21 yıllık AKP iktidarının bugüne bıraktığı yıkıntılar saymakla bitmeyecek kadar çok. Bu yıkıntılar içerisinde eğitim ve çocuklara dair olanlar ise bir hayli fazla.
21 yılda eğitim konusunda olanlar deyince ilk akla gelen; eğitim bakanlarının her birinin sil baştan eğitim sistemini değiştirmesi. AKP; 21 yılda 7 eğitim bakanı eskitmiş, şu an ise 8. bakan görevde. 8 bakandan yalnızda biri eğitim fakültesi mezunu. 8 bakan içerisinde geri kalanlar ise hukuk, edebiyat, işletme, mühendislik fakülteleri kökenli. Bu alanlarda akademisyenlik yapan ise 3 bakan bulunuyor.
Sistem bile yorgun; 6 kez lise, 3 kez üniversite sınavı değişti
Eğitim resmen AKP elinde oyuncağa çevrilmiş, gelenlerin hiçbiri gideni aratmamış ve yerine bir tur daha değişiklik yapmıştır. Bu değişikliklerden her biri bir öncekini aratır halde, eğitim sisteminin bağlamından kopuk olarak tasarlanmış ve neticesinde hiçbiri doğru bir niteliğe kavuşamamış; olan, bu sistem içinde gel git yapmak zorunda kalan çocuklar, gençler ve kafası karışan velilere olmuştur.
21 yılda eğitimde yaşanan değişiklikler şu şekilde:
Katsayı arttırıldı
AKP’nin daha sonra Ergenekon ve Balyoz operasyonlarıyla tasfiye edeceği devlet içindeki kadrolarla çatışmasında, üniversite giriş sınavındaki katsayı uygulamasının önemli bir yeri oldu. İmam Hatip mezunlarının üniversitelere girebilmesi için verilen kavgada özellikle meslek lisesi öğrencilerinin durumu da kullanılmaya çalışıldı.
AKP iktidarı 2003’te, üniversiteye giriş sınavında katsayıları yeniden düzenledi. Siyasi bir çekişmenin sembolü haline gelen ve üniversite sınavını etkileyen katsayı problemi, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in talimatıyla yapılan değişiklikle daha da büyüdü. Alanından farklı bir bölümü tercih etmek isteyen öğrencilerin önündeki en büyük engel olan katsayı oranları 2003’teki düzenleme ile daha sorunlu hale geldi.
Katsayı uygulaması kaldırıldı
2009’da üniversiteye girişte katsayı kaldırıldı. Ancak çeşitli davalar sonucunda Mart 2010’da katsayı alan dışını seçenler için 0,12; kendi alanlarını seçenler için 0,15 olarak belirlendi. Farklı katsayıların kaldırılması için çalışan YÖK bu sefer bütün mezunların ortaöğrenim başarı puanının 0,15 olarak sabitledi. Bu sefer Danıştay bunun eşitlik ilkesine aykırı olduğunu söyledi ve YÖK yeniden farklı bir katsayı tespit etti; farklı alan seçen adaylarda sonuç 0,13, kendi alanını seçen adaylarda 0,15 katsayısıyla çarpılacaktı. İtirazlar üzerine 2010’da tekrar başlanılan yere dönüldü.
Katsayı uygulaması tekrar kaldırıldı
2011’de YÖK, katsayı uygulamasını tekrar kaldırdı. Katsayı, her aday için 0,12 oldu. Katsayı problemini kökten çözmeye kararlı olan YÖK, çok geçmeden tüm katsayı uygulamalarını kaldırmış oldu.
Müfredat değişti
2004’te pilot uygulama ile başlayan değişiklik, 2005’te tüm okullarda uygulanmaya başladı. Eleştirel düşünme, problem çözme, yaratıcı düşünme gibi beceriler kazandırılması hedeflenen değişiklikte amaç öğrenciyi ezberden kurtarmaktı. Bulunan çözüm, sorunu gidermeye yaramadı. Okuma yazmada fişler, yerini seslere bıraktı.
4+4+4 sistemi geldi
2012’de 4+4+4 olarak bilinen yeni sistemle eğitim sitemi baştan aşağı değişti. 8 yıllık zorunlu eğitim, yerini 4+4 ile kesintili eğitime bıraktı. Birçok çocuk, bu sistem yüzünden okula devam edemedi. Çocuk yaşta evliliklerin sayısı üzerinde bile etkili olan bu sistem günümüzde hala uygulamadadır. Bu uygulama imam hatip orta okullarının tekrar açılması, okula başlama yaşının 5- 5,5’a düşürülmesi, müfredatın değiştirilmesi, ders saatlerinin değişmesi ve seçmeli derslerin arttırılmasını da kapsayan bir değişiklikle geldi. Böylece müfredata “Hz. Muhammed’in Hayatı, Temel Dini Bilgiler, Kuranı Kerim, Yaşayan Diller ve Lehçeler” gibi dersler de seçmeli olarak eklenmiş oldu. Okul yaşının düşürülmesiyle oyun çağındaki çocuklar eğitim sistemine adapte olmakta zorlandı, milyonlarca çocuk okuma yazma öğrenemedi, özellikle yoksul bölgelerdeki okul mevcutları kapasitesinin çok üzerinde öğrenci ile eğitim vermek zorunda kaldı.
Liseler 3 yıldan 4 yıla çıktı
2005’te liselerde eğitim süresi 4 yıla çıkarıldı. Bu değişiklik liselerdeki yabancı dil hazırlık sınıflarının kalkmasına neden oldu. Meslek liseleri ile diğer lise programlarının ilk yılı ortaklaştırıldı ve öğrencilere birinci yıl sonunda liseler arası değişiklik yapma hakkı tanındı. Sistem başarılı olamadı.
LGS kaldırıldı, OKS getirildi
2005’te Liselere Giriş Sınavı (LGS) kaldırılarak Ortaöğretim Kurumları Sınavı (OKS) getirildi. İki sistemde de 3 yıllık ortaokul eğitimi sonunda tek sınav yapılıyordu. Fark ise OKS’nin sınav içeriği, müfredatı ve katsayılarındaydı.
Bakan aynı ama sınav yine değişti
2007’de, liselere giriş sistemi tekrar değişti. Tekli sınav, yerini her yıl girilecek üçlü sınava bıraktı. Yeni sistemin amacı dershanelere olan ihtiyacın azaltılması olarak duyuruldu ama sonuç öyle olmadı. Aksine dershane tercihleri daha da arttı, dershane gitme yaşı daha da düştü.
3’lü SBS’den tekli SBS’ye dönüş yapıldı
2010’da liselere girişte yapılan üçlü SBS, yerini tek bir sınava bıraktı. Bu değişimin sebebi olarak dershane bağımlılığının artması gösterildi. Oysa üçlü sınavın amacı bağımlılığı azaltmaktı.
SBS gitti, TEOG geldi
2013’te SBS yerini TEOG’a bıraktı. Son derece karmaşık olan sistemde çocuklar 6 temel dersten, 12 ayrı merkezi sınava girdi. Sınavın açık uçlu sorular içermesi ve artık test sisteminden vazgeçilmesi için çalışmaların yapıldığını söyleyen bakanın uğraşları boşuna gitti.
Genel liseler Anadolu Liselerine dönüştürüldü
2010 yılında düz lise olarak bilinen genel liselerin Anadolu lisesine dönüştürülmesine karar verildi. 2014’e kadar toplam 1953 genel lise, Anadolu lisesine dönüştürüldü. Meslek ve Anadolu lisesi olmak üzere iki tip okul kaldı.
ÖSS kalktı, YGS ve LYS geldi
2010’da üniversiteye giriş sınavı ÖSS, 10 yıllık uygulamanın ardından, yerini ikili sınava bıraktı. YGS ve LYS olarak iki aşamada planlanan üniversite sınavı, ÖSS öncesi uygulanan sisteme benzer hale geldi. YGS’de barajı geçenler, 5 ayrı alanda yapılan LYS’ye girmeye başladı ve ayrıca puan türleri de değişmiş oldu.
Her okula bir akıllı tahta uygulaması
2011’de FATİH Projesi ile ülke genelinde 620 bin derslikte akıllı tahta kullanarak dersleri dijital ortama taşımayı hedefleyen MEB, bu kapsamda sınıflara dizüstü bilgisayar, projektör ve internet altyapısı sağlamak üzere yola çıktı fakat projenin hedefine ulaştığı söylenemez. Eğitimde alt yapı sorununu okullara akıllı tahta takarak çözebileceğini düşünen bir bakış açısı da tarihin tozlu sayfalarına karıştı.
Kılık kıyafet yönetmeliği değişti
2012’de okullardaki kılık kıyafet yönetmeliğinde değişikliğe gidildi. Değişikliğe göre öğrenciler; okul, sınıf ve şubelerde tek tip kıyafet giymeye zorlanamayacaktı. İmam Hatip’te okuyan veya seçmeli Kuran’ı Kerim dersi alan kız çocukları başlarını örtebilecek, dendi. Bu, konuya dair atılan ilk adımdı.
Dershaneler kapatıldı, özel okul oldu
Dershanelerin özel okula dönüştürülmesini düzenleyen kanunla, Öğretim Kurumları Kanunu’ndan dershane tanımı çıkarıldı. Kanuna göre dershaneler, Temmuz 2019’a kadar özel okullara dönüşecekti. Cemaat ve iktidar kavgalarının gölgesinde şahit olduğumuz bu hamleler sonucunda dershanelerin kapatılması ve dönüştürülmesi üzerine çokça durum gerçekleşti. Dershanelerle ilgili kanuna CHP itirazıyla yürütmeyi durdurma kararı verildi. Yeni yönetmelikte özel öğretim kursu tanımı getirildi. Sonrasında Danıştay, özel kurslarda “üç bilim grubunda kurs açma” maddesiyle ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdi. Yapılan düzenlemeyle 8 bilim grubunun 5’inden kurs açılması hakkı tanındı.
Öğrenciler çok uzaklarda okullara yerleştirildi
2014’te TEOG yerleştirme sonuçlarıyla tercih yapmayan öğrencilerin kayıtları sistem tarafından otomatik olarak yapıldı. Buna göre çocuklar evlerinden yüzlerce kilometre uzaklıktaki okullara yerleştirildi.
Türban ortaöğretimde resmen serbest bırakıldı
2015’te öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelikte yapılan değişiklik Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelikle, ortaokul ve liselerde başörtüsü serbest bırakıldı. Bunun yanında ‘saç boyama, vücuda dövme ve makyaj yapma, pearcing takma, bıyık ve sakal bırakma’ yasaklandı. Vücudu belli eden kıyafetler, tayt ve etek boyuna ise kısıtlama getirildi.
Üniversitelerin puan türü değiştirildi
2015’te, YGS’ye 2 ay kala, YÖK; hukuk başta olmak üzere pek çok programın puan türünü değiştirdi. Ayrıca üniversiteye girişte fakültelere taban puan getirildi. İlk uygulama tıp ve hukuk fakültelerinde oldu. Sınava giren birçok genç, bu hamle ile mağduriyet yaşadı.
Proje okullar uygulaması başladı
Yasası 2014’te çıkan proje okullar ile ilgili okulların belirlenmesi, yönetici görevlendirilmesi, öğretmen atamasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlendi. Böylece proje okul olarak belirlenen ülkenin en yüksek puanlı 150 okulu doğrudan bakanlığa bağlanmış; okullara yapılacak kadro atamaları, MEB Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği dışına çıkarılmıştır. 2017’de bu sistem genişletilmiş, 500’ün üzerine okula öğretmen atama isteyemez duruma gelmiştir. Veliler ve öğrenciler de proje okulların getirdiği sorunlar nedeniyle sıkça sokağa çıkmıştır.
Açık uçlu sorular kaldırıldı
ÖSYM, 2016 yılında üniversite sınavına açık uçlu soru uygulamasını getirdi. Bu uygulama, yeni üniversiteye geçiş sınavında kaldırıldı. Liselere geçişte de uygulanması düşünülen bu sorular, TEOG ile birlikte kaldırıldı.
KHK’ler ile 41 bin 397 eğitimci kamudan ihraç edildi
OHAL ile kamudan ihraç edilen 116,196 kamu görevlisinin %36’sı eğitim kurumlarından oldu. İhraç edilen eğitimci sayısı, darbe yaptığı gerekçesiyle ihraç edilen asker sayısından daha fazla oldu. Toplamda 41 bin 397 eğitimci kamudan ihraç edildi.
Müfredat yine değiştirildi
MEB, 2017’de ilkokul, ortaokul ve liseyi kapsayan 172 sınıf düzeyi için 53 dersin taslak öğretim programını askıya çıkardı. Taslağı inceleyen uzmanların yorumlarına göre Atatürk’e ilişkin bilgiler daraltıldı; evrim teorisi biyoloji dersinden, İsmet İnönü 2. Dünya Savaşı konusundan çıkarıldı. Felsefenin ünite sayısı azaltıldı. 15 Temmuz darbe girişimi müfredata eklendi. Bunun yanında 11 ve 12. sınıflarda alan dersleri zorunlu olmaktan çıkarılırken din derslerinin sayısı arttırıldı. Suudi Arabistan’ın liselerin şeriat bölümlerinde 8-10 saat, İran’da ‘Din ve Hayat’ dersi adı altında 3-4 saat din dersi verilmekteyken Türkiye’de İmam hatip olmayan lise türlerinde dahi seçmeli derslerle birlikte din dersi saati 15’e yükseltilmiş oldu.
Öğretmenlerin performansı ölçülecek
2017’de Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde bütün öğretmenlere yönelik uygulanması için ‘Öğretmen Performans Değerlendirme ve Aday Öğretmenlik İş ve İşlemleri Yönetmeliği’ taslağı hazırlandı. MEB’in hayata geçirmeye çalıştığı performans değerlendirme sisteminde öğretmenlerin her yıl öğrenci, veli ve eğitim yöneticilerinin değerlendirmesi ile performans belirleme yapılacak. Bakanlık, 4 yılda bir düzenleyeceği sınavla öğretmenlerin ‘mesleki yeterliliklerini’ ölçecek.
El yazısı programdan kaldırıldı
12 yıllık zorunlu eğitimde el yazısı kaldırıldı, dik yazı – el yazısı öğretme kararı öğretmene bırakıldı. Aynı okulda farklı sınıflarda farklı şekilde öğretilen yazı karışıklığa neden olunca MEB kararı okul zümresinin vermesini, zümre kararına göre her okulda tek bir yazı tip uygulanmasına karar verildi.
YGS ve LYS kaldırıldı, YKS geldi
2017’de Üniversiteye girişte YGS ve LYS kaldırılarak yerine yeni sınav sistemi getirildi. Adı Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) oldu. Öğrencilerin sabah ilk basamak olan Temel Yeterlilik Testi’ne (TYT), öğleden sonra ise Alan Yeterlilik Testleri’ne (AYT) girecek olması çok eleştirildi. İlk YKS 2018’de yapıldı.
TEOG gitti, LGS geldi
Bakan Avcı’nın gidişinden sonra Erdoğan, bu sınavın saçma olduğu ve kaldırılması gerektiği söylemi üzerine büyük bir sıçrayış yaşayan eğitim bakanlığı sınırlarını zorladı ve çıtayı en üste taşıdı(!). Açıklamanın üzerinden 78 saat geçmişti ki yeni sınav sistemi hazırlanmıştı bile. 21 yıllık iktidar sürecinde tek bir çocuğun bile baştan sona tek bir sistem ile mezun olamamasının sebebi işte bu tutumun ta kendisidir. TEOG yerine Veli Tercihine Bağlı Serbest Kayıt Sistemi adı verilen yeni sistemle öğrencilerin evlerine en yakın 5 okuldan birini tercih edeceği bir sistem getirildi. Nitelikli okullara girmek isteyen öğrenciler ise “isteğe bağlı olarak” merkezi sınava girecek. Yeni sistemi “Eğitim Bölgesi ve Sınavsız Mahalli Yerleştirme Sistemi” olarak açıklayan Bakan Yılmaz, kısaca “Liseye Geçiş Sistemi” dedi bu sınava. Bu sistem o kadar zor ve aslında Türkiye koşullarına uymayan bir haldeydi ki, yakınında istediği türden okul olmadığı için istediği liseye yazılamayan, mecburen imam hatip lisesine gitmek zorunda kalan, bir okul tıklım tıklımken diğeri boş olan okullar sorununu ortaya çıkardı.
Pandemi ile eğitim öğretim 1,5 yıl sekteye uğradı
Pandemi ile birlikte eğitime ara verildi. Online olarak yürütülmek üzere başlayan eğitimde fırsat eşitliği sağlanamadı. İnternet alt yapısı yetersizliği ile birçok çocuk eğitimden koptu, çocukların işçileşme ve evlendirilme oranı artış gösterdi. Şiddet ve istismar durumu arttı.
Sınav süresi ve baraj puanında tek seferliğine değişiklik yapıldı
2020’de YÖK, Temel Yeterlilik Testi’ndeki (TYT) 135 dakikalık süreye yalnızca bu yıl için 30 dakika daha ilave süre eklenerek 165 dakikaya çıkarıldığını açıkladı. 180 baraj puanı da bu yıl ile sınırlı kalmak şartıyla 170’e çekildi.
7 yıl aradan sonra yapılan Şura’nın hedefi din eğitimi oldu
Söylemlerden sıralara adım adım ilerleyen dindar nesil yetiştirme gayesi, 7 yıl aradan sonra 2021’de yapılan eğitim şurasında iyice ayyuka çıktı. İtirazlara rağmen 4-6 yaş arası okul öncesi gruplarına din eğitimi şuradan çıkan temel başlık oldu.
Öğretmenlik Meslek Kanunu Çıkarıldı
Kanuna öğretmenleri ve meslek örgütlerini dahil etmeyen iktidar 2021’de öğretmenler için 10 yılda 1 kariyer atlayacağı bir sistem kurdu. Böylece öğretmenler sınava girecek ve başarılı olanlar unvan alacak. Unvan alan öğretmenler daha fazla maaş alacak, öğretmenler arasında kademe farkı olacak. Öğretmenlik kariyer basamakları sınavının ilki 2022 yılında gerçekleştirildi. Eğitim niteliğini sınavla arttırmaya(!) alışkın olan sistem tüm öğretmen sorunlarını göz ardı ederek sisteme bir sınav daha eklemiş oldu.
MESEM programı ile çocuk işçilik hedeflendi
MESEM uygulaması ile meslek liselerinde okuyan öğrenciler 4 gün işletmelerde çalışırken, 1 gün okula gitmeye başladı. 2022 yılıyla birlikte uygulanan bu programa 8. sınıfı bitirdikten sonra dahil olunabiliyor. “Haftada 1 gün okul”, “Maaş ve sigorta!”, “İş garantisi!” sloganlarıyla MESEM’lere öğrenci çekmeye çalışan MEB’in amacı eğitim mi, çocuk işçiliği mi, genç işsizlik oranını düşürmek mi belli değil. İşletmeleri özendirmek için devlet öğrencilerin sigortası yanında alacakları ücretleri de ödüyor. Akademik başarısı düşük olan ve devam sorunu olan çocukları eğitime dahil etme amacıyla ortaya konan bu programın 8. sınıf bitiminden itibaren öğrenci kabul etmesi ise bunun doğru olmadığını ortaya koydu. Özellikle yoksul kesimin eğitim için burayı tercih etmesi ile eşitsizlik artıyor. Bakan istediği kadar övünsün, devlet eliyle çocuk işçi yaratıyor.
YKS’de baraj kalktı
Yükseköğretim Kurulu 2022 yılında üniversite sınavlarındaki barajları kaldırdı. YÖK tarafından yapılan açıklamaya göre; “SAY, SÖZ, EA ve DİL puan türlerinde sınav puanı hesaplanması için uygulanmakta olan TYT puan türünde 150 puan almış olma şartı ile yerleştirme puanlarının hesaplanmasında TYT puan türü için 150, SAY, SÖZ, EA ve DİL puan türleri için 180 olan sınav puanı barajı uygulaması kaldırdı.”
ÖSYM’nin tarihi, çalıntı sınavlarla dolu
Türkiye’de geçmişten bugüne sınav sorularının çalınmasına şahit oluyoruz. Bildiğimiz son çalıntı sınav, 2022 KPSS olsa da bu ÖSYM’nin ilk çalıntı sınavı değil. İlk olarak 1973 yılında üniversite sorularının özel bir dershaneye verildiği açığa çıkmıştı. Bunun üzerine sınav iptal edilmişti. Benzer bir durum yine 1992 anadolu liseleri sınavında yaşanmış, sınav tekrar edilmişti. 1999’da bu sefer ÖSS’nin iki kitapçığının çalındığının ortaya çıkmasıyla sınav ileri bir tarihe ertelenmişti.
Bilinen ilk çalıntı olayı, 2009 yılında Polis Meslek Yüksek Okulları Öğrenci Adaylığı Sınavı’nda yaşandı. Sınavın çalındığı ortaya çıkınca sınav tekrarlandı. Çalıntı sınavın soruşturması iktidar tarafından sır gibi saklansa da cemaat bağlantılarıyla iki kitapçığın kaybolduğu ortaya çıkmıştı.
Aradan 1 yıl geçmişti ki bu sefer de benzer bir şekilde 2010’daki KPSS’de bir şaibe ortaya çıkmıştı. KPSS’nin eğitim bilimleri bölümündeki sorularda 110 ve üzeri doğru yapan kişiler evli, akraba ve aynı yerlerde oturan kişiler çıkmıştı. Sınav yine iptal edilmiş, dönemin başbakanı Erdoğan o dönem cemaat bağlantılarıyla sınavın çalındığı söylentilerini yalanlamıştı. Sonraki yıllarda Devlet Denetleme Kurulu’nun 2010 yılında çalıntının kaynağını Gülen cemaati olarak tespit ettiği ortaya çıkmıştı. İlerleyen zamanlarda sınavın genel kültür kısmı sorularının da şaibeli olduğu ortaya çıktı.
Her alandan sınavlar çalındı
Sınav çalıntıları hız kesmeden ve her alanda devam ediyordu. Aradan yine bir yıl geçmişti ki 2011 yılında bu sefer de Yurtdışı Yükseköğretim Diplomaları Denkliği İçin Seviye Tespit Sınavı Tıp Doktorluğu 2. Aşama Sınavı üzerine şaibe düşmüştü. 100 sorudan 75’inin eski sorular olduğu tespit edilmiş, sınav iptal edilmişti.
İktidar ve cemaat el ele yıllarca birçok alanda sınavları çalmış, kendi istediği kişileri istediği yere koymayı başarmıştı. Yıllar sonra başlayan cemaat-AKP kavgası sonrası herkes eteğindeki taşları dökmüş, iktidar 2002-2013 arası yapılan sınavların hepsinde şaibe olduğunu kabul etmişti. Öyle ki Ankara Başsavcılığı’nın talebiyle istihbarat birimlerinin yaptığı araştırma sonucunda, bu dönemdeki tüm ÖSYM sınavlarının çalındığı ortaya çıkmıştı. Bu anlaşılanlar, halkın baskısı ve tepkisi sonucu iptal ettirilmiş olsa da; ortaya çıkmayan, çalındığından habersiz olduğumuz onlarca sınav yapılmıştı.
10 yılda onlarca sınav çalındı
Komiser Yardımcılığı Sınavları, 2009 Polis Koleji Sınavı, 2010 SHÇEK Müfettiş Yardımcılığı Sınavı, 2011 Adalet Bakanlığı Yazı İşleri Müdürlüğü Sınavı, 2012 yılında yapılan KPSS ve Adli Yargı Hakim ve Savcı Seçme Sınavı, Polis Akademisi Sınavı, Astsubaylık Sınavı, 2014 LYS… Cemaat-AKP kavgası sonucunda çalındığı ortaya çıkan bu sınavlar için soruşturmalar açılmış ve devam ederken bu sınavlardan doğru haksız olarak kadrolaşan kişiler ve beraberinde binlerce onlarca kişi kamudan ihraç edilmişti. AKP, fırsat bu fırsat diyerek cemaat bağlantısı olmayan binlerce insanı da ihraç etmişti.
Merve Büyüktaş’ın Sendika.org’a hazırladığı yazı dizisinin birincisi.
İlginizi çekebilir | YÖK’ten 3 günde planlanabilecek üniversite programı