Tom ve Mişa 2006 yılında Ege kıyılarında yakalanıp esarete mahkum edilen onlarca yunustan sadece ikisi. Gösteri dünyası onları ilk defa Kaş’taki bir yunus parkında, 50 dolar karşılığında turistleri eğlendirmek amaçlı kullandı.
Haziran 2010’da da, Kaş yakınlarındaki Hisarönü Köyü’ne kamyonlarla taşınarak korkunç bir beton havuza hapsedildiler. Burada da yine ücret karşılığı turistler, Tom ve Mişa’nın yüzgeçlerine tutunup 10 dakika yüzme şansı elde ediyordu. Gönderildikleri yüzme havuzunda turistleri daha fazla eğlendirsinler diye çeşitli hareketleri dövülerek, aç bırakılarak öğrendiler. Dahası, köyün tatil beldesi olmasından kaynaklanan, otellerin ve eğlence mekanlarının gürültüsü ve içine sıkıştıkları küçücük havuz, okyanuslarda doğan bu iki canlının zamanla akıllarının karışmasına ve psikolojilerinin bozulmasına, yetersiz filtreleme sistemi de kısa süre içinde havuz dibinin ölü balıklarla ve yunus pisliğiyle dolmasına sebep oldu.
Öfkeli halk ve yunussever yöre sakinleri tarafından organize edilen sosyal medya kampanyası, birkaç hafta içinde bu havuzu kapanmaya zorladı. Yunusların ölmesinden duyulan endişe üzerine de hayvanların yabanıl doğada korunmasına adanmış İngiltere merkezli Born Free Vakfı, eylül başında olaya el koyarak Tom ve Mişa’yı koruma altına aldı. Soğutma sistemli bir tıra yüklenen iki hayvan, Karaca açıklarındaki kafese götürüldü. Burada bir süre rehabilite edilip doğal yaşama alıştırılmaya çalışıldı. Bu sürede ortaya içler acısı bir tablo çıktı.
Tom ve Mişa eğitmenin elinden ölü balık yemeğe o kadar alışmışlardı ki canlı balığın yiyecek olabileceğini bile düşünemediler. Aslında bu durum esaret altındaki birçok yunus için geçerli. Örneğin; yabanıl ortamda yaşayan yunuslar zamanlarının tahmini yüzde 80’ini suyun altında geçirirken, esaret altındakiler yaklaşık yüzde 80’ini yüzeyde ve yüzey yakınında geçiriyor. Ayrıca bütün ihtiyaçları karşılandığından zamanla avcılık özelliklerinde de azalma oluyor ve yunuslar yaradılışlarından uzaklaşmış oluyor. Bu yüzden esaretten kurtarılan yunusların belli bir süre rehabilite edilmesi çok önemli. Tom ve Mişa da bu süreçleri geçirdikten sonra Ege kıyılarına bırakıldı. Bırakıldıktan sonra belirli aralıklarla onları takip eden deniz memelileri uzmanı Jeff Foster ise yaşananları şöyle anlatıyor: “Tom ve Mişa, Ege’ye salınmalarından kısa bir süre sonra yollarını ayırdı. Tom, balıkçıların tehdidine maruz kaldığında farklı bir yere taşındı –ancak yeniden yakalanmaya karşı direndi. Gözlerindeki ifade tamamen yabanıl bir hayvana aitti ve inanılmaz güzeldi.”
Son 50 yıl içinde, uzun süre esaret altında yaşamış 35 kadar yunus doğaya bırakıldı. Bundan sonra da bu sayının giderek artması çok önemli. Bunu başarmak insanlığın elinde. Gösteri dünyasının hayvanları esaret altında tuttuğu hiçbir gösteriye katılmayarak duruşumuzu sergileyebilir bu sektörün ortadan kalkmasını sağlayabiliriz. Unutmayalım ki gitmediğimiz her gösteri bir canlının doğal ortamına salınmasında etkili olacaktır.
Kaynak: National Geographic, Born Free Foundation