Seçim Hükümeti’nde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olarak görev yapacak Ayşen Gürcan‘ın geçmişte söylediği iddia edilen “Eğer Müslüman bir kadın börek yapmasını bilmiyorsa, o aile dağılır” sözlerinden sonra bu börek işinin ülkemizdeki kültürel ciddiyeti biz kadınları böreğin sosyo-politik değeri açısından düşünmeye itti. Yuvamızı dağıtacak, bizi çoluk çocukla sokaklara düşürecek domestik cahilliğimize bir çare ey devlet!
Yıllar önce et yemeyi bırakma kararımı annemle paylaştığımda “Kocan et yemek isteyince ona da ‘afedersin canikom ben vejetaryenim, etli yemek yapamam’ dersin” diyerek dalgaya almıştı beni. Ben de ta o zaman anlamıştım bizim coğrafyada bu “koca” denen şeyin midesinin kalbinden daha büyük olduğunu. Şimdi bakanım da benim sosyal rolümün “kocaya börek”lik kısmının önemine değindiğine göre, böreğin kadının sosyal mertebesi ile bir alakası olmalı.
Kendisine “aile” olgusundan ve bu yerleşik sınıflandırmadan bağımsız bir kimlik inşa eden bir kadının itibarsızlaştırılmaya, “dul” yahut “evde kalmış” muameleleri yardımıyla zayıflaştırılmaya çalışıldığı bir politika indiriliyor tepeden. Börek yapmayı bilmezsek koca boşar, dul kalırız. Öğrenmezsek bizi “almazlar”; “evde” kalırız. İşte sosyal politikalar da tam burada devreye giriyor: “Yardıma muhtaç” yahut zayıf(latılmış) kadının imdadına sosyal proje ve hizmetlerle yetişiyor.
Sosyal politikalar, kapitalist sistemde sermayeden payını alamamış, alım gücü düşük yani ekonomik yönden güçsüz kesimin bir şekilde çarka katılımını hedefleyen uygulamalardır. Bu uygulamaların politik olmasının sebebi ise mevcut sistemin ahlaki ve kültürel kodlarına paralel olarak işliyor olmalarıdır. Örneğin; kadınların doğum izni, annelik maaşı, ev hanımlarına yönelik destek modelleri gibi tartışılan birçok uygulamalar bakanlık tarafından yürütülür.
Gelgelelim böreğin sosyo-politik kerametine…
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın birlikte yürüttüğü çalışma sonrası hazırlanan düzenleme şu şekilde idi: “ 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde belirtilen işleri, hizmet akdiyle herhangi bir işverene tabi olmaksızın sürekli ve kazanç getirici nitelikte yaptıkları (…)(3) Maliye Bakanlığının görüşü alınarak Kurumca belirlenen usul ve esaslara göre tespit edilen kadın isteğe bağlı sigortalılar; bu maddenin yürürlüğe girdiği yıl için 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının onbeş katı üzerinden başlanılarak, takip eden her yıl için bir puan arttırılmak suretiyle otuz katını geçmemek üzere malullük, yaşlılık, ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası primi öderler.”hükmüne yer verilmiştir.” *
Yani; evde düzenli olarak börek yapan bir kadın, erkeğin alanına müdahale etmeden hem ekonomik çarka kazandırılmış oluyor (yani alım gücü artırılıp daha çok satın alması sağlanıyor) hem de kocacığının midesini tok alnını “ak” tutmuş oluyor. “Çok mu abarttın be ablam şu börek işini” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Ama bak yeminle bunlar hep politik fitneler. Bizi eve tıkmak istiyorlar. Evde tombik tombik oturup kafamızı una gömelim, düşüncemiz “börek”ten öteye gitmesin de ecik daha sisteme köle kocaya kul olalım istiyorlar.