“Kimse süper kahraman olduğumu anlamasın diye yemek yapıyorum…” İşte size bomba gibi tanımlama. Kendisini böyle tanıtmış Aynebiliyim Aşevi’nin mimarı. Bana sorarsanız az bile söylemiş. E kolay mı Büyükada’dan Kamboçya’ya taşınıp insanlara el uzatmak? Yaşamını 300 kişiyi doyurmak için seferber etmek?
Öncelikle bilmeniz gereken konu bu süper kahraman ismi de dahil olmak üzere hiçbir özel bilgisini paylaşmıyor o nedenle kendisine Aynebilim diyeceğim yazı boyunca. Bu kararına saygı ve hayranlık duyarak anlatmaya geçiyorum.
Hikâyesi okuduğu bir yazı ile başlıyor, hayatı değişiyor ve değiştiriyor hayatları bu koca yürekli aşçımız. Aslında aşçı değil grafiker kendisi ama o konuya sonra geleceğim. Çoğumuzun malumu dünya bir masaldır isimli sitenin sahibinin bir haberi bu bahsi geçen yazı. Kamboçya’nın başkentinin dibinde çöpten karnını doyuran bir köyden bahsediliyor bu haberde. İnsanların aylık gelirinin 5 dolar olduğu bir köy… Sadece pirinç alıp onu yiyerek yaşamaya çalışan köylüler…
Bir alışveriş sonrası evine döndüğünde işte bu haberi okuyor Aynebilim ve “300 insanın 1 aylık yemek parasını az önce sadece kendim için harcadım” diye düşünüyor. Ben ne yapıyorum, diyor kendi kendine. Zaten hali hazırda freelancer çalışan Aynebilim kararını o an veriyor işte. Bu insanlar için bir şey yapmalıyım, zaten internet üzerinden iş yapıyorum ha bura ha ora deyip Kamboçya’nın yolunu tutuyor.
Zaten normal bir hayatla da işi olmamış Aynebilimin. Bu sebeple ne ev ne araba ne de klasik evlilik çocuk düşleri falan da kurmamış hiç. Girdiği düzenli işlerden sıkılmış hep. “Büyükada’da yeşillikler içinde bir evde, nefis bir balkonda, dünyanın en güzel kedisiyle (bana göre), denize iki dakika mesafede, yediğim önümde, yemediğim ardımda, bol sohbetli, muhabbetli, gezmeli, tozmalı bir hayatım vardı“ diye anlatıyor Kamboçya öncesini. Ama o mutluluğun bu kadar bencilce olamayacağını anlamış. Mutlu etmek istemiş, el uzatmak istemiş ve grafikerlikten aşçılığa terfi etmek için düşmüş yollara.
Gidip eldeki parasıyla kurmuş aşevini Kamboçya’daki o fakir köye. Kazandığı parayla da malzemeler alıp köydeki bir iki kadının da yardımıyla başlamış yemekleri yapmaya. Köyün üçte birini oluşturan çocukların mutluluğuyla mutlu olmuş Aynebilim. Mutluluk insanları mutlu etmektir diyor. Karınların doyan çocukların gözlerinde ki o mutluluk… Ya da dondurma ısmarladığınız bir çocuğun mutluluğu…
Bir arkadaşı “Ben yemek ısmarlayacağım sen de bana teşekkür edeceksin, bunu kendim için değil başkalarının da görüp yardım etmesi için istiyorum” demiş Aynebilime. Utanmış bunu yaparken ama bir kıvılcım ateşlenmiş. Ve gelen onlarca bağış sayesinde aşevi rahatlıkla insanların karnını doyurmaya hatta para birikmeye başlamış. Yaşam Tarlaları Projesi çıkmış böylece ortaya. Projede iki sınıftan oluşan bir okul, sağlık kabini, aşevi, kadınlar için atölye, bu atölyede yapılanların satılacağı bir showroom, restaurant ve kelebek parkı varmış. Yüzde 80’i de tamamlanmış. Aynebilimin dediğine göre yaşam tarlalarından elde edilecek paralarla yeni aşevleri açılabilecek.
Bu süper aşçıya ne kadar imrensek az sanırım… İyi ki varsın, iyi ki umutsun…