Belli bir noktaya geldikten sonra, yeni şeyler arıyoruz devam edebilmek için. Bu bazılarımız için daha çabuk çabuk bazılarımız için daha uzun vadede olabiliyor ya da hayatın farklı alanlarında farklı arayış ve meraklarla da bağlantılı olabiliyor.
Trajal Harrell’in “In the Mood of Frankie” performansı da bu arayışla ilgili bir iş. Bildiği, tanıdık olanla bilmediği alanlar arasında bir geçiş.
Tanıdık bir şekilde Trajal Harrell’in modaya ilgisi ve modayla ilişkisiyle bağlantılı olarak alanda bir podyumla karşılaşıyor ve etrafına oturuyoruz. Moda şovunda gibi podyumun etrafına, avant-garde bir dans gösterisindeki gibi yere (veya ayakta izleyenler). Harrell ile beraber dansçılar Thibault Lac ve Ondrej Vidlar da yer alıyor performansta. Podyum doğu ve oryantal esinlerle tasarlanmış; mermer görünümlü (hamam), gümüş varaklı kurdelalar, uzun boncuklu tesbih, askılar, küçük halı ve kilim parçalarının birbirine eklenmiş haliyle. En ve tek güzeli belki ufacık kırmızı japon balıklarının olduğu havuzcuk.
Performans boyunca dansçılar hep parmak uçlarında yürüyor veya dans ediyorlar. Topuklu ayakkabı ve podyumda yürüyen bir model imajıyla. Üzerlerindeki ana giysi şort, eşofman ve çamaşır suyu lekeli tişörtler. Bunların üstüne çeşitli kumaş parçalarını taşıyarak, bellerine bağlayarak, ellerinde tutarak podyumda bir taraftan bir tarafa geçişlerini yapıyorlar. Kumaşlar çiçekli, parlak, farklı doku, çeşit ve boyutlarda. Bir süre anlam veremediğimi itiraf etmeliyim. Kumaşlardan ziyade dansçıların parmak ucunda olmaları ve sürekli akışkan, kıvrak ve erotik feminen bir ifadeyle ettikleri dans ve mimikler daha çok gözüme çarpıyor. Latin ve oryantal danslardan esintiler görüyorum. Ancak daha çok kadın rollerinin adımları.
Performansı görme motivasyonum Harrell’in Butoh dansıyla ilgilenmeye başlamasına dayanıyor. Dolayısıyla beklentim bu ifade şeklini arıyor. Ancak bunun sadece dekor olarak kullanılmış olduğunu düşünüyorum.
Dansçıların sadece feminen bir imajla dışarıya bir şeyler sunma hali (kumaş parçaları, etek veya elbise gibi parçalar, ibrik, minik havuza dökülen su), danslarının erotik dışavurumu ve bunun daha çok birilerini eğlendirmek amacı güttüğünü hissettirmesi açıkçası aşağılayıcı bir his uyandırıyor bende. Hem doğunun hem kadının aşağılanması veya dışarıdan yüzeysel bir bakış açısının yansıması. Hele bir kaç ağlama noktası var ki açıkçası “n’olur bunu yapma” diyorum. Daha bir saat önce aynı gösteri yapıldı, biz aynı gün gerçekleşen ikinci gösteriyi izleyenleriz. Ve ağlamak, sadece ühü ühü seslerini çıkarıp yüz ifadesi takınmak suretiyle gösteriliyor.
Bu noktada danstan çıkıp oyunculuğa geçiş yapıldığı ve bunun bu profesyonelliğe rağmen bu kadar amatörce ortaya koyulması hayalkırıklığı yaşatıyor. Amatörlükten kastım deneyimsizlik veya denemeye açık olmak değil, açık açık rol yapmak. Butoh dansının ortaya çıkışı tamamen doğallık ve kişinin özüyle ilişkili halleri ortaya koyabilmesine dayanırken alenen rol yapmanın yine çeşitli kültür ve öğretilere saygısızlık mahiyetinde olduğuna inanıyorum.
Tüm bu ikilemler bir yerde yerleşik olmakla turist olmak deneyimin farkı gibi. Yerleşik olmak o coğrafyanın bürokrasisi, ev sahibi, kiracısı, kuralları, insanları, kültürün sorunlarıyla yüzleşmeyi de barındırırken turistken ağırlıklı iyi vakit geçirmektir deneyim. Bu deneyim içinde o coğrafya size hizmet eder, yaşarken artık içiçesinizdir. Yaptığı işlerle Harrell’in ne kadar yenilikçi ve dansa katkı sağlayan bir sanatçı olduğu inkar edilemez ancak yine de Butoh deneyiminin henüz turistik bir yerde durduğunu düşünüyorum.
‘In the Mood for Frankie’ Almanya Prömiyeri, HAU Hebbel am Ufer, Berlin, Mart 2018
Fotoğraflar: Mona Bismarck American Center, Dancetog-Carole Edrich Dance, Spike Art Magazine