“Doğum yapan her şey dişidir. Kadınların ezelden beri bildiği kainatın dengelerini erkekler de anlamaya başladıkları zaman, dünya daha iyi bir dünya olmak üzere değişmeye başlamış olacaktır.” Kızılderili atasözü
Tarih öncesi çağlardan itibaren, insanların anaerkil toplum yapısında uzun yıllar yaşadıkları düşünülür. Ancak insan, yaklaşık son 5 bin yıldır insanın insanı köle konumuna getirdiği ve insanın kendisine yabancılaştığı babasoylu düzende yaşamakta. Kadına şiddet, günümüzde çoğu toplum ve birçok insan tarafından görmezden gelinemekte, kadın hakları ihlal edilmekte ve yasalar ne kadar kadının lehine de görünse, bu “sözde” kalmaktan öteye geçemez vaziyettedir.
Anaerkil düzen, aile ve devlet başta olmak üzere toplumsal kurumların idaresinin annenin veya anne soyundan gelen en yaşlı kadında bulunduğu düzendir. Bu düzende erkekler, annelerinin ve kız kardeşlerinin soy grubuna ait kabul edilir. Anaerkil düzenin en temeline bakacak olursak mitler karşımıza çıkar. Yaratılış hikâyelerinin çoğunda, kadın başroldedir.
Üretim temelli gelişen babasoylu toplum düzeninin getirilerinden kendini soyutlayabilen toplumların birkaçını derledik.
Hopiler
Kızılderili bir topluluk şeklinde bilinen, yüzyıllardır Kuzeydoğu Arizona’daki köylerde yaşayan ve genellikle çiftçilikle geçinen Hopiler; anaerkil birçok klana bölünür. Her birey doğar doğmaz annesinin klanına dahil edilir ve kişinin hayatında artık bu bağdan başka bir kimliği yoktur. Hopiler her ne kadar klanlara bölünüp boylar oluştursalar da en önemli akrabalık birimi sülalelerdir. Her köyde birkaç tane sülale bulunur. Her sülale, en yaşlı kadın tarafından yönetilir. Hopilerde sülalelerin işlevi, toprağın işleyişini düzenlemektir. Topraklar, toprak sahibi kadınların eşleri tarafından işlenir ve hasat kadına teslim edilir. Bu durumdan da anlaşılacağı üzere Hopi erkekleri, hayatlarının büyük bir bölümünü eşlerinin sülaleleri için çalışarak geçirir. Hizmetleri karşılığında ise yiyecek ve barınacak yer alırlar. Eğer kadına göre erkek “yetersiz” hale gelirse kadın eşinin eşyalarını kapının önüne koyar ve evliliği bitirir. Kadının, eşyaları kapının önüne koyması boşanmanın gerçekleştiği anlamına gelir.
Minangkabaular
Endonezya’nın Bukittingi şehrinde varlıklarını sürdüren Minangkabau kabilesi anaerkil ve tüm bireyleri Müslüman bireylerden oluşan toplumlardan biridir. Yaklaşık nüfusları 5 milyonu bulan Minangkabaularda miras anneden kız çocuğuna geçer. Kadın evlenmek istediğinde erkeğin ailesine “başlık parası” öder. Bu gelenek de kadına, erkeğe ait ne varsa sahiplenme hakkı tanır. Boşanmaları durumunda, erkeğin mülkiyetinde ne varsa kadın hepsini alır. Evlliklerdeki bir diğer özellik de her kadının özel bir yatak odasının bulunmasıdır. Eşi onunla uyuyabilir ancak sabah erkenden kalkıp annesinin evine kahvaltıya gitmek zorundadır. Annelere verilen önem burada da açıkça görülür.
Yönetimde ise hem kadının hem de erkeğin rolü vardır. Şöyle ki kabile şefleri genellikle erkektir ancak bu şefi kadın seçer. Eğer şef başarısız olursa görevden alma hakkı da kadınındır.
Mosuo halkı
Çin’in güneyindeki Mosuo halkı da anaerkil toplumlar arasında yer alır. 2 ay boyunca burada yaşayan Arjantinli gazeteci Ricardo Coler’ göre; bu toplumda kadınlar yönetimi devralınca erkekler daha iyi bir hayat sürüyor ve şiddet azalıyor. Erkeklerin hemen hemen hiç sorumluluğu bulunmayan Mosuo’da kadınlar ellerinde bulundurdukları gücü babasoylu toplumların tam tersine huzuru ve mutluluğu sağlamak amacıyla kullanır. Coler gözlemlerine dayanarak şiddetin bu toplumda görülmediğini söylerken bunu kadınların anlaşmazlıkları çözerken kullandıkları yönteme bağlamaktadır.
Tuaregler
Tuaregler Afrika çöllerinde yaşayan anaerkil bir topluluk. Tuareg kelimesinin kökeni Arapça’dır ve “Tanrı’nın terk ettiği” anlamına gelir. Bu ismi almalarının sebebi Müslüman olmalarına rağmen dinlerinin buyurduğu katı kuralları uygulamamalarıdır. Bunun en ilginç örneklerinden biri şu ki Tuareglerde, Müslüman toplulukların genelinde görülen kadınların peçe taktığı gelenek alaşağı edilir. Bu toplumda kadınlar değil erkekler peçe takıyor. Erkeklerin buna getirdikleri açıklama ise “Güzel olan kadınlar neden peçe taksınlar?” şeklinde.
Yine anaerkil yapılarının sonucunda çocuklar soy adlarını annelerinden alır. Soy ağacı kadınlar üzerinden ilerler. Evlilik ise kadının rızası ile gerçekleşir. Kadın evlenmek istediği adamdan kendisi için şiir yazmasını ister. Boşanma da aynı şekilde kadının isteği doğrultusunda meydana gelir. Boşanma gerçekleştiğinde erkeğin devesi hariç hiçbir özel mülkiyeti bulunmadığından erkek, devesini alarak çadırı terk etmek zorunda kalır. Ayrıca kadının akrabaları, boşanmayı duyurmak adına bir eğlence düzenlerler.
Kaynak: Listelist, Tarihi Kronikler, Milliyet