Genetiği değiştirilmiş organizmaların ve organ nakillerinin fayda sağladığı alanlar günden güne daha şaşırtıcı hale geliyor. Araştırmacılar, 2006 yılında gelişimini tamamlamış domuz kalplerini reddetmeyi engelleyici ilaç tedavisi yardımıyla babunlara (bir maymun türü) nakletmeye başladılar; böylelikle babunlar ve kalpler deney tamamlanıp ilaçlar etkisini yitirene kadar mutlu ve sağlıklı yaşadılar.
Eğer bunun çok tuhaf olduğunu düşünüyorsan, şaşırmak için hazır ol! Araştırmacılar yeni uzuvlar elde etmek için organ çalışmaları alanında uzun süredir çaba sarf ediyorlar. Keşke bu ne zaman bir organa ihtiyacı olsa mezarlığa uğrayan Dr. Frankenstein’ın yaptığı kadar kolay olsaydı.
Doku bilimcilerin yıllardır yaptığımız şeyi yapmaya devam etmesi gerektiğini düşünebilirsiniz: dokuları uygun donörden almak ve yeni bir vücuda nakletmek. Ancak bu durum hastalar için daha fazla risk taşır. Bir organ ne kadar hayati önem taşırsa, nakil o kadar zor olur. Yeni vücut, nakledilen organları reddedebilir ve hastanın durumu daha da kötüye gidebilir. Artışta olan kalp hastalıklarıyla birlikte sağlıklı kalpleri oldukça hızlı bir şekilde tüketeceğiz.
Bu yüzden çoğu bilim insanı, vücut dışında gelişen dokuları daha sonra hastaya nakletmeyi amaçlayan bir dizi deneyden oluşan ve yeterince bilinmeyen bu “doku rejenerasyonu” alanında incelemeler yapmaya başladılar. Bilim insanları, kök hücreler topluyor ve bunu vücut dışında ancak küçük parçalar halinde fonksiyonel insan dokusu olarak yetiştiriyorlar. Bunda yolun başındayız, ancak laboratuvarda yetiştirmeyi başardığımız örnekler hemen hemen 5 cent madeni para çapında ve eninde. Tüm işlevlerini yerine getiren bir kalp üretebilmek için daha çok yolumuz var. Ama bu oldukça iyi bir başlangıç.
Bu süreç, bir küpün içine avuç dolusu kök hücre döküp en iyi şekilde sonuçlanmasını beklemekten daha hassas; çünkü her bir parça özenle yetiştirilmeli ve ilgilenilmelidir. Ağırlık ve hacim oranları da ayrı bir mesele: destekleyicinin dışında (bir fetüsün ya da insan vücudunun su dolu ortamı) hassas arterler yer çekimi etkisiyle büzüşür. Kılcal damarların ve arterlerin hayati yapısı, kan dolaşımı sisteminin sağlıklı çalışmasından ve gelişen dokuya sağlıklı kalması için besin ve oksijen iletmekten sorumludur.
2017’nin başlarında Massachusetts’de bulunan Worchester Politeknik Enstitüsü’ndeki bilim insanları, doku mühendisliğinde çığır açıcı yeni bir gelişme ortaya çıkardılar: daha çok Little Shop of Horrors’da görebileceğiniz bir şeye benzeyen, tuhaf bir bitki-hayvan kırması. Araştırma ekibi, bir dizi deneyde yaprakları bitki hücrelerinden arındırıp atan kalp hücrelerini özel olarak üretilmiş ıspanak yapraklarına kültürlediler.
Ekip, canlı hücrenin bu kalın tabakayı beslemesini sağlamak amacıyla tasarlanmış besinleri dolaşım sistemi ve damarlar aracılığıyla takviye etti, bunun üzerine besinler gelişen numunenin içine taşındı. Bilim insanlarının “hücresizleştirme” dedikleri bu süreç, tıpkı bir vampirin konuğunu yemesi gibi, o yayıldıkça yaprak yavaş yavaş yok oldu ve en sonunda solan yaprağı transparan, hayaletimsi bir yaprak kalıntısına çevirdi.
Tüyler ürpertici mi? Evet. Büyüleyici mi? Ona da evet. Gelecekte doku parçalarını ayrı ayrı yetiştirip, olgunlaştıktan sonra bir araya getirerek bu teknolojinin büyük ölçekli versiyonunu kullanan devasa hidroponik çiftlikler görebiliriz.
Bu alandaki gelecek çalışmalar, ıspanağı doku üretmeye hazır hale getirmedeki zorlu çaba ve karaciğerler, böbrekler, akciğerler ve daha birçok farklı insan dokusu örnekleri yetiştirmeyi denemek için bu teknolojinin gelecekteki kullanımı konusunda “hücresizleştirme“ sürecini test etmeye ve en iyi hale getirmeye devam edecek.
Bu çalışma muhtemelen Tin Man’in aklındaki şey değildi ancak doku ihtiyacını karşılaşmak hiç bu kadar yeşil görünmemişti!
Kaynak: The Plaid Zebra