İklim değişikliği kapımıza dayanmışken bizi harekete geçmekten alıkoyan nedir?
Hayatta kalmamızı sağlayacak kadar bilge miyiz?
“Belki de dünyanın güzelliğidir dünyayı kurtaracak olan” cümlesi bir iyi niyet temennisinin ötesine geçemezken insanlar çevrelerinde yaşanan acılar karşısında üç maymunu oynuyor. İşte tam bu noktada, diğer canlıları biz yaratmadıysak onları nasıl öldürebiliriz ki diye serzenişte bulunuyor Hayatta Kalma Bilgeliği.
Fosil yakıt kullanımının dünyayı tehdit edecek boyutlara çoktan ulaşmış olması, çevre ve canlı katliamları ve modern dünyanın yaşamını kendi istediği şekilde devam ettirebilmek adına tükettikleri tüm gezegeni iklim değişikliği sarmalına soktu. İklim değişikliği ifadesi çoğu zaman, çoğu kişi için çevresel etkilerinin neler olduğu konusunda sorgulanmazken ve fazla soyut bir ifade olarak kalırken, bu çevresel etkilerin doğrudan neden olduğu kuraklık ve doğal afetler dolayısıyla her yıl milyonlarca insan evini, topraklarını kaybetmekte.
Yaşamını devam ettirebilmek için ihtiyaç duyduğu kaynakların olduğu yeni coğrafyalar arayan milyonlarca insanın yeni coğrafyalarda çok da hoş karşılanmadığı, ölüm ve şiddet olaylarının arttığı insanlık tarihi sayfalarında yeni haber değil. Böylece diyebiliriz ki iklim değişikliğinin asıl etkisi insanların vicdanlarında meydana geliyor.
Hayatta Kalma Bilgeliği iklim değişikliği diye adlandırdığımız sorunu kısmi çözümler üretmek yerine bütüncül bir şekilde ele alarak; bunun modern dünyayı besleyen sistemler sorunu olduğunu vurguluyor. İş gücü sömürülerek köleleştirilen, kendi yaşadıkları topraklarda söz hakları en aza indirgenen ya da toptan yadsınan, hayatta kalmak için ihtiyaç duydukları kaynaklardan mahrum bırakılan insanlar ve onların karşısında kaynakları yöneten, tüm dünyanın yaşamını şekillendiren aslında hepimizin parçası olduğumuz sistemler bütünü ve anlayışı küresel iklim meselesinin merkezinde yer alıyor böylece.
Sınırlı kaynaklara sahip bir gezegende bitmez tükenmez bir açgözlülükle küresel sermayenin hayat bulduğu sistem tüm Dünya’nın, hepimizin hayatını tehlikeye sokup bizi sonuçlarının vahametini henüz tam olarak kestiremediğimiz bir felakete doğru sürüklüyor.
Rilke’nin dizelerinde bahsettiği üzere giderek kararan, rengini kaybeden dünya bize şimdiye kadar fazlasıyla hoşgörülü davrandı. Şimdi, daha geç olmadan yaptıklarımızı telafi etme zamanı. İhtiyaç duyduğumuz dönüşümü sadece ekonomik ve teknolojik alanlarda değil; birbirimize, diğer canlılara, dünya üzerindeki tüm sistemlere bağlı olduğumuzun farkına vararak; kendimizi dünyanın sahibi değil bir parçası olarak görmeye başlayarak gerçekleştirebiliriz.
İklim değişikliğine karşı verilen mücadele, kadın hakları ya da daha adil bir dünya için verilen diğer mücadelelerden farklı değil; haksızlığa ve adaletsizliğe karşı verilen her mücadele birbiriyle doğrudan ilişkili ve asıl bilgelik bu bütüncül bakış açısıyla bulunacak çözümlerle farklılık yaratabilmekte yatıyor.
Orijinal ismi: Wisdom to Survive
Editör Notu: Bu film Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali (SYFF) 2015 seçkisindendir. SYFF’de gösterime giren filmlerin yönetmen/yapımcı/hak sahipleri ile yazışmalar yapılmakta ve yayımlanmak üzere anlaşma sağlananlar Surdurulebiliryasam.tv internet sayfasından izlenmektedir. Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali 2015 seçkisindeki filmlerin çoğunu Surdurulebiliryasam.tv üzerinden izleyebilirsiniz.