Rus yazar, iktisatçı, filozof ve aynı zamanda doğa bilimci Aleksandr Aleksandroviç Bogdanov’un Kızıl Yıldız kitabında Mars’ta insanlık sosyalist bir düzene kavuşmuştur. Gezegendeki insanlar bilimsel ve teknolojik gelişkinlikleri sayesinde komşu gezegen Dünya ile iletişim kurmayı başarmışlardır. Marslılar bütün ülkelerin devrimci partilerinin liderleri ile görüşüp aralarından kendilerine uygun gördükleri bir kişiyi gezegenlerinde konuk etmişlerdir. Okurlar ise seçilen parti militanının gözünden yaşananlara tanıklık ederler.
Marslıların Mars ve Dünya arasında bağ kurmak, kendi yaşam biçimlerini tanıtmak ve Dünya’daki yaşam biçimini tanımak gibi amaçları vardır.
“Her işçi yaratıcıdır, ama doğa da her bir işçide insanlığı yaratır. Menni’nin elinde önceki kuşakların ve çağdaşı araştırmacıların deneyimi bulunmuyor mu, Menni’nin çalışmalarındaki her bir adım bu deneyimden yola çıkmamış mıdır acaba?”
Üstteki pasajda da gördüğümüz üzere kitapta; fikirsel miras tartışmasıyla, üretilenin önceki kuşakların deneyimlerinin aktarımıyla ve üstüne eklenenlerle oluştuğu, buna salt bireysel başarı anlamının atfedilmemesinin gerekliliği savunulmuştur.
Mars’ta insanlar kendilerine iş bölümü seçerken toplumun ihtiyaçlarını gözeterek seçim yaparlar. Burada meslek seçerken alınan temel kıstas, insanlığa ve bilimsel-teknolojik birikimlere katkı koymaktır. Fakat Dünya’da insanlar mesleklerini belirlerken en çok gelir getiren mesleğe yönelir ve bu durum, kitapta da işlenen bireyciliğin Dünya’da ne ölçüde egemen olduğunu kanıtlar niteliktedir.
Öte yandan Mars’taki sosyalist düzende bilimsel, sanatsal gelişkinliğe; yurtseverlik, aşk, estetik ve cinsiyet üzerine yaptıkları derin ve doyurucu tartışmalarına tanıklık ediyoruz. Marslılar teknik anlamda o kadar gelişmişlerdir ki yer çekimini cisimlerin itme gücüyle sıfırlayan eksi madde adında bir madde kullanarak gezegenler arası yolculukları kolaylıkla yapabiliyorlar.
Eleştiriye açık bir konu olmakla birlikte, cinsel yönelimlerini özellikle belirtme ihtiyacı duymadan yaşamlarını sürdürmeleri dikkat çekici. Bu durumun cinsiyet tartışmalarını rahatlıkla eritebildiklerini ve bunu aştıklarını gösterdiğini düşünüyorum.
Kitabın konusunu ilk okuduğumda gezegenler arası bir yolculuğu konu edinmesi ve bunu sosyalist bir çerçevede bilim-kurgu romanı olarak ele alması beni oldukça heyecanlandırmıştı. Aynı hissiyatı kitabı okuyan bilim-kurgu severlerin de yaşadığından hiç kuşkum yok.
Günümüz Türkiye’sine baktığımızda Kızıl Yıldız kitabında tasvir edilen düzen, benim için teşvik edici ve umutlandırıcı oldu. Romanda geçen şu cümle beni çok etkilemişti:
“Mücadele etmek için de daha iyi bir geleceği tanımak gerekli.”
Bu yüzden bu geleceği kazanmanın önemini ve aciliyetini bir kez daha hissettim.