Dünyadaki tüketim yükselişi ekonomik büyümeye neden oluyor. Peki, bu aşırı tüketim yaratıcılığın büyümesine de yardımcı oluyor mu? Yokluk bizi yaratıcı mı yapıyor?
Oxford Journals’ta yayınlanan yeni bir araştırmaya göre cevap hayır! Araştırmaya göre yeni ürünler edinmeyi bıraktığımızda üretmek için yeni yollar bulmaya çalışıyoruz. Bir başka deyişle hazır olanı tükettiğimizde yaratıcılığımızı da tüketmiş oluyoruz.
Yaratıcı olmak için ise herhangi bir yeteneğe gerek yok. Bu sonuç gösteriyor ki, biz de dedelerimiz ve büyükannelerimiz gibi “yaratmak ve tamir etmek“ zihniyeti ile kavanozdan bardak yapabiliriz.
Sonuçlar sezgisel mantığı gösteriyor. Hazır olarak bize sunulanı kullandığımızda, insan aklı düşünmeye ihtiyaç duymuyor. Fakat kısıtlı imkânlar içinde olduğumuzda beynimiz daha farklı çalışmaya başlıyor. Olayları daha farklı algılıyor, çözüm yolları bulmaya çalışıyor.
Bu araştırmaya öteki yönünden bakacak olursak, seri üretim maddi eşyalara yönlendirirken, zihinsel ve ruhsal gelişimi de kısıtlıyor. Tabii ki sadece kaynaklar kısıtlı olunca yaratıcı düşünmeye başlamıyoruz. Bu sadece kısıtlı imkanlara karşı meydan okuma yöntemimiz diyebiliriz.
Kaynak: Fast Co.EXIST