Yergi ve Bireyler
Yergi… İnsanın kendini geliştirmesi için gerekli olan önemli bir kelimedir. Eleştirin türlerini incelemek istiyorum. Bir seferinde aşkın çatısındaki eklerin birçok şeyi farklılaştırdığından bahsetmiştim. Burada da eleştirinin öznelerdeki farklılaşması üzerinde durmak istiyorum. Kendimi çok fazla eleştiren biriydim. Hatta eleştiriden öte kendini aşağılayan, hor gören biriydim. Bununla yüzleşmeyi başardım. Bu yüzleşme esnasında karşıma çok önemli bir kelime çıktı. Özeleştiri. Kelimenin başındaki öz, onun benliğimizle olan ilişkisini belirtiyor. Eleştirinin kendisi ise onun çok yakın bir akrabasıdır.
İnsanlar, insanları ne de kolay eleştirebiliyorlar. Atıp tutması ne de kolay. Her konuda, siyaset, sanat, spor, özellikle magazin, bilim bilmesek bile, felsefe, günlük gidişat, bugün, dün, yarın, içinde insan faktörünün bulunduğu bütün konularda eleştiriye rastlamak mümkün. Peki, eleştiri bu kadar hayatımızın bir parçası iken onu burada konu ediyor olmam neden? Eleştiri, tek kelimeden oluşan büyük bir dev. Azı kararlı çoğu zararlı. Ne de güzel bir atasözü. Fikirlerim öyle uçucu ki onları bir arada tutmakta zorlanıyorum. Her dala konuyorlar. E kondukları dalda kalmıyorlar.
Gurmelik ve Krallığın Eleştirisi
Yemeklerimi sürekli beğenen birine yemek yapmak istemem. Tadı berbat olsa bile ona güzel diyen biri için kendimi daha güzelini yapmak için motive edemem. Bu öteki kutup için de geçerli. Yemeklerimi sürekli yerden yere vuran birine o gün yemeğin tadı nasıldı diye sormam. Bilirim alacağım cevabı. İkisinin de fikirleri maddeden bağımsızdır. Fakat ‘Bugünkü yemeğin tadı düne göre biraz kötüydü’ diyen birinin cümleleri altın değerindedir. O iyiyi ve kötüyü ayırt edebilecek ve bunu belirtebilecek yetiye sahiptir. Bu cümlesi sizi kırmaz, çünkü bilirsiniz o günkü yemek güzel olmamıştır. Daha çok çabalarsınız yemeği güzel hale getirebilmek için. Kendinizi geliştirmek için ayrı bir motivasyonunuz olur. Yarın yapacağım yemek güzel olmalı. İşte kararında bir eleştirinin gücü buradadır. İnsanları daha iyiyi aramaya iter. Aksayan yönleri gösterir. Düşünsenize kralın yaveri ona sürekli süslü cümlelerle hitap ediyor. Her şeyin en doğrusunu yaptığını, dünyadaki en iyi kralın o olduğunu söyleyip duruyor. Kral da bu sözler karşısında büyüleniyor. Ve yaptığı şeyi aynı şekilde yapmaya devam ediyor. Krallık bu yönetim şekliyle ikinci yılında yerle bir oluyor. Çünkü hiçbir şey yapılması gerektiği gibi yapılmamıştı. Her yanlış kararda ona övgüler yağdıran yaveri yıkılışa ortak olmuştu. Fakat yıkımı onu olumlu eleştirilerle yücelten yaveri getirmemişti. Yıkımı kralın özeleştiri yapamayacak denli körelen zihni getirmişti.
Bahsi açılmışken özeleştiriye de biraz değinmek istiyorum. İnsan için kendi benliğini eleştirmek çok zordur. İnsan biriciktir. Kendi gözündeyse bu biricikliği inanılmaz yüksek bir mertebededir. Benmerkezci düşünce yapıyla doğrulmuştur. Öylesine benmerkezci bir düşüncedir ki bu gözlerimizi kapadığımız zaman dünyanın yok olduğunu bile düşünürüz. Bu çokça çocukluk döneminde var olur. Fakat bu özelliği kontrol altına alırız yaşlandıkça. İnsanların bizden bağımsız da varlığını sürdürebileceklerini anlarız. Her şeyin bize bağlı olmadığını dünyanın bizim etrafımızda 365 gün dönmediğini kavrarız. Bu kavrayış sırasında özümüze yönelik cümleler de sarf ederiz. Hatta onunla küstüğümüz de olur. Özeleştiri yapabilme becerisine sahip oluruz zaman geçtikçe. Herkes sahip olur demiyorum fakat büyük çoğunluğumuz kazanırız bu yetiyi. Zorlu bir süreçtir özeleştiri. Biricik olan benliğimizin hata yaptığını kabul etmek büyük bir erdemdir. Toz konduramayız çoğunlukla bize. Bu yüzden beni eleştirmek çok zordur. En kolayı seni eleştirmektir. Çünkü benliğimizle en alakasız olandır sen. Ve onun çoğul hali siz. Sen ve sizleri eleştirmesi öyle kolaydır ki hiç düşünmeden bile yaparız bunu. Eleştirdiğimiz konu hakkında hiçbir başarıya sahip olmamamıza rağmen yaparız bu eleştiriyi. Eleştiri ne kolaydır. Ben ve bizi eleştirmek ise çok zordur.
Eleştiri ve özeleştiri birbirinin ayrılmaz parçalarıdır. Özeleştiri yapılmadan yapılan eleştirinin geçerliliği her zaman sorgulanmalıdır. İnsanlar kendi kendilerindeki hataları görmeden başkalarında hata aramaktan vazgeçmelidir. Ve bütün bu süreçler kararında olmalıdır. Eleştiriyi içselleştirdiğimiz günlere.