Günlerdir bir gergedan böceği konuşuyoruz. 90 bin dolar olduğu konuşulan böcek el üstünde tutuluyor. Seviliyor, okşanıyor. Bir hamam böceği veya karınca hunharca ezilerek öldürülüyorken gergedan böceğine olan bu sevginin de bir sebebi var elbet.
Kolay yollardan zengin olma hayallerini besleyip büyüten bir insan grubu var. Bunlar “cins” köpek ve kedileri çiftleştiriyor, yavruları pet shoplarda ve bireysel mecralarda fahiş fiyatlara satıyor. Kurban Bayramı yaklaşırken büyük baş ve küçük baş şeklinde nitelendirilen hayvanların fiyatları artıyor. Bukalemun, maymun gibi evcil olmayan, olamayacak hayvanlar da oldukça ilgi görüyor. Tüm bunlar ego tatmini ve para kazanmak için yapılıyor.
Birilerinin çokça parası var harcayacak, ama yalnız ve düşük egolular. Sosyal medyada, ailelerinde ve arkadaş çevrelerinde bulamadıkları sadakati eğitimlerde dövülerek “uslandırılan” hayvanlarda arayan bu kişileri yakından tanıyan bir de aç gözlü grup var. Bu insanlar parası olanların ego, lüks görünme ve hayvanseverimsi imaj çizme isteklerine yardım ediyor. Bu sayede de çok çok para kazanıyorlar. Hayvan dostlarımızı satarak, onlara işkence yaparak.
Gelelim gergedan böceği mevzuuna. Bu haber gözünde şimdiden dolar amblemi oluşanları üzecek. Radikal’in haberine göre bu böcek Türkiye’nin her yerinde ve hatta Dünya’nın da her yerinde yaşayabilen ayrıca maddi değeri bulunmayan bir böcek. Yani evde öldürdüğünüz hamam böceğinden, Avrupa’nın en büyük böceği olması dışında bir farkı yok. Gergedan böceğinin gördüğü ilgi aslında hamam böceğinin de görmesi gereken ilgi. Çünkü bir kanişi ezerek öldüren ve bir buruşuk kağıt gibi çöpe atan birine ne kadar kızıyorsanız böceği öldürene de o kadar kızmalısınız. Yaşama hakkı var onun da bir canlı olduğundan. En az bir insan, bir köpek, bir kanarya kadar.
Ama biz insanlar öyle bir hâl almışız ki gözümüzü para ve hırs bürümüş. Ölümden delirircesine korkuyoruz. Ahlakımız batsın çok namusluyuz ama “nefes alsın yeter” efsanesini doğrularcasına kadın, erkek, çocuk, hayvan ve hatta efsaneyi bir kenara bırakarak damacanaya bile tecavüz ediyoruz. Namusumuzu namussuzlukla, ölüm korkusunu da cinayetlerle pekiştiriyoruz. Anksiyetemizi hayvanlarla tedavi etmeye çalışıyoruz. Öldürerek ölmeyeceğimiz, satarak satılmayacağımız, işkence yaparak güvende olduğumuzu düşünüyoruz. Öldürdüğümüz bir hayvanın bizi boynuzlarına oturtup cennete götüreceği hayali gibi.
Ben gergedan böceği adına sevindim. Soydaşları gibi ölmeyecekti belki maddi değeri olsaydı. Ama muhakkak bir eziyet görecekti bu biçilen değerden dolayı. Fakat şimdi kendini saklamayı bilirse -ki doğanın gücü adına bu mümkün- yaşayacak, satılmayacak. Tabii sadece bir böcek olduğunu göz önünde bulundurursak, o da diğerleri gibi bir “büyük insan” tarafından ezilecek ve ölecek.
Tavsiyem kendiniz için bir araştırma yapmanız olacak. Hayvan nedir, hayvanlar kimlerdir, nerelerde yaşarlar, ne işe yararlar? Bu işe yaramak doğa ekseninde değerlendirilmeli. Yani ekosisteme faydası nedir? O hayvan olmazsa ekoloji nasıl evrilir?
İnsan olmak çok kolay aslında dostlar. Sadece saygılı olmayı öğrenmemiz gerekiyor. Biraz düşünmek, belki bir gününüzü buna ayırmak yetecek inanın. Kendimize yapılmasını istemediğimizi başka canlılara yapmamamız gerekiyor.
Keşke bir dev soyu olsa gerçekten; bizi “böcek gibi ezse”, “kuş gibi vursa”, “ceylan gibi avlasa”, canlı canlı derimizi yüzse kendine mont yapsa, tırnaklarımızı çekse canlı canlı kendi türüne aksesuar yapsa… Anlatabiliyor muyum hissettiklerimi?