Ruanda, Virungas Milli Parkı’nda bulunan soyu tehlikedeki gorillerinin popülasyonunda az da olsa bir artış yaratabildi.
Goril popülasyonlarını korumaya alıp çoğaltmasının Ruanda’ya turizm açısından da çok büyük getirileri oldu. Turizm sektöründen elde edilen kazanç, ülke ekonomisinin gelişmesine en büyük katkıyı sağlıyor ve aynı zamanda turistlerin büyük bir çoğunluğu da gorilleri görmek için ülkeyi ziyaret ediyor.
1990’larda ülkenin turizminde bir düşüş oldu. 2000 yılında ise toplamda 1200 turist gorilleri görmek için ülkeye giriş yaptı. Ekosistemlerin yenilenmesi sonucu, 2004 yılında turist sayısı, rekor denecek bir yükselmeyle 7417’ye çıktı. Gorilleri görmek için kişi başına 375 dolar veren turistler, 2005’ten beri ülkeye toplamda her yıl 3 milyon dolar kazandırdı. Milli Parka yapılan ziyaretlerin artması, yerel halka da pek çok yeni iş imkanı yarattı.
Ruanda, turizmden elde ettiği kazancın çoğunu çevre koruma ve geliştirme çalışmalarına harcayarak, yerel halkın daha da fazla fayda sağlayacağı ortamı oluşturmaya çalışıyor.
Ruanda’nın sulak alanlarını yenileme çalışmaları da ekonomisinde bir mihenk taşı oldu. Ruanda’nın 1650 km2’lik bir alanını kaplayan sulak alanları, ülkenin yüzde 7’sine denk geliyor. Nyabarongo’da bulunan Akanyaru’nun sazlıklarla dolu göl kıyısı ve Akagera Milli Parkı, özellikle barındırdığı kuş türleriyle biyoçeşitlilik için sıcak noktalar.
Aynı zamanda, Ruanda Doğa Koruma Birliği, Nyabarongo Nehri kıyısında yapılan yasa dışı tarımın önüne geçmek için uğraş veriyor. Bu kapsamda, nehir kıyısında yapılan tarımı engelleyip, yerel halkı papirüs ve hint darısı gibi sulak alanlardan elde edilen sürdürülebilir tarım ürünlerini yetiştirmek ve işlemek üzerine eğitiyor. Yapılan çalışmalar sonucunda ekonomik açıdan Ruanda yine kazançlı çıktı. Örneğin; geliştirmelerden önce, geçimini düşük kalite ürünlerle sepet örerek kazanan insanlar, bir ürünü iki-üç dolara satıyordu. Edindikleri eğitim ve yeni piyasalara erişim olanağı sonrası aynı sepetçiler, yüksek kalite ham madde ile ördükleri ürünlerin her birinden 10 dolar kazanmaya başladı.
Ruanda’nın başarısı, ekosistemlerin korunmasının ekonomik açıdan da faydalı bir durum olabileceğini açıkça ortaya koydu. Ruanda’nın biyoçeşitliliğini koruyarak edindiği kazanımın yıllık 21-72 trilyon doları bulduğu tahmin ediliyor.
Ruanda’da meydana gelen değişimler, yeşil ekonomiye geçmenin, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için gerekli ve yararlı olduğunu gözler önüne seriyor.
Kaynak: UNEP