Deriyi derinlemesine temizlediği öne sürülen, ölü derileri soyup atan ve dişlerimizi daha parlak yapan bazı hijyen ürünlerinde, küçük küçük genelde de mavi, yuvarlak tanecikler olur. Mikro boncuk diyebileceğimiz bu eklemelerin çoğunlukla plastikten üretildiğini ve hem doğaya hem bize çok zararlı olduklarını biliyor muydunuz?
Yakın zamanda Avustralya Araştırma Konseyi Merkezi’nde yapılan araştırma mesela, mikro boncukların mercanlara olan etkisini araştırmış. Sonuç hiç de gurur verici değil. Lavobolarımızdan suyla birlikte akıp giden plastik mikro boncuklar, eninde sonunda denizlere döküldüğünde ve okyanuslara karışıtığında, geçtiği yol boyunca pek çok deniz canlısı tarafından yutuluyor. Dünya’da ne kadar çok insanın her gün, hem de bir kaç kere dişlerini fırçaladığını veya yüzüne bakım yaptığını düşünürsek, yıllar içerisinde miktarın ne kadar arttığını da hayal edebiliriz.
Yapılan araştırmaya göre, mikro boncuklar mercanların dar açıklığa sahip sindirim kanallarını işgal edebiliyor ve asıl yiyecek maddelerini sindirmesini engelleyerek onları açlıktan öldürebiliyor. Her gün yüz tane misket yuttuğunuzu düşünün, işte öyle bir şey. Halihazırda okyanus asitlenmesinden ve sıcaklık değişikliğinden yeterince etkilenen mercanlar, artık açlıkla da baş etmek zorundalar. Eklemeden geçmeyelim, söz konusu mercanlar destekledikleri tür çeşitliliği sebebiyle okyanusun yağmur ormanları olarak anılır. Mercanların varlığı pek çok başka deniz canlısının yaşamasına olanak sağlar ve hatta bazılarına yuva görevi yapar. Mercanlar yok olduklarında, bu canlılar da büyük oranda yok olur ve onlardan yararlanan diğer canlılar da. Yani, bildiğimiz gibi doğadan bir türün yok olması demek, doğadan bir türün yok olmasından çok daha fazla şey demektir. Ayrıca mercanlar, bulundukları kıyı şeritlerini, yükselen su seviyelerine, erozyona ve fırtınalara karşı korur.
Mikro boncuklar, sadece mercanların vücuduna girmekle kalmıyor, denizdeki pek çok diğer canlının da içerisine süzülüyor. Daha sonra bir balık yediğinizde, aslında siz de plastik yemiş oluyorsunuz. Görüyorsunuz ki plastik artık beslenme alışkanlığımızın bile bir parçası olmuş vaziyette.
Önlem olarak, Amerika’da bazı eyaletlerde Procter & Gamble, Johnson & Johnson, Colgate, Unilever ve L’Oreal gibi pek çok büyük firmanın mikro boncuk içeren ürünleri satıştan kaldırılmaya başlandı. Ve hesaplamalara göre şimdiye kadar okyanusta birikmiş plastiğin, doğadan yok olması bile yaklaşık 450 yıl kadar sürecek.
Peki “biz bunu arttırmak istemiyoruz, o zaman ne yapalım” derseniz; öncelikle polietilen ve polipropilen içeren ürünlerden uzak durabilirsiniz. Peeling yapan ürünler ve granüllü diş macunlarından diyebiliriz; ama liste uzar gider, ürünün içeriğine bakmanız yeterlidir. “Bunlardan uzak duralım da neye yakın olalım” derseniz de sizlere alternatif bir kaç yöntem önerebilirim.
Siyah nokta temizlemek için;
Tuzlu peeling önerileri de olmakla beraber, tuz veya şeker gibi kristal yapılı şeylerin cilt için kullanımının doğru olduğunu düşünmüyorum, ayrıca cildin o anki su dengesine de etkisi olabileceği için Türk kahvesi daha doğru bir seçim olur. Onun da cildi aşındırmaması için zeytin yağı ile birlikte uygulanması daha iyi olur.
1- Bir tencerede su kaynatın.
2- Su biraz soğuduktan ve buharı yüzünüzü haşlamayacak noktaya geldikten sonra, çok yaklaşmamak suretiyle, yüzünüzü tencereye yaklaştırıp, buharın kaçmaması için açık yerleri büyük bir havluyu kafanıza atarak kapatın.
3- 30 saniyelik seanslarla yüzünüze buharı 3-4 kere uygulayın, mümkünse buharı uygularken çok fazla nefes almayın ve gözlerinizi de mutlaka kapalı tutun.
4- Daha sonra hemen yüzünüze bir çorba kaşığı ayçiçeği ya da zeytin yağı uygulayın; fakat yağı çok fazla yedirmemeye dikkat edin ki türk kahvesinin yüzünüzü aşındırmaması için uygun ortam oluşsun.
5- Göz çevrenizi dışarıda bırakacak şekilde bir çay kaşığından da az Türk kahvesini seyrek olacak şekilde yüzünüze yapıştırın.
6- Şimdi masaj kısmına geçiyoruz, bu kısımda iki şey çok önemli, bastırmamanız ve yüz kaslarınızı bir yol haritası olarak varsaymanız. Neredeyse değmiyormuş kadar hafif bir şekilde, parmaklarınızın ucuyla kahveyi dairesel hareketlerle yüzünüzde ilerletin. İlerlerken el yordamıyla yüzünüzün hatlarını takip edin.
7- Yüzünüzün tahriş olma eşiğini hissedebilirsiniz, o eşiğe gelmemeye çalışarak bütün yüzünüze uyguladıktan sonra, aktarlarda bulabileceğiniz doğal sabunlarla yıkayın.
8- Yıkama işlemini şöyle yaparsanız daha bile güzel olur; sabunu iyice köpürtüp, henüz kahvesini durulamadığınız yüzünüze yine tahriş etmeden uygulayın ve suyla durulayın.
Kahve yerine mısır unu kullananlar da olabiliyor, fena bir fikir değil denemek lazım. Ayrıca yumuşak bir kese ile eğer ki banyo yaparken yüzünüzü keselerseniz, zamanla cildinizin çok güzelleştiğini görürsünüz; ama belirttiğim gibi, yüz derisi gerçekten çok hassastır ve zarar vermemek için çok çok yumuşak davranmanız gerekir. Sonuçlar en az kozmetik peeling ürünlerininki kadar güzel olacaktır. Zaten doğrusunu söylemek gerekirse, bütün o kimyasal kozmetikler bizleri güzelleştirmenin yanı sıra, hücrelerimizde bozulmalara sebep olan pek çok kimyasal toplanmasına ve cildin erken yaşlanmasına sebep oluyor. Mesela benim ergenlikte kullandığım ismini vermek istemediğim bir markanın sivilce kremlerinden dolayı yüzümde ufak çöküklükler ve delikler oluştu, sadece dikkatli bakıldığı takdirde görünmesine rağmen somut bir örnek olarak verilebilir. Kendinize uygun yağları ve karışımları deneme yanılma yoluyla öğrenebilirsiniz, aktarlarda pek çok değişik ürün bulunuyor, ben şahsen kendi kendime karışım yapma taraftarıyım; ama araştırmak önemli. Bazı yağların, bazı bünyelerde tüy köklerini beslemesi de mümkün olabilir. O insanların yağ yerine kullanabilecekleri başka bir yöntem biliyorum. Eğer ki bir yarım çay bardağı temiz suyun içine 6-7 tane ayva çekirdeği atıp, buzdolabında üzeri kapalı bir şekilde bekletirseniz, bir kaç güne jel kıvamında bir bazınız olur ve bu jel aynı zamanda hücre yenilenmesine katkıda bulunmaktadır.
Dişlerimizi fırçalamak için;
Uzun zamandır kendi diş macunumu yapma fikrim vardı, daha önceki bir haberimizde de bunu yapmış Amerikalı genç bir kadından bahsetmiştik. Henüz yapmadım; ama benden önce denemek isteyenler için sizlere tarif verebilirim.
1- Bir bardağın üçte ikisine karbonat koyun.
2- 4 çay kaşığı kadar deniz tuzu ilave edin.
3- Nane, kekik veya başka türden anti bakteriyel yağlardan on damla ekleyin.
4- İyice karıştırıp, kapalı bir kapta saklayın.
Bunları artık deneye deneye, araştıra araştıra bulup formüller geliştirmek mümkün olacaktır. Karbonat dişleri beyazlatır; fakat onun da zararları ve yararları tam olarak onaylanmış değildir. Şahsi fikrim hazır kozmetiklerin de en az doğal türevleri kadar zararlı olduğu ve para kazanmak için firmaların bizlere pek çok şeyi sağlıksız da olsa cilalayıp sunduğu olduğu için, ben bu riski göze almaktan sıkıntı duymam; ama tabi ki karar sizlerin olacaktır. Her şeyin yapay, her şeyin kimyasal olmaya başladığı dünyamızda buna ne kadar az katkıda bulunursak, kendi vicdanımız o kadar rahat olacaktır. Sizler başka yerden kısarsınız, ben başka yerden, böyle bir dünyada her hareketimizi doğaya uydurmak çok zor olsa da bir ucundan mercanlara, diğer ucundan balıklara biraz yardım edeceğiz. Küçük değişiklikler, büyük farklar yaratır, yeter ki küçümsemeyelim.
Kaynaklar: Ncbi, Huffington Post, National Geographic
Başlık Görseli: Deviantart