Berlin’deki Palais Populaire’de (Unter den Linden 5) açılan yeni ve ücretsiz sergi hippi hareketine odaklanıyor. San Francisco Güzel Sanatlar Müzesi’nden Jill D’Alessandro ve Colleen Terry’nin küratörlüğündeki sergi ağırlıkla dönemin albüm kapak sanatı, modaları ve müziği üzerinde yoğunlaşıyor. Ayrıca dönemin fotoğrafları, psikedelik sanat örnekleri de görülebiliyor. 1967’de yüzbinlerce gencin San Francisco’ya akın etmesi, Vietnam Savaşı protestoları, Batı dışı kültürlere duyulan ilgi, Beat yazarları, Art Nouveau’nun sürrealizm, Pop ve Op sanatıyla birleştiği posterler bu sergide görebileceğiniz ve hakkında bilgi edinebileceğiniz konulardan. Kitap ve plakların grafik tasarımları, konser flyer’ları dönemin kendine has psikedelik özelliklerini ortaya koyuyor.
Bugün de 1967’de olduğu gibi gençler şiddetsizlik, sosyal adalet, doğanın korunması, cinsiyetler arası eşitlik, eşcinsellerin sosyal durumu, insan hakları ve kamusal protestolar konularında oldukça duyarlılar. Toplumsal mücadelelerin nereden nereye geldiği konusunda düşününce bugün tartışılan tüm bu konuların 60’larda doruğa çıktığını görmek mümkün. Serginin neredeyse tamamen Amerika’da gerçekleşen gelişmelere yer vermesi(tabii dünya ölçeğinde bir kriz yaratan Vietnam savaşı emperyalizm tartışmalarının da yükselmesini sağlamıştı) dünyanın diğer bölgelerinde hippi hareketinden etkilenen gençlerin varlığı gerçeğini değiştirmiyor.
Türkiye’de de 60’lı, 70’li yıllarda gençliklerini yaşayanlar mutlaka bu isyankar gençlik akımından etkilenmişlerdir. Daha sonraki kuşaklar da aynı ölçüde olmasa da bu kuşağa en azından bir dönem sempati beslemişlerdir diye düşünüyorum.
Siyasi olarak üçüncü dünyacılık, anti emperyalizm ve anti sömürgecilik hareketleriyle de bir nebze de olsa bağ kurulabildiğini söylemek mümkün. Batı’da ve Türkiye’nin ‘yüzü Batı’ya dönük kesimleri’nden gençler bir arayış içerisindeydiler ve Doğu’ya(Nepal gibi yerlere) giderek dünyanın sadece Batı’dan ibaret olmadığını görme şansını yakaladılar. Bu seyahatler bir kimlik arayışının sonucuydu. Elbette Türkiye’de bu gibi seyahatleri gerçekleştirmek(maddi bakımlardan ve hayatın getirdiği yükümlülükler göz önüne alındığında) o kadar da olası değildi. Türkiye’de hippi fenomeninin sol tarafından ciddiye alındığını söylemek güç sanırım. Marksist teori ve genel olarak sol literatüre ne kadar hakim olduklarını bilmek tabii bugün pek de mümkün değil. Hippilerin dünya genelinde ağırlıkla burjuva sınıfından gelen insanlar olduklarını göz önüne alırsak Marksizm’e mesafeli yaklaşmalarını anlayışla karşılamak gerekir. Hippilerin bütünsel bir siyasi görüşe sahip olduğunu söylemek pek de doğru olmayacaktır.
Amerika’da olan da Steve Jobs örneğindeki gibi bu kuşağın daha sonraki(80’lerde) girişimci kuşağını oluşturması oldu. 1968’de Amerika’da Whole Earth Catalog yayınlanır. Kendin yap kültürünün başlangıcı olan bu katalog Steve Jobs’un çok etkilendiği kitaplardan biridir. ‘Stay Hungry, Stay Foolish’ mottosu buradan doğar.
San Francisco psikedelik rock’un doğum yeri kabul edilir. Folk müziğinin free caz, blues ve elektronik efektlerle birleştiği bu müzik oldukça deneyseldir. Grateful Dead, Jefferson Airplane gibi gruplar bu alanda öncü kabul edilirler.
Sergi 28 Ekim’e kadar sürecek. Sergi kapsamında ilginç konuşmalar da yapılıyor. Mesela 5 Eylül saat 7’de Amerikalı romancı T.C Boyle’un ‘Outside Looking In-From Timothy Leary to Today’ kitabı ile ilgili bir konuşma var. Moderatör Thomas Böhm kitabın İsviçreli yayıncısı Roger Liggenstorfer ile Leary hakkında konuşacak. Katılım 9 euro.
22 Ağustos akşam 7’deki konuşmada ise Berlin merkezli Uslar&Rai kitabevi 60’lar sonu Amerika’sı üzerine yoğunlaşan eski ve yeni kitaplara yer veriyor. Katılım yine 9 euro.
18 Temmuz saat 7’de de sanat tarihçisi Oliver Zybok Beat kuşağının görsel sanatlar üzerindeki etkisi üzerine konuşacak. Konuşmaya yazar Jamila Tressel de katılıyor. Tartışma sanat ve edebiyatın sosyal ve toplumsal değişimde oynadığı rol, doğa ve iklim koruması üzerine olacak. Fiyatı yine 9 euro.
Kitap konuşmaları dışında her çarşamba müzenin önünde 4-6 arası sokak sanatçıları müzik yapıyor olacaklar.
Bir diğer enteresan ve pahalı etkinlik ‘Zen ve Yemek’ konusunda gerçekleşiyor. 13 Ekim 11-14 arası yapılacak etkinlikte meditasyon sonrası Zen felsefesinde keşişlerin yemek tarzı olan oryoki hakkında konuşulacak. 35 euroluk fiyat meditasyon, sergi, yemek ve çayı içeriyor. Bir hafta önceden kayıt yaptırılması tavsiye ediliyor. Yolu bu yaz Berlin’e düşecekler bu ücretsiz sergiyi kaçırmasınlar.