Biraz geç kalmış bir yazı olabilir elbet, fakat filmle geç tanışmam söz konusu olunca ne geç ne erken diyebiliriz. Herkesin bildiği üzere senaryo yazarlığını Jonathan Nolan ve Christopher Nolan’ın yaptığı, yönetmen koltuğunda Christopher Nolan’ın oturduğu, başyapımcısı ve danışmanlığını bilim insanı Kip Thorne’un üstlendiği Interstellar, son zamanlarda izlediğim en özgün, gerçeğe yakın, akılla ölçülebilir muazzam bir bilim kurgu filmi.
Filmin konusu, yaşadığımız gezegendeki tarım ürünlerinin tükenmesi ve karşı karşıya kalınan kıtlık sonunda insanoğlunun açlıkla sonu hazırlanırken yaşanabilecek başka gezegen bulmak.
“Dünyayı kurtaramayız buradan ayrılacağız. Bunu yapmazsak son nesil açlıkla boğularak ölecek”
“7 sene önce buğday, bu sene bamya… Mısır yakında ölecek. Sonsuza dek…”
Ki günümüzde yakın zamanda buzullardan İstanbul büyüklüğünde bir parça koptuğunu düşünürsek, mevsimlerin aşırı sıcak ya da aşırı soğuk geçmeye başlaması, sayı olarak artan kasırgalara bakılırsa bizde kendimize bir gelecek hazırlamıyoruz. Filmde Profesör Brand’in dediği gibi düşünüyoruz sanırım: “Bize yemek veren toprağın bize bunu yapmasını beklemiyorduk.”
Gezegen arayışı için Murphy’nin babası eski bir NASA pilotu olan Cooper seçilir. Fakat bu seçim, Murphy’nin odasında kendisiyle iletişim kurmaya çalıştığını düşündüğü bir hayalet olduğunu varsaydığı bazı olaylar dizisiyle olur.
Gezegen arayışı yapılırken Newton’un Yerçekimi Kanunu, Genel Görelilik Kuramı, Kuantum Mekaniği kullanılarak çok güzel işlenmiş.
Profesör Brand’in Cooper’a anlattığı gezegen arayışındaki araştırma uzun yılların birikimidir. Nasıl açıldığını bilmedikleri kendiliğinden ortaya çıkan 48 yıl önce başka bir galaksiye açılan solucan deliğiyle başlar. Keşif için 12 öncü insan gönderildi. Gittikleri gezegenlerde, veriler toplayarak yaşanabilir olup olamayacağı konusunda bilgi gönderdiler. Bu veriler ışığında dev karadelik Gargantua yörüngesinde yaşanabilir 3 potansiyel gezegen olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Cooper’ın yolculuğu da burada başlar.
Solucan deliğine yaklaşırken anlatımında en sade dil kullanmış: “Bir yere ulaşmak istiyorsun çok uzak, uzayı büküyorsun ve gideceğin yer kısalıyor. Solucan deliği 3 boyutlu uzayı 2 boyutlu uzaya göstermek için silindir şeklinde çiziliyor. 3 boyutlu çizilince ne oluyor? Bir küre”. Solucan deliği 3 boyutlu dünyanın 4 boyut içine katlanmasını esas almaktadır.
Karadeliklerin gidebilen ışığı engelleyebilecek ve ondan daha hızlı bir şekilde başka bir yere doğru çekebilecek güçte olmaları Einstein-Rosen köprüsünün var olabilme olasılığını artırmaktadır ve solucan deliğinin mantığının temelinde de ışıktan daha yüksek bir hızda boyutlar arası transfer yatmaktadır.
Solucan deliğinden diğer galaksiye geçişten sonra Gargantua yörüngesindeki 3 gezegen arasından öncelik Miller’ın gezegenine verilir. Fakat bir sorun vardır. Gargantua nedeniyle zaman kaymasıyla bu gezegende geçirilen 1 saat 7 yıla mal olacaktır.
Uzaydaki uydulardaki zaman ile dünyadaki zamanın akışı arasında saniyenin binde biri kadar sapma vardır. Kütle büyüdükçe zamana etkisi değişiyor. Bir anlamda zaman duruyor. Karadelik gibi çok daha büyük kütleli bir cisim yörüngesinde dönülürse, zaman yarı yarıya yavaş akacaktır.
Miller’ın gezegeninde yanılırlar, suyla kaplı dev tsunamileriyle yaşam kurulabilecek bir gezegen değildir. Böylece Mann’in gezegenine yol alınır. Bu gezegen de bir hayal kırıklığı olacaktır. Çünkü Mann, yaşama isteği güdüsüyle verilerle oynamıştır.
Tabii bu arada dünyada olanlar vardır. Cooper, kızına veda ederken döneceği zamanı bilmediği için; ikimiz için zaman farklı olacak, geri geldiğimde seninle aynı yaşta olabiliriz demiştir. Murphy, babasına kitapların düşmesiyle oluşan boşluktan çıkardığı mesaja göre hayalet “kal” diyor, beni bırakma demesine karşın Cooper görevi kabul etmiştir.
Murphy bunca zaman içinde babasıyla iletişim kurmamış ve babasıyla aynı yaşa gelince ilk iletişimini kurmuştur. Aslında bu bir öfkedir. Geride kalmanın öfkesi, dünyanın yaşamın yok olmasını yalnız karşılamanın öfkesidir. Bu arada Profesör Brand, Murphy’e babasının geri dönemeyeceğini ve kendilerine yardım etmelerinin mümkün olmadığını itiraf eder.
Elde kalan tek potansiyel gezegen Edmunds’un gezenidir. Fakat bu gezegene ulaşmak için Gargantua’nın çekim alanına girmeden ulaşmak için yeterli yakıt bulunmamaktadır. Bu gezegene ulaşmak için yapılan manevra 51 yıla mal olmuştur. Uzay gemisinin yakıtı sınırlı olduğu için, Cooper arkadaşı bilim insanı Amelia Brand’in Edmunds’un gezegenine ulaşmasında ağırlıklardan kurtulmak için önce yardımcı şakacı robotları Tars’ı, sonrasında da kendini Gargantua’ya bırakır.
Cooper, Gargantua’ya düştükten bir süre kendini kaybeder. Sonrasında Tars’ın sesini duyar ve nerede olduğunu anlamaya çalışır. Bulunduğu duvarlara vururken düşen bir nesnenin yarattığı boşluk aralığından kızını görür. Bulunduğu yer kızının odasındaki kitaplığının arkasıdır ve nesneleri hareket ettirebildiğinin farkına varır. İletişim kurmaya çalışan hayalet… Cooper’ın düştüğü kitaplığın arkası 4. boyut Murphy’nin bulunduğu oda 3. boyut.
“M-teorisi”, uzayı içlerinde eşizlerimizin bulunduğu birçok evrenden oluşan çok boyutlu bir dolambaç olarak görüyor. Bu evrenlerin yaşayanlarını şekillendiren ve hatta belki birbiriyle iletişim halinde olan “gölge insanlar” olarak nitelendiriyor. Paralel evrenlerle aramızda sadece saydam bir zar var.
Cooper, kızına düşürdüğü kitaplarla yerçekimsel anomaliler ya da başka şekilde iletişim kurmayacağının farkına varır.
Düşünür, kızına veda ederken hediye ettiği saati anımsar. Zamanın ikisi farklı olacağından görevden döndüğünde karşılaştırmak için birlikte saatlerini ayarlamalarını anımsar. Ve ne olursa Murphy’nin o saati alacağını bilir. Ve tüm her şeyi Tars ile birlikte mors alfabesiyle saate dokunarak 4. boyuttan 3. boyuta yüklerler.
Murphy gerçekten saate bakar, bırakılan mesajı fark eder ve çözer. İnsanlık için başka bir hayat başlar. Cooper’ın macerası ise uzayda devam etmelidir.
Bizim aklımızda kalan ise kanıtlanmış kuramlar ve kanıtlanmamış kuramlar kullanılarak fizikle iç içe geçmiş, muhteşem görüntülerle, olabilirliği yüksek, gerçeğe yakın, akılla ölçülebilir muazzam bir bilim kurgu filmi.
İzleyiniz… Zaman hepimiz için aynı akmıyor hiçbir zaman geç kalmış sayılmazsınız.