Ülkemizdeki bir kent daha, film festivaline kavuştu. Bu yıl ilki düzenlenen Trabzon Uluslararası Film Festivali, 16-26 Ağustos 2017 tarihleri arasında gerçekleşti. Festival, İstanbul Trabzon Federasyonu (İTF) ve Anadolu Eğitim Kültür ve İrfan Derneği (ANADER) işbirliğiyle ve Trabzon Valiliği tarafından desteklenerek düzenlendi.
Ben de festivali 21-26 Ağustos tarihleri arasında mekânında takip eden sinema yazarları arasındaydım. Öncelikle nazik davetleri ile beni bir hafta Trabzon’da konaklatan festival ekibine çok teşekkür ediyorum. Bir yandan festivali takip ederken, bir yandan da yıllar önce bebekken yaşadığım ama hakkında hiçbir şey bilmediğim Trabzon’u gezip görmek çok güzeldi. Ayasofya Müzesi, Atatürk Köşkü, Kadınlar Pazarı, Trabzon Müzeleri, Uzun Sokak, Arsin; yöresel lezzetleri Kuymak ve Kaygana… daha birçok güzel şey öğrenmek güzeldi. Trabzon’un yemyeşil doğasında her şeyi tadımlamak çok güzeldi.
Festivale gelecek olursak; çok konuşuldu, arkasından birçok kişi iyi-kötü şeyler söyledi. Ama kısacası, her hale tanık olabileceğimiz bir festival süreci yaşadık. Bir kere büyük çapta bir organizasyon düzenlemek zor ve riskli bir iştir, hele ilk ilk defa yapıp, elinizi taşın altına koyuyorsanız.
Bir kere film festivali olmayan kente festival düzenleme fikri çok muhteşem. Halkı, sinemayla ve basın ile sinema emekçileriyle buluşturmak çok güzel. Trabzon gibi adı sıkça kültürüyle duyulan bir şehre, film festivali yapma hazırlığı bile çok önemli. Bu yıl ilki olmasına rağmen güzel organize edilmiş de diyebileceğimiz, olmamış da diyebileceğimiz birçok şey mevcut. Ben yazım boyunca tarafsız bir bakış açısı ile her türlü fikri sunmaya çalıştım. Güzel olanı tebrik etmek, kötü olanı da daha iyisi olması için desteklemek çok önemli.
Festival ekibinin, gelecek yıllarda da festivali yapmak ve ileriye götürmek fikirleri var ise, bence dikkat etmesi gereken fazlaca unsur var. Bu sene yurtiçi ve yurtdışındaki bütün film festivalleri kesinlikle takip edilmeli, edilmeli ki eksiklikler görülsün ve önlem alınsın. Bir festival ödül töreni akşamıyla sona ermez, ertesi gün halkın festival görüşleri, konukların görüşleri ve evlerine sağ salim varıp varmadıklarının da teyidinin yapılması önemli.
Gelen konuklara festival kimliği ile içinde festival için hazırlanan katalog, eşantiyon ve gerekli eşyaların bulunacağı bir festival çantası da yapılması, gelen insanı da mutlu eder. Festivalin gösterim programı ise gerçekten karışık hazırlanmıştı. Bir gösterim çizelgesi maalesef yoktu. Sadece festival kapsamında yer alan filmler hakkında bilgi ve altlarında gösterim yerleri ve tarihleri yer alan küçük bir kitapçık vardı. Bu kitapçık da güzel hazırlanmış, ama maalesef takip edenin kafasını karıştırmamak adına çizelge şart durumda. Festivale daha çok sinema yazarının davet edilmesi de çok önemli. Bunlar küçük detaylar olsa da, dikkat edilmesi bence önemli.
Bir kere Trabzon’un çeşitli alanlarına Açıkhava sineması kurulması çok ama çok güzel bir düşünce olmuş. Halkın bu Açıkhava sinemasına gösterdiği yoğun ilgi de cabası. Ama halk, keşke bu ilgiyi festivalin yarışma filmlerinin gösterildiği sinema salonlarına da fazlaca gösterebilseydi. O sinema salonlarında biz konuklar olarak daha kalabalıktık. Festival bu konuda şehrin birçok yerinde duyuruda bulunmuş, ama halk gelecek yıllarda ilgiyi biraz daha artırabilirse daha şahane görüntüler ortaya çıkabilir. Bu konuda festivalin de halkın da çabası önemli. Gelecek yıllarda tarihler biraz daha üniversitelerin açık olduğu tarihe denk gelirse, öğrencilerin de ilgisini kazanabilecek bir hale gelebilir festival.
Yarışma filmlerinin ekiplerinden gelen insanların bir ikiyi geçmesi, çok güzeldi. Yönetmen ve oyuncuların da festivale gelip film gösterimi sonrası konuşması iyi ki planlanmış. Hele ki gösterimler öncesi gala planlaması güzel fikir. Ama bazı filmler için söyleşi planlaması sıkıntılı geçti, her galada en azından bir festival temsilcisinin bulunması çok daha güzel görünebilirdi. En çok hoşuma giden şey ise; “Kalandar Soğuğu” filminin gördüğü ilgi oldu.2015 yılında Tokyo’daki dünya prömiyeri ile festival süreci başlayan, hatta televizyonda gösterilen filme, kendi memleketinde gösterilen yoğun ilgi muhteşemdi. Ayrıca yurtiçi ve yurtdışından bir çok ismin de festivale gelmesi çok güzel. Özellikle İran sinemasının tanınan ismi Afsaneh Pakroo’yu görmek çok güzeldi.
Festivalde Ulusal seçkiye gösterilen ilginin yanında Uluslararası seçiye gösterilen ilgi de beni şaşırttı. Kartal Avcısı’nın Kızı, Red Garden ve Lesson gibi farklı kültürlerden gelen filmler izleyenlerde farklı başık açıları yaratan ve keyif veren yapılar olarak akılda kaldı. Rüya, Kalandar Soğuğu, Genç Pehlivanlar ve Mavi Bisiklet gibi daha önceki festivallerde gördüğümüz filmleri buradaki izleyiciyle buluşturma fikri çok güzel. Son Kuşlar, Kasap Havası, Mor Ufuklar, Bütün Saadetler Mümkündür, Bulutların Ardında ve Aşık gibi belirli bir teması ve doğası olan yapılarımız da bu seçkiye yakıştı. Ödül töreninde ise başarılı filmlerin ödüllendirilmesi, sinemamız adına daha başka sevindirici bir hadise. Jüri tarafından adaletli sonuçlandırma, sinemacılara yeni filmleri için ayrı destek yüklemiş oldu.
Sonuç olarak keyif aldığımız zamanları düşünerek bu festivali hatırlamak çok daha güzel olacaktır. Çok değerli ve hayatım boyunca muhabbet edebileceğim insanlarla tanıştım. Ve, bizimle festival boyunca her gün ilgilenen, koşturan ve rahatımızı düşünen sevgili Zeynep Aydın’a; desteğini hep hissettiren ve festival sonrası durumumla ilgilenen sevgili Sera Akça’ya ve ulaşım, konaklama konusunda yardımcı olan sevgili Erdem Pişkin’e ayrıca teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Daha da büyük, daha çok kalabalık, daha başarılı ve dinamik bir 2. Trabzon Uluslararası Film Festivali’ni görebilmek dileğiyle…
Takip edilen filmler
LESSON / 2015 – Azerbaycan / Yönetmen: Rafig ALIYEV, Javid TEVEKKUL
2015 yılı Azerbaycan yapımı “Lesson” ilkokul yıllarında gençlerin arasında, okulda sıkça rastladığımız dışlanma hikayesine odaklanıyor. Yapım, başka bir ülkenin yapımı da olsa, bizleri ilkokul yıllarına götürmeyi başarıyor. Müzikal tadındaki finaliyle ve çocuk oyuncuların performansıyla Lesson’u izlerken eğlenmemek mümkün değil.
SON KUŞLAR / 2016 / Yönetmen: Bedir AFŞİN
Üç kısa filmi ve bir belgeseliyle sinemaseverlerin tanıdığı yönetmen Bedir Afşin’in ilk uzun metrajlı filmi Son Kuşlar, festival filmleri arasında yer aldı. Son Kuşlar; şehir hayatından bunalan Bekir’in ailesinin yanına memleketine tatile geldikten sonra, av mevsimi olmadığı bir vakitte av yapıp daha sonra bunlardan gelen uğursuzluklara inanan köylüler arasındaki çatışmasını merkezine alıyor. Görüntü yönetmenliğindeki başarısı göze çarpan yapım, başarılı senaryosuyla da farkını belli ediyor. Fatma Öney’in muhteşem oyunculuk performansı, filmin belirgin noktalarından bir tanesi. Filmde yer alan gerilim, dram, aksiyon ve komedi sahneleri de izleyenlerde güzel anlar bırakıyor.
KASAP HAVASI / 2015 / Yönetmen: Çiğdem SEZGİN
Çiğdem Sezgin’in yurtiçi ve yurtdışı birçok festivali dolaşan filmi Kasap Havası’nı nihayet izleyebilme şansı buldum. Şenay Gürler ve İnanç Konukçu başta olmak üzere bütün oyuncuların başarılı performansları, filmi kurtarır nitelikte. Hikayede yaratılan başarılı çatışmalar, senaryoya hafif aksaklıklarla dökülmüş durumda. Sıkıntılar kendini yer yer gösterdiğinden dolayı, film için oyuncu performansı filmi diyebiliriz.
MOR UFUKLAR / 2017 / Yönetmen: Olgun ÖZDEMİR
Daha önce belgeselleri ile Vicdan Ağacı ve Nene Hatun filmleriyle tanıdığımız Olgun Özdemir’in Mor Ufuklar’ı, görücüye çıktı. Mor Ufuklar’da ülkelerindeki iç savaştan kaçan Suriyeli mültecilerin yaşadıklarını, hayatta kalmayı başaran fakat ailesini arayan baş karakterimiz Meryem’in gözünden bir hikâye izliyoruz. Başarılı senaryosuyla meramını doğru şekilde anlatan filmin akıllı ilerleyen bir senaryosu var. Zeynep Sevi Yılmaz’ın inandırıcı performansı filmde adeta parıldıyor. Adem Yılmaz ve Ece Özdikici de başarılı performanslara sahip. Filmde fazla müzik ve fazla ağırlık yapan sahneler yer almakta. Onlardan kurtulduğunda film, başarılı bir yolda ilerleyen durumda.
BÜTÜN SAADETLER MÜMKÜNDÜR / 2017 / Yönetmen: Selman KILIÇASLAN
36. İstanbul Film Festivali’nde de gördüğümüz, Selman Kılıçaslan’ın ilk uzun metrajlı filmi “Bütün Saadetler Mümkündür” ü de Trabzon’da izleme şansı buldum. Film, Kılıçaslan’ın kuzeni Ali ile lise yıllarına dayanan hatıralarından esinlenirken, aşk hikâyesi ile başlayan ama esasında bir maneviyata doğru ilerleyen bir hikayeyi ele alıyor. Öncelikle bu filmi Trabzon’da izleyebildiğim için çok mutluyum. Filmin o kadar akıcı ve başarılı bir senaryosu var ki, senaryosu için bile sadece değer verebilirsiniz filme. Belki filmi izlemesi ağır gelebilir, belki birazcık süresi de uzun olabilir. Ama Kemal Uçar’ın oyunculuk performansının dramada, bu filmle birlikte yükseklere çıktığını söyleyebiliriz.
BULUTLARIN ARDINDA / 2017 / Yönetmen: Kaan Atilla TAŞKIN
Birçok kısa filmi bulunan Trabzon’lu yönetmen Kaan Atilla Taşkın, ilk uzun metrajlı filmiyle yurtdışının ardından ilk kez kendi ülkesinde ve kendi memleketi Trabzon’da izlendi. Bulutların Ardında, Karadeniz’in yaylalarında doğayla iç içe geçen bir çocukluk aşkı hikâyesi anlatıyor.
Küçük bütçelerle, desteksiz, ailesi ve arkadaşlarıyla bu filmi çeken Taşkın’ı sinemaya bu kadar aşık ve bağlı olduğu için yürekten kutlamak gerek. Taşkın’ın bu filmde anlatmak istediği bir hikaye var ve Takın bunu başarılı şekilde anlatmayı başarıyor. Filmin büyük kahramanı Emre, hakikatten değme oyunculara taş çıkartan cinsten karakterini canlandırıyor, keza Aleyna da öyle. Kardeşleri ile kısa filmlerde de çalışan Taşkın, onları o kadar güzel eğitmiş ki, performanslar filmde hiçbir şekilde sırıtmaya neden olmamış. Belki filmin senaryosunda bazı aksamalar var, belki tek müzik olması biraz boğuyor olabilir, belki renkler tam istenilen şekilde olmamış olabilir. Ama bu filmde o kadar güzel cümleler ve o kadar büyük emekler var ki, bunları yabana atmamak lazım.
AŞIK / 2016 / Yönetmen: Bilal BABAOĞLU
Usta şair Aşık Veysel’in hayatından bir kesiti anlatan “Aşık” filmini de vizyona takip edememiştim. Trabzon vesilesiyle bu filmi de izleme şansı buldum. Bir çok dizinin senaryosunda kalemi bulunan Bilal Babaoğlu’nun ilk uzun metrajlı filmi olan “Aşık” ın çok bilinmeyen hikayesine tanık oluyoruz. Aynı köyde aşık olduğu Esma ile hikayesi o kadar narin, o kadar samimi anlatılmış ki, çok keyif alarak istedim. Ta ki bu büyü bozulup Esma kaçana kadar. Aşık Veysel’in deyişleri o kadar güzel serpiştirilmiş ki filmde, sanki biraz daha türküleri filmde olsaydı demeden edemedim içimden. Filmdeki mağara sahneleri de güzel bir sinematografik hava katmış durumda filme. Babaoğlu, Aşık Veysel’in hayatından bu bölümünü ya başarıyla araştırmış ya da çok başarılı kalemiyle güzel bir şekilde resmetmiş. Çünkü hikaye gerçekçi ve filme de çok yakışmış durumda. Veysel’i canlandıran Emirhan Kartal’ın ilse oyuncu değil sanatçı olduğunu öğrendiğimde de çok şaşırdım. Kartal’ın sesi de çok başarılı, ayrıca Veysel’i de layıkıyla canlandırıyor. No name bir isimle çalışmak, iyi bir fikir olmuş.
Festival hakkında neler söylediler?
En İyi Kadın Oyuncu ödülünü alan “Mor Ufuklar” filminin başrol oyuncusu Zeynep Sevi Yılmaz: “Bir oyuncu olarak ilk uzun metraj filmimle bir festivalde ödül almış olmak gerçekten çok güzel bir hatıra ve mutluluk verici. Uluslararası festival yapmak elbette çok zahmetli bir süreç, Trabzon’da böyle bir atılım yapılmasının sinema sektörü için önemli olduğunu düşünüyorum. Umarım festivaller çoğalır ve yeni yönetmenler yeni oyuncularla seyircileri buluşturur.”
Ödül alan “Bulutların Ardında” filminin yönetmeni Kaan Atilla Taşkın: “Festivalde çok değerli arkadaşlarımız oldu. Festivali düzenleyenlerin emeğine sağlık. Böyle zor bir işi yapmak cesaret ister. Emek verenleri gönülden kutluyorum.”
En İyi film ödülünü alan “Kalandar Soğuğu” filminin başrol oyuncusu Haydar Şişman: “Uluslararası bir festival yapmak çok zor bir iş, hele ki daha önce deneyiminiz yoksa. Festival, sadece jüri ve festivalin başındaki kişilerle yürümez. O festivalin düzenlendiği kentin halkı ve misafirlerinin de desteği çok önemli. Bu da festivali düzenleyenleri motive der ve bir sonraki sene daha da iyisi ortaya çıkar.”
Ödül alan “Aşık” filminin yönetmeni Bilal Babaoğlu: “Sanat organizasyonu olarak yetersiz kalan bir festivaldi. Bu yıl ilki olmasına rağmen, daha tecrübeli ve profesyonel festival organizatörleri tarafından yapılmalıydı. Sinemacıya, festivalciye daha kıymet verilen bir festival süreci geçirmeyi isterdim. Sinemacı ile Trabzonlu izleyiciyi buluşturma sağlanamadı. Dilerim ki, ikincisi ve sonrasında bu eksiklikler giderilir. Buna rağmen ödül töreninde, jürinin değerlendirmesini hakkaniyetli buluyorum. Aşık filmimle aldığımız ödüller için de mutluyum tabii ki.”
Ödül alan “Mor Ufuklar” filminin yönetmeni Olgun Özdemir: “Aldığımız ödüller için çok mutluyuz. Henüz yeni doğmuş bir festival olarak, işinin ehli iyi bir ajansla çalıştıklarında, bol sinema eleştirmeni davet ederek, Yeşilçam’ın duayenleri ile sinemanın yeni neslini hep iç içe tutarak, daha ses getirecek ve uzun soluklu bir festival olacağını düşünüyorum, hayli ümitliyim. En önemlisi halk, festivallerde mutlaka Yeşilçam’ı görmek istiyor. Bunu Adana ve Antalya’daki halktan da defalarca işitmiştim. Yeşilcam bizim temelimiz ve çıkış noktamız.
Ağustos sıcağında açık hava gösterimleri halk tarafından teveccüh görsede kapalı alan gösterimleri diğer festivallerde olduğu gibi maalesef istenilen düzeyde olmadı. Ama bundan sonra, iyi bir programlama ile Türkiye’nin önemli festivallerinden biri olacağına inanıyorum.
Ve son olarak ben festivallerde bizzat sektörde yönetmenlik yapan biri olarak hayli başarılı bulduğum ve zevkle takip ettiğim sinefilleri de görmek istiyorum. Bu sadece benim değil diğer meslektaşlarımında isteği.”