Geleneksel porno sektörü içerisinde yer edinmiş olan kadın bedeninin nasıl metalaşıp edilgen bir konuma getirildiği, bu sektörün toplumun “kadınlar” üzerindeki cinsel algısını ne şekilde etkilediği ve şiddetin erotize edilmesiyle kadına yönelik şiddetin nasıl doğallaştırıldığını birçoğumuz biliyoruz. Çok vakit kaybetmeden geleneksel pornoya silahlarını doğrultup savaş açan alternatif porno bizlere ne söylüyor bir bakalım isterseniz.
Geleneksel pornografi ve eril bakışın hakimiyeti
Pornografi, görsel ve sözsel olarak yelpazesi olabildiğince geniş bir alandır. Günümüz dünyasında artık neredeyse bulaşmadığı hiçbir alan kalmamıştır. Gazete, TV, internet ve reklamlar. Dört bir yanımız pornografik imgelerle dolu. Pornografinin, insanda bulunan arzuyu uykusundan uyandırma gibi bir etkisi, tetikleyici bir görevi vardır. Çoğu zaman “cinsellik” dürtüsünü etkin hâle getirmesiyle yapar bunu, ki genellikle pornografinin asıl özelliğinin cinsellik olduğu konusunda bir görüş birliği vardır.
Bu alanın içerisinde kendine yer edinmiş olan porno sektörü, hayatımızın erken dönemlerinde yani kendi bedenini keşfetme aşamasında olan her bireye kapılarını açarak kendini tanıtır. Üstelik her türlü beğeni ve fanteziye açık seçenekler ile karşımızdalar. Peki, bize bu kadar sanal ve yapay olan, nasıl bu kadar çekici bir hale geliyor?
Porno bize görsellik alanında hizmet eder. “Görsellik, psikianalizin skopofili, yani izleme hazzı dediği olguya dayanır. Skopofili çocukluktan bize devredilmiş en önemli doyum aşamalarından birisidir” (Kahraman, 2005, s.54). Porno, öyle ya da böyle hayatımızın bir döneminde bize kendini tanıtır. Bakıldığında, bu kendini ”tanıtma” aşaması genel olarak belli odaksal bir perspektif üzerinden yapılır, bu perspektif eril bakışın hakimiyetinde olan bir perspektiftir. Genel olarak erkek hegemonyasının elinde olan bu sektör, kendine kadın bedenini vazgeçilmez bir araç olarak seçip kullanarak, yine kadın bedenini tüketim nesnesi boyutuna getirip araçsallaştırır. Bu noktada Laura Mulvey’in görsel haz ve anlatı sineması olarak geliştirdiği ve büyük çoğunlukla psikanalizden devşirdiği feminist film teorisinin de bize anlatmak istediği tam da budur. Teorisinde skopofili yani gözleme hazzı, dikizcilik erkeğin hakimiyeti altındadır. Dolayısıyla bu durumda kadın, izlenilen, pasif kalmış bir durumdadır. Böylelikle kadın bedeni erkeğin arzusuna hizmet ederek, ikincil konumda yerini alır. Kadın, erkeğin karşısında tüm bireyselliği ve varoluşuyla değil, arzulanan herhangi bir nesne olarak var olur. Bu türden bir saptamayı porno sektöründeki kadın bedenine uyarlamak sanırım zor olmayacaktır.
Porno sektörünü gerçekten de küçümsememek gerekir. Kadına bakılan, izlenilen ve gözlenen, erkeğe ise bakan izleyen konuma yerleştiriyor ki bu türden bir durum cinsel yaşantımızda kadın-erkek rollerinin oluşturulmasında algımızda çeşitli kodlar yaratıyor. Geleneksel porno anlayışının tam karşısında duran Erika Lust’ın porno sektörüne yapmış olduğu katkılar devrim niteliğindedir. Bir röportajında “Porno şu an -seks ve toplumsal cinsiyet konularında- gençlerin ana eğitim malzemelerinden biri. Eğer porno kötüyse gençlerin seks eğitiminde edindikleri, ana akım şoven değerlere kayıyor. Eğer porno iyiyse, cinsellikteki hazda, eşitliğin önemini öğrenebilirler. Farklı insanları ve başka arzuları da kabul edebilirler. Günümüzde porno, seks ve toplumsal cinsiyet eğitimleri söz konusu olduğunda çok büyük role sahip. O yüzden gerçekçi temsiller çok önemli” diyor. Bakıldığında Erika Lust’ın porno filmleri diğer geleneksel porno çizgisinden sıyrılmış durumda. Tamamıyla eşitlikçi cinsel bir yaklaşım ile hem kadının hem de erkeğin arzularına hitap ediyor. Porno, bizler için eğitici bir seks okulu. Gerçekten de cinsiyetçi temellerle oluşturulmuş bir porno filmi belli kodlar ile algımızda yer ettikleri için toplumsal cinsiyet roller üzerinde belli egemenlikler kuruyor. Erika Lust, “İyi bir porno filminde cinsellikteki hazda eşitliğin önemi öğrenilebilir” ifadesini kullanıyor.
Erika Lust’ın da belirttiği gibi porno asla oyun değildir ve kadınların cinsel özgürleşmelerinde bir araç olarak kullanılabilir. Sadece erkeğin cinsel haz aldığı ve kadının yok sayıldığı bir anlayış eşitlikçi bir anlayıştan oldukça uzakta. Ayşe Sargın’ın açıklaması ise tam anlamıyla bir nokta atışı: “Temsiller ve cinsellik kurgusuyla kadınlara tabiri yerindeyse haddini, yerini bildiriyor, hatırlatıyor; erkeklerin kendilerini yeniden güçlü ve iktidar sahibi hissetmelerini sağlıyor. Pornografide yer alan heteroseksüel ve hatta eşcinsel cinselliğin ‘yapan/yapılan’, ‘aktif/pasif’, ‘özne/nesne’ üzerine kurulu olması bununla çok ilgili.”
Kaynak: Kahraman Hasan Bülent, “Cinselik, Görsellik, Pornografi, Agora Kitaplığı”, Kültürel Çalışmalar Dizisi, İstanbul 2005
Sargın Ayşe, “Pornografi ve Kadına Şiddet”, Ankara – BİA Haber Merkezi, 28 Kasım 2006, http://bianet.org/bianet/kadin/88323-pornografi-ve-kadina-siddet
Çayır Hande, “Erika Lust: Porno film çekmeye, izlemek istediğim gibi pornolar olmadığı için başladım”, 2015-03-30, http://t24.com.tr/yazarlar/hande-cayir/erika-lust-porno-film-cekmeye-izlemek-istedigim-gibi-pornolar-olmadigi-icin-basladim,11586