Büyük Ev Abluka’danın sosyal medyada son ve ilk klip diye paylaştığı “Hepsine Ne Fena,” üstüne bir iki şey söylemek için belki de en uygun zaman. Ne de olsa klip, bir kara tahta önünde açılıyor.
Klipte grubun solisti Bartu Küçükçağlayan’ın yüzünü görüyoruz. Bu da grubun bir klip çekmesi kadar farklı bir gelişme. Bartu Küçükçağlayan daha önceki kendisi klip olarak düşünülebilecek kayıtlarında müziklerinin duygu/düşün evrenine benzer bir hal içinde yüzünü şapkasının arkasında bırakırdı. Oysa “Hepsine Ne Fena”da hem daha canlı hem de hareketli bir imge var.
Bu canlılık kara tahtanın önünde başlıyor. Karşımızda bir öğretmen mi var? Galiba öyle ama bu öğretmen aslında hep asi ruhlu bir öğrenci olarak kalabilecekken kendini sanki birden tahtanın önünde bulmuş. Bu bir öğretmense klipteki rolünde belki de bize doğruluğundan emin olduğu bir şeyi gösteriyor olabilir: Dans edin, dans, dans, dans…
Altı Çizili Olan Sözcük
Klibin ilk kısmı boyunca mekan içinde dans ederek gezecek olan Bartu Küçükçağlaya’nın, ikinci durağı yine bir tahta önüdür. Bu sefer, bir sözcüğün altını çizer.
Kandırıyorum.
Aslında sanatın özü de kabaca bir kandırmadır. Yaratılan bir illüzyon vardır. Ve bu illüzyona önce kendisi ikna olan birey elbette herkesi bu illüzyonun içine çekiyordur. Yani kandırıyordur.
İzleyici de bu kandırmaya uyarak mekanın içinde şarkı söyleyerek dans eden Bartu Küçükçağlayan’ı izlemeye devam eder. O da nesi? Nefeste bir mavilik.
Mavi, Büyük Ev Abluka’danın tanımlanması zor müziklerine uygun bir renktir. Ne de olsa özgürlüğü çağrıştırır. Bu nefesle söylenen müzik dinleyenine sınırlarıyla gelmez.
Buradan bakıldığında klibin bohem, terkedilmiş atmosferindeki ortam renklerini de genel haleti ruhiyeden okumak mümkündür. Bartu Küçükçağalayan’ın kolundaki saatse sarıdır. Tıpkı sarı renk gibi saatin de alengirli bir yapısı vardır. Sonuçta bir dizi tiktakla gerçekliğe bağlayan ölçü birimidir. Geçiciliğiyle beyhudeliği işaret ederken, çabanın ölçütü olarak da zincirin bir parçasını gösterir.
Peki cebinde taşıdığı mavi yazmaya ne demeli! Üstüne serbest çağrışım yapılabilecek bu aksesuar, Bartu Küçükçağlayan’ın dansını ve hareketlerini destekleyen bir enstrüman olarak klibi süsler. Hiçbir anlamı olmayabileceği gibi lirik bir temsili de olabilir. Ne de olsa grubun adı bile Turgut Uyar’ın Büyük Ev Ablukada şiirinden gelmektedir.
Klibin 56. saniyesinde görülen ve yanından geçilecek duvarda:
“Bir şeyi içten geldiği gibi ve hiçbir beklentiye kapılmadan yaparsanız onu kimsenin takdir etmesini, yermesini hatta kabul edip etmemesini bile umursamazsınız.” yazar. Belki bu yazıdan alınan güçle belki de edebiyatla kurdukları ilişkinin bir yansıması olarak ya da hiçbir anlam ifade etmeyerek mekanda gidilebilecek yerlerden biri olduğundan klibin kahramanı tuvalete gider. Bu sahneyi, Yusuf Atılgan’ın Aylak Adamı’ında, roman kahramanlarının hiç tuvalete gitmemesine serzeniş etmesi ve sonra aynı romanda kahramanı Bay C.’yi tuvalete yollamasına benzeterek izlemeyi tercih ederim. Orada burnuna pis kokular gelen Bartu Küçükçağlayan’ın, elini yüzünü yıkayıp açılması gerekir. Bu esnada şarkı tekrarlar: Kandırıyorum. Bir bakılır. Pisuvarların orada yüzünü yıkamadan önce olmayan biri yüzünü yıkadıktan sonra artık oradadır.
Klibin kahramanı ve onu takip eden kamera en kalabalık sahneye ilerler. Hemen hepsi kadın olan dans edenlerin arasından geçer. Bu anların kimileri için bir damla su bulunmayan bir çölde vahaya uyanmak gibi bir hal olabileceği klibinin kahramanın mimiklerinden okunur.
Tüm Bunlar Olurken Büyük Ev Ablukada ‘nın Gitaristi
Grubun solistti, klibin kahramanı Bartu Küçükçağlayan dans ederek binada dolaşırken birçok yerde kadraja bir başkası da girer.. Ve gitarist, klibin neresinde görünürse görünsün, cool bir havada gitarını çalmaya devam etmektedir.
Çizgi Dünya Geçiş
Dans edip, dolaşan kahramanımız, üst kata çıkıp, bir masaya oturduğunda yüz ifadesinden anlaşılır ki asıl ulaşmak istediği yer burasıdır. Kısacık bir anda sunulan bu net anlatımın kaynağı Bartu Küçükçağlayan’ın aynı zamanda oyuncu olmasından beslenmiş olsa gerek. Ulaşılmak istenen yere varılmasıyla, klibin ara finali de gelmiştir. Gerçek dünyadan animasyon dünyasına geçiş başlar.
Varlığını artık çizgi olarak sürdüren kahramanın bu yeni dünyasında renkler daha canlıdır. Anime Bartu Küçükçağlayan, Alice Harikalar Diyarı kuyusundan düşer gibi renklerin içinden düşer. Kayar ve dans etmeye devam eder. Ta ki bir sahne spotunu temsil eden bir hüzmenin altında bir noktaya dönüşen varlığı kayboluncaya dek.
Kliple ilgilenenler için bir de dipnot vereyim.Yönetmeni Fatih Yılmaz olan klibin kamera arkası röportajına bigumigu.com’dan ulaşalabiliyor.