Ana SayfaEkolojiHayvan HaklarıKanada'da 37 milyon arı tarım ilaçları yüzünden öldü

Kanada’da 37 milyon arı tarım ilaçları yüzünden öldü

-

“Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanın sadece 4 yıl ömrü kalır.  Arı olmazsa döllenme, bitki, hayvan olmaz.” Einstein tarafından dile getirilmiş bu önsezi ne kadar doğrudur yaşamadan bilemeyiz; fakat o kadar beklemeden önlem almamız gerekmektedir ki geri dönüşü olmayan bir sürece girmeyelim.

Kanada’nın Ontario bölgesinde 37 milyon arının ölümü sonucu bilim insanları sebeplerini araştırmaya başladı ve DDT’nin yasaklanması sonrası kullanılmaya başlanan neonikotinoid böcek ilaçlarının buna sebep olduğu sonucuna vardı.

Arıların, bitki polenleştirmesinde çok önemli bir rolü olduğunu bilmeyenimiz var mıdır? Albert Einstein‘in teorisi bazı bilim insanları tarafından, arıların buğday ve tahıl polenleşmesinde kilit bir rol oynamadığı öne sürülerek etkisiz hale getirilmeye çalışılsa da elma, şeftali, salatalık, kiraz, kabak, kavun bitkileri gibi her mutfağın demirbaşı olabilecek çeşitler arısız döllenemez. Ayrıca tahıl ve buğdayın döllenmesini yapan kelebek ve kuş türlerinin de yaşamlarının arılar tarafından döllenen çiçek ve meyve türlerine bağlı olduğu, bütüncül bir dünyada yaşamaktayız ki her şey domino taşları gibi birbirine bağlıdır.

Kanada‘nın Ontario bölgesinde yapılan GDO’lu mısır ve soya fasulyesi tarımı sonucunda 37 milyon arının öldüğü ve bölgedeki kovanların yarısına yakınının arısız kaldığı saptanıldı. Arıların ölüm sebepleri, ekilen tohumların havadan serpilmesi sonucunda tohumların üzerinde bulunan neonikotinoid böcek ilacının tozlaşarak havaya karışması olarak saptandı. Bölgede iki yıl içerisinde arı popülasyonunun yüzde 35 azaldığı, tarım ilaçları sebebiyle sadece arıların değil, kuş ve kelebeklerin de sayısında düşüş görüldüğü kaydedildi. Durumun düzeltilmesi için, neonikotinoid tarım ilaçlarının kullanımının yasaklanması talebiyle Ontario Arıcılar Birliği tarafından Change.org sitesinde kampanya başlatıldı.

Hükümet kanadında ise neonikotinoid tarım ilaçlarının kullanımının yasaklanması, tarım ürünlerini tarım zararlılarına karşı savunmasız bırakarak mahsül miktarını azaltacağı gerekçesiyle kabul edilmedi. Alternatif bir çözüm olarak hükümet, mısır ve soya fasulyesi ekim alanlarını küçültmeyi ve 2017 yılına kadar bu alanları yüzde 80 oranında azaltmayı planladı. Bunlara ek olarak çiftçilere, tarım zararlılarıyla mücadele konusunda eğitimlerin verilmesi ve bu konudaki yetkinliklerinin belgelenmesi zorunlu tutuldu ve ilaçlanmış tohumların yüzeyi balmumu benzeri bir maddeyle kaplanılarak, tarım ilacı tozlarının havada dağılmasına karşı önlem alındı. Bütün bu düzenlemeler sonucunda arıların kışlama ölümlerinin 2020 yılına kadar yüzde 15 azalacağı öngörülmektedir.

Kaynak: FinancialPost, TheGlobeAndMail
Fotoğraf: USGS Bee Inventory and Monitoring Lab
Hazırlayan: Selma Çam

SON YAZILAR

Çiftçilerin isyanını, toprağın çığlığını duydun mu?

Dünyanın dört bir yanında çiftçiler meydanlarda seslerini yükseltiyor. Peki neden? Çünkü toprağın gerçek sahipleri, artık daha fazla susamıyor. Çığlıkları dünyaya yayılıyor, kulak veren var mı? Çiftçinin...

Yeşil mimarinin geleceği: Tarımsal atıklardan mimarinin zirvesine; mısır koçanları karbon emici duvarlara dönüşüyor

Tarım atıklarının mucizevi dönüşümüne tanık olun: Mısır koçanlarından üretilen karbondioksit emen duvar kaplamalarıyla yeşil mimarinin geleceği şekilleniyor! Sürdürülebilirliğin sınırlarını zorlayan bu yenilikçi projeyi keşfedelim! İnşaat ve...

Yasayı sokakta biz yazacağız!

Toplumda bir karşılığı olmayan ve fakat iktidar tarafından köpürtülen Güvenli Sokaklar Derneği'nin oluşturduğu fason algı sonucunda, adı hâlâ "hayvanları koruma" olan 5199 numaralı yasadan "koruma"...

Hatay’da depremin ardından süren hayat mücadelesinin pek de söz edilmeyen özneleri: Hayvanlar

6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen Hatay'da yaşayan patili dostlarımız oldukça zor durumda. Hayvanlara yönelik bir sağlık hizmeti görünür değil, özellikle kedi ve köpekler kontrolsüzce...
Selma Çam
Selma Çam
Hayat hikayemi anlatmaktansa, hayatın kendi hikayesinden anladıklarımı anlatmayı yeğlerdim, oysa ki üç aşağı beş yukarı hepimizin hayattan anladığı ve anlamadığı aynı. Anlatmak ise kelimelerin yetersizliği içerisinde kendi anlamını kaybediyor. Hiç bir şey anlatmasam da anlayabilen için çok bile anlattım. Erkan Oğur'un da dediği gibi; "Bu işin sonu sessizlik."

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol